Evet, sanırım ondan özür dilemesi gerek, bilirsin, yüz yüze. | Open Subtitles | مهلاً ماذا فعل؟ أجل , ظننت أنه يريد الاعتذار إليها |
Zamansızca döndüğüm için özür dilemesi gereken benim. | Open Subtitles | أنا من ينبغي عليه الاعتذار عن العودة في وقت غير مناسب |
Hayır, özür dilemesi gereken biri varsa o da benim. Aptallık ettim. | Open Subtitles | لا، إن كان على أحدهم أن يعتذر فهو أنا، فلقد كنتُ غبيًّا |
Eğer son birkaç aydır kocamın çoraplarını yerlerden topluyorsanız özür dilemesi gereken odur. | Open Subtitles | إن كنتِ تحملين جوارب زوجي خلال هذه الأشهر الماضيه فعليه ان يعتذر لك |
Hayır, dinle, özür dilemesi gereken benim, tamam mı? | Open Subtitles | لا ، اسمع ، أنا من يجب عليها الإعتذار حسناً ؟ |
Şey, ona biraz bağırdık ve odasına gönderdik kız kardeşine özür dilemesi için zorladık | Open Subtitles | بالواقع، لقد صرخنا في وجهه وأرسلناه إلى غرفته وأجبرناه على الإعتذار إلى أخته |
özür dilemesi gereken kişi benim, kaba davrandım. | Open Subtitles | انا التى يجب عليها ان تعتذر فقد كنت وقحة |
Dinle, asıl özür dilemesi gereken kişi benim, tamam mı? | Open Subtitles | استمعي, انا من يجب عليه الاعتذار , حسناً ؟ |
Senin suçun değildi. özür dilemesi gereken benim. | Open Subtitles | لا تضع ذلك على نفسك فأنا من يجب عليه الاعتذار |
Bütün gün morali çok bozuktu ve aniden gidip senden özür dilemesi gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | ويجري كل يوم والاكتئاب ، و قال فجأة انه في حاجة الى الذهاب الى الاعتذار. |
Adamdan özür dilmeye kalktım ki aslında onun özür dilemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | حاولت الاعتذار في حين هو من عليه أن يفعل |
Demek istediğiniz onlara haklarını okumak, sivil sorgu yapmak ya da birileri Kur'an'ın üzerine hapşırırsa özür dilemesi gibi mi? | Open Subtitles | ماذا، تقصد،مثلاً، قراءة حقوقهم، أو إعطائهم المحاكمات المدنية أو الاعتذار في كل مرة شخص ما عطس على المصحف؟ |
- özür dilemesi gereken sizsiniz. Ameliyatı siz yapmalıydınız ama ona bıraktınız. | Open Subtitles | أنت التي يتحتم عليها الاعتذار كان من المفترض أن تجري الجراحة |
Biri randevu verip, gitmiyorsa özür dilemesi gerekir, değil mi? | Open Subtitles | ألا توافقين على أن من لا يحافظ على الموعد عليه أن يعتذر |
Majestelerinden özür dilemesi gereken birisi varsa, o da benim. | Open Subtitles | انا الشخص الوحيد الذى يجب عليه ان يعتذر لجلالته |
özür dilemesi gereken sen değilsin. | Open Subtitles | أنا أقدر مجيئك إلى هنا، لكن ليس أنت الشخص الذي يجب أن يعتذر |
Ona neden özür dilemesi gerektiğini açıkladım. | Open Subtitles | فقط لكي تهدأ من نفسها ووضحت له لم يجب عليه أن يعتذر |
Ki bence, partimi rezil ettiği için özür dilemesi gereken kişi kesinlikle sensin. | Open Subtitles | بالرغم من أنّه واضح لي أن عليك أنتِ الإعتذار لكونك أفسدتِ حفلتي. |
Aslında özür dilemesi gereken benim. | Open Subtitles | في الواقع، أنا الذي ينبغي عليه الإعتذار. |
Doğru ama özür dilemesi gerekti, değil mi? | Open Subtitles | صحيح، ولكنها لم تضطر إلى الإعتذار. أليس كذلك ؟ |
özür dilemesi gereken kişi benim. Kötü bir eş gibi davrandım. Hayır, hayır, hayır! | Open Subtitles | ..توقف ، انا التي يجب ان تعتذر ..كُنتُ زوجةً سيئه |
Ve esas özür dilemesi gereken benim, çünkü Washington'a boşuna geldin. | Open Subtitles | و أنا الوحيد الذي يأسف على أنك أضعت وقتك بالمجئ لواشنطن |
Bu çocuk beni yıkacağını hayal ediyorsa uyanıp özür dilemesi gerekir. | Open Subtitles | ،ذلك الصبى الذى يحلم بأنه يستطيع أن يغلبنى عليه أن يفيق من حلمه و يأتى ليعتذر |