Daha da önemlisi, kapitalizm tarafından yönlendirilen sadece ekonomik büyüme değil. | TED | والأهم من ذلك، لم يكن النمو الإقتصادي هو الوحيد المُتأثّر بالرأسمالية. |
Nerde yaşar, nerde çalışır, ve en önemlisi, şu anda nerede olduğu. | Open Subtitles | أين يقطن ويعمل والأهم من كل ذلك أين يمكن أن يكون الآن |
Ama en önemlisi, devasa bir sur duvarı kalıntıları vardı, muhtemelen Priam ve Hector'un Yunanların yaklaşmasını izlediği duvardı. | TED | والأمر المهم أنه يوجد بقايا جدارٍ حصني ضخم ربما يكون هو نفسه الذي شاهد منه بريام وهيكتور قدوم اليونانيين. |
Aile geleneklerimiz var, bunlardan en önemlisi ise Noel'de bir arada olmak. | Open Subtitles | لدي تقاليد عائلية أكثرها اهمية هو ان نكون معاً في عيد الميلاد |
Bazıları en önemli şey mutfaktır der ama bence en önemlisi banyo. | Open Subtitles | البعض يقول أن أهم شيئ هو المطبخ. لكني أظن أن الحمام أهم. |
Kendi doğrularımı söyledim, ama bundan daha önemlisi, başkalarının doğrusunu aradım. | TED | قلتُ الحقائق عني، ولكن الاهم من ذلك، بحثتُ عن الحقيقة في الآخرين. |
Sağlayıcının gördüğünü görüyorduk ama daha da önemlisi, ne satabileceğini. | TED | كنا نرى ما يراه مزوّدو خدمة الإنترنت، لكن الأكثر أهميّة كنا نرى ما يستطيعون بيعه. |
Bizi desteklediğin için sağol,ve herşeyden önemlisi zafen için teşekkürler | Open Subtitles | نحمدك على خروجنا سالمين والأهم من ذلك نحمدك على الفوز |
Bizi desteklediğin için sağol,ve herşeyden önemlisi zafen için teşekkürler | Open Subtitles | نحمدك على خروجنا سالمين والأهم من ذلك نحمدك على الفوز |
Bunlar yasal konular ve daha da önemlisi bu sadece kaba taslak. | Open Subtitles | هذا غير قانوني، والأهم من ذلك أنه ليس من التهذيب في شيء |
Asıl önemlisi, bu küçük balığın büyük balığın etrafında yüzüyor olması. | Open Subtitles | لكن المهم هو أن السمكة الصغيرة دائماً ما تسبح بجوار الكبيرة |
Ama daha önemlisi itfaiye şefi Boone soruşturma yapabilecek birisi değil. | Open Subtitles | لكن المهم اكثر مارشال الحرائق بون عاجز عن قياده تحقيق الجريمه |
Daha da önemlisi artan bir şekilde katılımcı olacak. | TED | و المهم من هذا، أن الجميع سيشارك في زيادتها. |
Ama daha önemlisi, eğer House kral ise ozaman House'u yapanlar da | Open Subtitles | لكن الأكثر اهمية ان كان هاوس هو الملك فالناس الذين يصنعون هاوس |
Daha önemlisi, benim yönettiğim kuvvet 20'den fazla ülkeye yayıldı. | TED | والاكثر اهمية .. هو ان القوة التي كنت اقودها كانت منتشرة على نطاق 20 دولة |
En önemlisi, zamanlayıcıyı 10 dakikaya ayarla, açıl anahtarını kapat ve atışa hazır. | Open Subtitles | أهم ما بالأمر، اضبط الموقت على 10 دقائق وأغلق مفتاح التشغيل ويبدأ التعداد. |
Daha da önemlisi, yoksullar hakkında önceden hiç duymadığım türden öyküler anlatıyordu. | TED | ولكن الامر الاهم .. هو انه كان يشاركنا قصص الفقراء وكانت تلك القصص مختلفة جداً عن القصص التي سمعتها من قبل |
İkinci ve daha önemlisi, eyalet, personel sayısında ve harcamalarda kesintiye gidiyor. | Open Subtitles | ... ثانياً، وربما الأكثر أهميّة الدولة تقوم بتخفيضات كبرى ... لمزايا موظفينا |
Tasarımın içeriklerinden tek bir tanesi olduğunu düşünmüyorum, ama büyük ihtimalle en önemlisi. | TED | والتي أعتقد أنها ليست المكون الوحيد في التصميم , لكنها ربما الأكثر أهمية. |
Daha da önemlisi, gerçekten siyah kadınlara özel hamilelik testi mi satıyorlar? | Open Subtitles | و أكثر أهميه هل يقومون بكل جدية بتسويق إختبار حمل للسود ؟ |
Daha da önemlisi, bunun seni pek mutlu etmediği de açık. | Open Subtitles | وأكثر أهميَّةً ، أنا لا أعتقد انه سَيَجْعلُك سعيد |
Üçüncüsü ve en önemlisi gelecek haftaki sınavın notları ortalamaya göre verilmeyecek. | Open Subtitles | الثالث والاكثر اهميه ان اختبار الاسبوع القادم لن يكون مدرجاً فى الجدول |
Kesinlikle. En önemlisi de senin bir dahi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا متأكد من هذا، وفوق ذلك كله أعلم أنك عبقري |
Hepsinden önemlisi de aptal olmalı. Tek kelimelik cümleler kurmalı. | Open Subtitles | لكن و الأهمّ من ذلك هو بأن يكون ذو قدرات ذهنيّة محدودة، قليل المفردات |
Bence insanların sahip oldukları şeyler içinde en önemlisi bu şefkat duygusu. | TED | وانا اعتقد ان اهم شيء يمكن ان ينفعنا اليوم هو التعاطف |
Kızgın ve usanmıştım, ancak en önemlisi, tam anlamı ile çaresiz hissediyordum. | TED | كنت غاضبة و محبطة و الأهم من ذلك كله شعوري بالعجز المطلق. |
Ama benim için en önemlisi, işte bu telefonunuzdaki kodların görünüşü. | TED | وأهم شيء بالنسبة لي، هذا ما تبدو عليه برمجة هاتفكم الخلوي. |