ömrü boyunca dürüstlükle, bağlılıkla hizmet etmiş hatta bir bakıma görevi başında ölmüş soylu bir babanın çocukları nasıl dileniyor bütün Petersburg görsün! | Open Subtitles | ألا فليعلم جميعُ البطرسبورغيين كيف صار إلى استجداء الأكف أولادُ أبٍ نبيل ظل طوال حياته يخدم الدولة |
Burada babamın ömrü boyunca kazandığından fazla para var. | Open Subtitles | يوجد الكثير من المال في تلك الكومه أكثر مما جناه والدي طوال حياته |
Evet, ömrü boyunca öldürmek için çalıştığı bir türün canları. | Open Subtitles | أجل، حياة النوع الذي قضى حياته كلها في محاولة قتله |
Michael'ın da ömrü boyunca komi olmasını istiyorsan hiç durma, hayır de. | Open Subtitles | ومايكل يكون خادم في الفندق لبقية حياته فقط قولي لا فقط ابتعجي |
ömrü boyunca bu bantları takamaz. | Open Subtitles | لا يمكنها أن تضع لاصق دوار المركبات طوال حياتها |
Metellus ömrü boyunca Marcus Crassus isminden korkacak. | Open Subtitles | خلال أيامه الباقية سيخاف (ميتاليس) من (ماركوس كراسوس) |
Zaten, ömrü boyunca kendisi için yeterince ağladı o. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه قد بكى كثيراً من أجل نفسه خلال حياته |
Neredeyse kizini ve kendini öldürüyordu. Onlar onu ömrü boyunca mal varligindan uzak tutacak. Problem çözüldü mü? | Open Subtitles | و كاد يقتل نفسه و ابنته، و أخذوه إلى مصحة نفسية ليقضي بها باقي حياته. |
Bana ömrü boyunca deniz kenarında, ...dedesinin Küba'dan göçmen olarak geldiğinde satın aldığı evde yaşamış olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال لي أن عاش قرب البحر طوال حياته في منزل اشتراه جدّه بعد عودته من كوبا. |
Bir kötü ejderha, ve sen onun ömrü boyunca kendisine karşı tutun ki onlar! | Open Subtitles | تنين رديء واحد ! و أنت ستتكلمين عن هذا طوال حياته |
ömrü boyunca Sherwood'da yaşamış ve çalışmış. | Open Subtitles | يعيش و يعمل في شيروود طوال حياته |
Kardeşine ömrü boyunca istediği şeyi verdim! | Open Subtitles | لقد أعطيت لأخيك ماكان يطلبه طوال حياته |
ömrü boyunca. | Open Subtitles | اقصد طوال حياته |
Demek istediğim, bu çocuk ömrü boyunca evlatlık sisteminde dolandı durdu. | Open Subtitles | أعني أن هذا الطفل دائم الحركه نظام الحضانة هو حياته كلها |
ömrü boyunca tatmadığı acıyı çekecek. | Open Subtitles | وسوف يكون عقابا لم يرى مثله في حياته كلها |
Var, ama yılda 300bin dolar kadar, ve ömrü boyunca almaya devam etmeli. | Open Subtitles | يوجد 000 دولار في السنة ويحتاج إن يأخذه لبقية حياته |
Epps yine de ömrü boyunca hapiste olcaktı. | Open Subtitles | سيبقى إبس في السجن لبقية حياته |
- Muhtemelen bunu ömrü boyunca istemiştir. - Evet. | Open Subtitles | ربما تكون طلبت ذلك طوال حياتها نعم |
Metellus ömrü boyunca Marcus Crassus isminden korkacak. | Open Subtitles | خلال أيامه الباقية سيخاف (ميتاليس) من (ماركوس كراسوس) |
ömrü boyunca kimseye gösteremediği kadın... | Open Subtitles | خلال حياته كلها لم يستطع اظهار هذه المرأة لاي شخص |
Neredeyse kızını ve kendini öldürüyordu. Onlar onu ömrü boyunca mal varlığından uzak tutacak. Problem çözüldü mü? | Open Subtitles | و كاد يقتل نفسه و ابنته، و أخذوه إلى مصحة نفسية ليقضي بها باقي حياته. |
Ancak, güneş sistemimizin ömrü boyunca bunlar başımızdan geçecek olaylardır. | Open Subtitles | ولكن خلال فترة حياة النظام الشمسي هذه الإحتمالات قد تحدث |
ömrü boyunca Joo Won'un zayıflığı olacaksın. | Open Subtitles | ستكونين دائمًا نقطة ضعف "جي وون" طوال عمره |
Sonuçta bir rakipten kurtulmak, ömrü boyunca rakibin sevgililerini öldürmekten daha kolay olurdu. | Open Subtitles | وعلى اى حال, فانه كان من الأسهل عليها التخلص من منافستها بدلا من مطاردة اصدقائها وقتلهم كل مرة طول حياتها |