Sırt çantalarıyla gezen birkaç Amerikalı yanlış kişilerle ot içti ve Özbekistan'da kaçırıldılar. | Open Subtitles | بَعْض السوّاح الجوّالين الأمريكيينِ يجربون تدخين المخدرات مَع الرجالِ الخاطئينِ وتم إختطافهم في أوزبكستان. |
Gitmeye çalışırsanız, umduğunuzdan çok daha uzun süre Özbekistan'da kalırsınız. | Open Subtitles | إذا حاولت ترك ، مكوثك في أوزبكستان سوف تكون أطول كثيرا مما كنت تتمناه ، هم ؟ |
Bu uçak ya Özbekistan'a iner ya da dağa çarpıp parçalanır. | Open Subtitles | اما هذه الأراضي طائرة في أوزبكستان أو تعطل إلى الجبل. |
Özbekistan'ın ana muhalefet partisi PLM'ye sızmak için 6 yıl önce gizli göreve gönderildi. | Open Subtitles | أُرسل في عملية تغطية قبل 6 سنوات للتسلل إلى الحركة الشعبية للحرية حزب المعارضة الرئيسي في أوزباكستان |
Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna, and Özbekistan. | Open Subtitles | تاجاكستان , تيركمانستان , أوكرانيا , أوزباكستان |
Özbekistan'daki rehinelerden biri casusmuş. | Open Subtitles | احد الرهائنِ في أوزبكستان كَان جاسوسا. |
Belki de Özbekistan'da cep telefonu çekmiyordur. | Open Subtitles | ربما هاتفه الخلوي لا يستطيع العمل في (أوزبكستان) |
Özbekistan'da Kasim'i yakalamak için bu yöntemi kullanmıştık. | Open Subtitles | تلك الإستراتيجية إستخدمناها مع (قاسم)، في (أوزبكستان) |
- Özbekistan'da hapisteydim. | Open Subtitles | كنت في السجن في أوزبكستان |
Belki de, müşterilerimden gelen referanslarımı görmek istersiniz mesela Özbekistan'ın veya Myanmar'ın liderleri gibi. | Open Subtitles | ربما تريدُ أن ترى بعض المراجع من بعض عملائي الذين انتهيتُ منهم مؤخراً قائد في (أوزبكستان) أو... |
Etrafına bir bak, Michael. Özbekistan'dayız. | Open Subtitles | إنظر حولك، (مايكل) نحن في (أوزبكستان) |
Özbekistan'a mı tayin oldun? | Open Subtitles | هل انت في مهمة هنا في (أوزبكستان)؟ |
Bu resimlerde bir yıl önce başkan Park'ın Özbekistan'da şahsen kurmuş olduğu araştırma laboratuvarı görülüyor. | Open Subtitles | هذه الصورة هي قبل عامٍ من الآن... الرئيس (بارك) شخصيّاً في معهد البحوث في (أوزبكستان). |
Şu Özbekistan'daki adam gibi. | Open Subtitles | مثل ذاك الرجل في (أوزبكستان). |
Evet, Özbekistan'da doğdu ama iki yıl önce onurlu bir Amerikalı oldu. | Open Subtitles | أجل لقد وُلد في "أوزباكستان" ولكنه أصبح مواطناً أمريكياً فخوراً منذ سنتين |
Özbekistan'ın yerel mahallelerinden... bir Suzani bunu bana vermişti. | Open Subtitles | الآن, تلك سوزاني تم اعطائي اياها من قبل محلة محليه في أوزباكستان |
En azından nerede olduğunu biliyoruz. Özbekistan'a gideriz. | Open Subtitles | على الأقل نعرف مكانه "فلنتجه إلى "أوزباكستان |
Kaçak bir Bölüm ajanının Özbekistan'ı yönettiğini başkana söyleyemem. | Open Subtitles | "لن أخبر الرئيس أن عميل منشق من "الشعبة "يحكم حالياً "أوزباكستان |
Özbekistan'a dönüp doğal bir ölüm ayarlamaya yetecek kadar. | Open Subtitles | "تكفي بالكاد للذهاب إلى "أوزباكستان و الإعداد لموت جيد و طبيعي |