Yaşam, tüm insanlar için özgürlük ve mutluluk demektir. | Open Subtitles | فى الحياة, الحرية و إستمرار . السعادة لكل الناس |
Bu arada, barış, özgürlük ve adalet gibi idealler rafa kaldırıldı, ama hepimiz eve dönebiliriz. | Open Subtitles | و الآن ، فإن قيم السلام و الحرية و العدالة لم تعد جميعها فاعلة و لكن ، يمكننا العودة إلى بيوتنا |
Halk, özgürlük ve... şey... | Open Subtitles | بأسم الشعب و الحرية و الديموقراطية و تلك الأشياء الشبيهة |
Alınan cevaplar arasında en çok özgürlük ve adalet vardı. | TED | من ضمن الإجابات الأكثر شيوعا كانت الحرية والعدالة. |
Hakları, seçme özgürlükleri, ayrımcılığın olmadığı bir özgürlük ve dünyanın en ileri bilgisine erişimleri var mı? | TED | هل لديهم حقوق حرية الاختيار، حرية من التمييز وإمكانية للوصول إلى عالم المعرفة المتقدمة؟ |
Bu özgürlük ve yalnızlık onun gücü. | Open Subtitles | فى هذه الحريه و العزله تكمن قوته |
İşte Thomas Jefferson'ı düşünmeye tam o an başladım Bağımsızlık Bildirgesini ve o bildirgenin yaşama hakkı, özgürlük ve mutluluğu kovalama kısmını. | Open Subtitles | كانت هذه اللحظة التي بدأت أفكر فيها عن ثوماس جفرسن و وثيقة اعلان الحرية و بالتحديد، الجزء الذي يتحدث عن |
Kendileri ile aynı şeyleri hissetmiş olan birine, kendileri ile.. ...aynı şekilde hayatı küçümseyen, özgürlük ve kovalamaca ile mutlu olabilen birine. | Open Subtitles | بشخص عنده نفس الأحساس بإحتقار الحياة و الحرية و السعى وراء السعادة |
özgürlük ve YALIN GÜZELLİK VAZ GEÇMEK İÇİN FAZLA GÜZEL... | Open Subtitles | الحرية و الجمال البسيط لانها ثمينة جدا و من الصعب عليك ان تفوتها |
"Bölünmez, tek bir ulus, herkese özgürlük ve adalet." | Open Subtitles | أمة واحدة لا يمكن تقسيمها تمنح الحرية و العدالة للجميع |
...vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve refahını arama hakları yer alır. | Open Subtitles | و بعض الحقوق الغير قابلة للنقل التي في هذه حياة الحرية و السعي لتحقيق السعادة |
İyileşmeyi Kutla'ya katıldığımda derin acımı Tanrı ve diğerleriyle paylaşmanın getireceği özgürlük ve rahatlama hissine hazırlıklı değildim. | Open Subtitles | عندما حضرت جلسات العلاج الجماعي لم أكن مستعدة لتجربة الحرية و الإرتياح |
Kötü adamı yakaladık. özgürlük ve demokrasi kazandı. | Open Subtitles | قبضنا على الشرير, إنتصرت الحرية و الديموقراطية |
Hepimiz iki Avrupa değerini hatırlayalım özgürlük ve insanlık onuru. | Open Subtitles | : أريد التذكير أن هناك فضيلتان أوروبّيّتان، هما الحرية و الكرامة الإنسانيّة |
Mısır için özgürlük ve adalet aramak ya da talep etmek için tanklara ve gözyaşartıcı gazlara meydan okuyanların üçte biri kadınlardan oluşuyordu. | TED | ثلث كامل من أولائك الذين واجهوا الدبابات والغاز المسيل للدموع ليسألوا ويطلبوا الحرية والعدالة في مصر كانوا نساءا. |
Her Amerikalı kahraman... bu düşünceyle kalpten birbirlerine bağlı olup... özgürlük ve adalet için savaşırlar. | Open Subtitles | بطل الأمريكان من الدرجة الأولى باندماج عقله وقلبه يطبخان وصفة الحرية والعدالة السحرية |
Bunun sonucunda ekstra özgürlük ve bazı işleri kendi elimize alma imkanı edindik. | TED | ونتج عن هذا حرية إضافية وإمكانية التحكم ببعض الأشياء بأنفسنا. |
Hayat, özgürlük ve aile. | Open Subtitles | الحياه,الحريه و العائله |
Tüm erkekler, tüm kadınlar, tüm trans insanlar eşit ve yaratıcınız tarafından belirli devredilemez haklarla yaratıldı. Yaşam, özgürlük ve mutluluk arayışı dahil. | TED | إن جميع الرجال والنساء، وحتى الأشخاص المتحولون خلقوا سواسية بحقوق غير قابلة للانتقاص وهبها لهم الخالق، بما فيها الحياة والحرية والسعي لتحقيق السعادة. |
Sabahın köründe, özgürlük ve adalet yerini bulsun. | Open Subtitles | مشرقا في الصباح الباكر مع الحرية والعدالة للجميع |
Diğerlerini saymazsak hayat, özgürlük ve mutluluk arayışı. | Open Subtitles | الحياة، الحرية والبحث عن السعادة ضمن أشياء أخرى |