Özetle, biz de buyuz. Bunu uygulayan konuşabileceğimiz var mı? | Open Subtitles | و هذا هو نحن باختصار من يطبقها كي نتحدث معه عنها؟ |
Özetle kendisine bir sürü kişilik yazdıktan sonra kaçan ultra zeki seri katilinin teki. | Open Subtitles | من هو؟ اه ، باختصار هو قاتل متسلسل خارق الذكاء |
Ve özür dilemek için hazır. Özetle bu özrü anlatacağım. | Open Subtitles | وهو مستعد للإعتذار سأقرا لك بإختصار أعتذارة |
Özetle, adını saydığım düşünürlerden her biri | Open Subtitles | بإختصار, كل واحد من المفكرين الذين ذكرتهم |
Özetle, güzel ve dışarıda bir yerde yaşamak istiyorum. | Open Subtitles | الخلاصة: أنني أريد العيش في مكان جميل في الخارج |
Özetle, bildiğiniz gibi binlerce uygulaması olan bir sistemimiz var. | Open Subtitles | بإيجاز ، و كما تعلمون لدينا نظام بيئي مؤلف من مئات آلاف التطبيقات في هذه المرحلة |
Özetle, gerçekten verimli olmak için optimal verimsizliğe ihtiyacımız var. | TED | خلاصة القول، لكي نكون أكفياء حقًا، نحتاج إلى عدم كفاءةٍ مُثلى. |
- Onu bize Özetle, Tony. - Huysuz araba satıcısı. | Open Subtitles | (لخصه لنا يا (طوني بائع سيارات نزق- |
Yani, Özetle elektrikte hala internet sorunları var. | Open Subtitles | إذن باختصار مازالت إمدادات الكهرباء فيها مشاكل في الأنترنت |
Özetle, işte bu, birleşme ile kazanç arasında farktır. | Open Subtitles | إذن، هذا هو الفرق بين .. مَن يقومون بالدمج ومَن يقومون بالاستحواذ، باختصار |
Özetle, öğrencilerimiz kalkülüs tekniklerini öğrenmek yerine ortalamadan iki standart sapmanın ne anlama geldiğini bilse, bence çok daha anlamlı olurdu. Ve bu konuda ciddiyim. | TED | باختصار ، بدلا من أن يدرس طلابنا تقنيات التفاضل والتكامل أعتقد أن وقعها سيكون أكبر بكثير لو أنهم جميعا علموا ما يعنيه إنحرافين معياريين من المتوسط. |
Özetle söyleyecek olursam, serbest kalma ihtimalin benim Angelina Jolie'ye çakma şansımla aynı. | Open Subtitles | حسنٌ... باختصار, فرصتك في الخروج... بمثل فرصتي في مضاجعة أنجلينا جولي... |
Bir milisaniyelik Özetle bizim mütevazi küçük güneşimiz evrendeki en güçlü manyetik enerji kaynağı olan bir magnetar olmuş. | Open Subtitles | لmiIIisecond باختصار واحد، أصبح لدينا humbIe IittIe الشمس والمغناطيسي، و مصدر أقوى من الطاقة المغناطيسية في الكون. |
Evet, Özetle durum bu. | Open Subtitles | نعم هذا هو الأمر بإختصار |
Evet, Özetle Adam. | Open Subtitles | اجل هذا هو ادام بإختصار |
Özetle, ıvız zıvırı pişiriyorum. | Open Subtitles | بإختصار ، أنا أغلي المياه ... |
Yani Özetle kırık bir dizim ve zar zor gördüğüm bir kızım var. | Open Subtitles | اذا الخلاصة: انا لدى رجل مكسورة,لدى ابنه نادرا ما اراها, |
Özetle şüpheli onu bir sebepten evinden yüzlerce kilometre uzağa taşıdı. | Open Subtitles | حسنا الخلاصة هي ان الجاني قد نقلها لمئات الاميال بعيدا عن بلدتها لسبب |
Tüm kapitalizm modeli senin ve benim iş yaptiğimız ekonomi modeli, ki bu hala da iş yapmakta olduğumuz model büyük olasalıkla Milton Friedman'ın daha Özetle etrafında kuruldu. | TED | النموذج الرأسمالي بأكمله والنموذج الاقتصادي الذي مارسنا فيه الأعمال، وفي الواقع، لازلنا نمارس في ظله الأعمال، أسس حول ما حدده ميلتون فريدمان بإيجاز كبير. |
Özetle sana şu kadarını söyleyebilirim ki: | Open Subtitles | ويمكنني أن أعطيكِ خلاصة تجربتي ولاأريدأن أكونفيوضع: |
Özetle. | Open Subtitles | لخصه |
Özetle, Tracey geleceği görebiliyor. Şu an onun hakkında konuştuğumuzu biliyor. | Open Subtitles | للتلخيص أقول بأن تراسي تستطيع رؤية المستقبل إنها تعرف أننا نتكلم عنها |
Yani Özetle Hiçbir çeşit arkadaşı yok. | Open Subtitles | لتركيز هدفنا عليه , ولا أصدقاء من أي نوع |