Şimdi de öldürmeye değecek türden düşmanlara ve bu ülkenin destekleyebileceği türden savaşlara bir göz atalım. | Open Subtitles | فلنتحدث عن نوع العدو الذى يستحق القتل ونوع الحرب الذى يستطيع هذا البلد أن يدعمها |
Bana bir şeyler söylediğini düşünmüş olmalı... onu öldürmeye değecek bir şey... | Open Subtitles | لابدّ أنّه إعتقد أنّها أخبرتني بشيءٍ ما سبء يستحق القتل لأجله |
Adam öldürmeye değecek cinsten olsa gerek. | Open Subtitles | مهما كان، وأعتقد أنه كان شيء يستحق القتل ل. |
Orada bir güvenlik görevlisini öldürmeye değecek ne vardı? | Open Subtitles | ما الذي هناك والذي كان يستحق قتل حارس من اجلة؟ |
Bu uğruna öldürmeye değecek şeylerden biri. Ne dersin Sonny? | Open Subtitles | اعتقد بانها أحدى تلك أشياء التي تستحق القتل من اجلها اليس كذلك |
Bakın Dedektif, birincisi 15 bin, öldürmeye değecek bir rakam değil. | Open Subtitles | أنظري ، أيّتها المحققة ، أولاً 15ألفاً ليس مبلغاً يستحق القتل لأجله |
Birini öldürmeye değecek bir şey gibi durmuyor. | Open Subtitles | لا يبدو هذا وكأنّه شيء يستحق القتل لأجله |
O teorinin içinde, öldürmeye değecek bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | هنالك شيء بتلك النظرية يستحق القتل من اجله |
Bilmiyorum, ama adam öldürmeye değecek bir şey olmalı. | Open Subtitles | لا أدري, و لكن ضروري أنه أمر يستحق القتل من أجله. |
Burada öldürmeye değecek zerre kadar bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يستحق القتل من أجله هنا |
öldürmeye değecek bir şey. | Open Subtitles | شيء يستحق القتل من اجله |
öldürmeye değecek bir şey. | Open Subtitles | شيء يستحق القتل من اجله |
öldürmeye değecek bir şey. | Open Subtitles | . شيءٌ يستحق القتل لأجله |
Burada bir güvenlik görevlisini öldürmeye değecek kadar ne vardı? | Open Subtitles | هل كان يستحق قتل الحارس لاجله؟ |
Bu, alacağın şey uğruna birini öldürmeye değecek bir boyut. | Open Subtitles | نعم، هذه مساحة كافية لتضع عليها كل المعلومات التى تستحق القتل من أجلها |
Bırakın öldürmeye değecek biri haline gelsin. | Open Subtitles | دعوها حتي تنمو و تستحق القتل |