Bu da para demek. Bence hazinesini ülkeden çıkarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | ذلك يعني المال أعتقد هو يحاول لإبعاد ثروته عن البلاد |
Ve tüm amaç ve gayeleri ülkeden dışarı atmaktı, o yüzden evet. | Open Subtitles | كانو بسبب كل النوايا والأغراض مطاردين في هذه البلاد , اذن نعم |
Çinli bir ajanın Rus teknolojisi içeren bir parçayla ülkeden çıkmaya çalıştığını ve bir askerî saldırıda halledildiğini gösteren notları yükledik. | Open Subtitles | قمنا برفع مذكرات تشير أن .. عميلاً صينياً كان يحاول تهريب قطعة من تكنولوجيا الروس خارج البلاد وقُتل في هجوم عسكري |
Bugün dünyadaki sıradışı 200 ülkeden, görünen o ki, sadece biz karbon nötrüz. | TED | من تقريبا 200 بلد في العالم اليوم، يبدو أننا البلد الوحيد المحايد للكربون. |
dedim. Ve 10 Ocak'ta kayıtları almayı bitirdiğimizde, son rakam, 58 farklı ülkeden 2051 videoydu. | TED | و قد اغلقنا التقديمات فقط في العاشر من يناير و حصيلتنا النهائية كانت 2,051 فيديو من 58 دولة مختلفة |
Önemli olan, bu gece ülkeden ayrılmam gerektiği ve benimle gelmeni istiyorum. | Open Subtitles | المهم هو أنه يتحتم عليّ مغادرة البلاد الليلة وأريدكِ أن تأتي معي |
Sanırım bunun anlamı, Amerika hükümeti Raj'ı ülkeden kovuyor demek oluyor. | Open Subtitles | أظن أنه يقصد أن الحكومة الأمريكية سوف تقوم بطرده من البلاد |
ülkeden kaçana kadar o şeyi burada saklamaya karar verdiyse? | Open Subtitles | و قرّرت الإختباء هُنا حتى تتمكّن من الفرار من البلاد. |
Zamanından önce hiçkimse bulmasın diye, uçak ile ülkeden ayrılmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يطير بها خارج البلاد قبل أن يعثر عليه أحد |
Ve inan bana bunu ülkeden götürürken tedbirli davrandığım için mutluluk duyacaksın. | Open Subtitles | وصدّقينيّ،عندما تنقلين هذا عبر البلاد ستكونين سعيدة بأنني كنت ُ حذراً جداً |
Ertesi gün özel bir jetle... sonsuza dek ülkeden ayrıldık. | Open Subtitles | وأستقلينا طائرة خاصة باليوم التالي لخارج البلاد كي نختفي للأبد |
Genellikle, Gando'dan bir genç adamın para kazanması için köyden ayrılarak şehre gitmesi, bazen ülkeden ayrılması gerekiyor ve bazıları hiç geri dönmüyor ve topluluğu zayıflaştırıyor. | TED | عادة, للشباب الصغار من غاندو ليحصل على مال يجب عليه ان يغادر الريف للمدينة, أحياناً يغادر البلاد وبعضهم لا يرجع أبداً ليحول هذا المجتمع إلى أضعف |
Sonuç olarak, geçici süreliğine tutuklandı ve ülkeden kanunsuz bir şekilde sınır dışı edildi. | TED | و نتيجة لذلك، تم اعتقاله مؤقتاً و نفيه خارج البلاد. |
Bu yüzden sen kontrolünü kaybedip ülkeden kaçarken onu idam ettiler. | Open Subtitles | لذلك تم إعدامه بعد الإحتلال في وقت هربت أنت من البلد |
Hakkında herhangi bir gümrük kaydının olmaması da çıkartıldığı ülkeden kaçırıldığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | لا إقرار جُمركي يعني أنّه تمّ تهريبها، الأرجح من البلد التي استخرجت منه. |
Tüneller genelde ülkeden çıkmak için kullanılır, ülkeye girmek için değil. | Open Subtitles | عادة ما يتم حفر الأنفاق للخروج من هذا البلد لا العكس |
Bu Afganistan'ın önemli olmadığı anlamına gelmiyor, ama dünya üzerinde dahil olmamız gereken 40 ülkeden biri olduğu anlamına geliyor. | TED | ولكن هذا لايعني أن أفغانستان ليست مهمة ولكنها واحدة من 40 دولة تحتاج التدخل الدولي |
Hastalık ülkeden ülkeye o kadar hızlı yayılır ki ne olduğunu anlamazsınız bile. | TED | وينتشر المرض من بلد لبلد سريعاً جداً لدرجة أنك لا تعرف ماذا يحدث. |
Dünya barışını engelleyen en büyük tehdidin bu ülkeden kaynaklandığı gerçeğine. | Open Subtitles | مؤمنون بماذا؟ أن أعظم تهديد لسلام العالم يأتى من هذه الدولة |
Daha sonra, çocuklar o yabancı ülkeden, evlerine dönmek istedi. | Open Subtitles | عندها ذهب الأطفال إلى منازل غرباء من بلاد آخرى |
Her görüntüde, çok çeşitli gelenekten, ülkeden ve zaman diliminden apayrı kostümleri bir araya getirdim. | TED | في كل صورة، قمت بارتداء أزياء مختلفة من تقاليد متنوعة ومختلفة، من بلدان وأطر مختلفة. |
Çoğu ülke biyometrik pasaporta geçtiğinden ülkeden kaçışın ilk adımı iyi belgeler bulmaktır. | Open Subtitles | معظم البلدان تطلب بطاقة بصمة المقاييس البيولوجية الآن لذا الخطوة الأولى لمغادرة المدينة |
Dokuz ülkeden istihbarat işliyoruz, ve sanırım bu iş bitti. | Open Subtitles | نحن نعالج الامر من تسعة دول واعتقد انها نهاية مسدودة |
Belki de bir ülkeden gelmekle ilgili en büyük problemim ona geri dönmekle ilgili mittir. | TED | ربما مشكلتي الكبرى مع القادمين من الدول هي أسطورة العودة إليها. |
Pivot oyuncunuz, 2,18 boyunda Litvanya adında tuhaf bir ülkeden geliyor. | Open Subtitles | رَجلُكم من المنطقه الوسطى سبع اقدام واثنين من دولةٍ غريبه إسمها |
Hayır efendim. ülkeden çıkabilmek için pasaportlarınızın olması gerekli. | Open Subtitles | لتَرْك البلادِ .كلاكما تَحتاجانِ جوازاتَ السفر |
NT: Burada AMBE'nin şu anki öğrencilerini görüyorsunuz. 20 değişik ülkeden, 20si bayan, 53 öğrenci. | TED | نييل توروك : هنا الطلاب الحاليين في آيمز . هناك 53 منهم من 20 بلدا مختلفا , بينهم 20 من النساء. |
Ama çeşitlilik sayesinde 17 ülkeden ve 46 enstitüden yaklaşık 500 Rembrandt sanat eserimiz var. | TED | لكن بفضل التنوع، لدينا حوالي 500 مجسّم فنّي لريمبراندت من 46 مؤسسة من 17 بلداً. |
Malcolm McLean, bir ülkeden diğerine taşınıyordu ve çalışanların kutuları bir gemiye neden bu kadar geç yüklediklerini düşünüyordu. | TED | كان مالكوم ماكلين منتقلاً من بلدٍ إلى آخر وكان يتساءل لماذا استغرق هؤلاء وقتاً طويلاً لنقل الصناديق إلى السفينة. |