Eğer ülkeye geçmeye çalışan insanlara bakarsanız, terörist izleme listesindeki insanlara bakarsanız büyük bir çoğunlukla havalimanlarında giriş yapıyorlar, sınırdan değil. | TED | وإذا نظرت إلى من يحاولون دخول البلاد ممن هم على قائمة الإرهاب فهم يدخلون بصورة كبيرة من المطارات وليس من الحدود، |
Tıpkı benim de bu ülkeye ilk geldiğimde olduğu gibi. | Open Subtitles | كما أنا كنت مستميت عندما جئت أولا إلى هذه البلاد. |
Bu ülkeye geldikten birkaç yıl sonra bir adamla tanıştım. | Open Subtitles | بعد سنوات قليلة من مجيئي لهذه البلاد, قابلت ذلك الرجل |
Bu ülkeye geldiğiniz zaman, hükümet için bazı işler yapmışsınız. | Open Subtitles | عندما جئت إلى هذا البلد ، هل بعض العمل لحكومتنا. |
bu ülkeye büyük bir hizmet yaptın teşekkürler çok teşekkürler. | Open Subtitles | لقد أديتك خدمة جليلة لهذا البلد وأنا أشكركم شكراً جزيلاً |
Çoğu Kuzey Koreli ailelerinden ayrılmışlardı ve yeni bir ülkeye vardıklarında hayatlarına parasız ya da çok az parayla başlayacaklar. | TED | العديد من الكوريين الشماليين قد إفترقوا عن عائلاتهم، وحين يصلون إلى دولة جديدة، يبدأون بمبلغ ضئيل أو دون مال إطلاقاً. |
Hastalık ülkeden ülkeye o kadar hızlı yayılır ki ne olduğunu anlamazsınız bile. | TED | وينتشر المرض من بلد لبلد سريعاً جداً لدرجة أنك لا تعرف ماذا يحدث. |
Bir hayvan gibi bağlanıp, köle edilmek için bu ülkeye getirildim. | Open Subtitles | , أنا جلبت إلى هذه البلاد كعبد . مربوط مثل الحيوان |
ülkeye hizmet için evliliğimizi feda ettin ülkene hizmet için hayatını mahvettin kendi kızın için az bir şey feda edemez misin peki? | Open Subtitles | ضحيتَ بزواجنا في سبيل خدمة البلاد خلقت فوضى من حياتكِ في خدمة بلادك ألا تُضحي و لو بقليل من وقتكَ من أجل إبنتِك؟ |
Her zamanki işaretler haricinde, iki haftadan kısa süre içinde pasaport alanlara ve ülkeye ilk defa giriş yapanlara bakacağız. | Open Subtitles | بغير الحالات المعتادة، فنحن نبحث عن أي شخص استخرج فيزا لمدة أقل من أسبوعين، وأي شخص يدخل البلاد لأول مرة |
Bütün çelişkilere rağmen, Bu ülkeye derinden inanmış, insanların değerlerini de. | Open Subtitles | مبادئ الشعب الذين يؤمنون بعمق في هذه البلاد رغم كل التناقضات |
Keşke ileriye sarıp ülkeye iyi haberler vereceğimiz kısma geçebilsek. | Open Subtitles | إلى الجزء حيث نعطي البلاد بضعة أخبار سارة ولو لمرة |
Urban Radio sesimizi tüm ülkeye duyurdu. | TED | بثتها المحطات الإذاغية المختلفة في أنحاء البلاد. |
Aynı ülkeye tekrar tekrar giden insanları da takip ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يرمزون الأشخاص الذين يقومون برحلات متكررة إلى نفس البلد |
Bu ülkeye karşı yapılacak bir saldırının parçası olmam isteniyor. | Open Subtitles | يُطلب مني أن أكون شريكاً في اعتداء على هذا البلد |
Karın çok hassas O bu ülkeye uygun değil onu tedavi et! | Open Subtitles | كما ان زوجتك حساسة جدا فهي لم تُخلق لهذا البلد اذا عالجها |
ülkeye girmesi gerekiyordu evimi bir yıl boyunca temizleyeceğine söz vermişti. | Open Subtitles | لقد احتاجت الدخول الى البلد ووعدتني ان تنظف شقتي لمدة عام |
13 ay içinde 14 ülkeye uçtum ve yüzlerce konuşma yaptım. | TED | في 13 شهرا سافرت إلى 14 دولة وألقيت مايناهز 100 محادثة. |
Bir televizyon sinyali uzayda kaybolur... yanlış bir uyduya gider ve tesadüfen başka bir ülkeye, başka bir gezegene ulaşır. | Open Subtitles | بالتأكيد، إشارة تلفزيونية تضيع في السماء، و تصل إلى القمر الخاطئ، و تصل عرضا إلى بلد آخر، أو كوكب آخر. |
Bir kaç kere yasadışı türleri ülkeye sokarken yakalandığı oldu. | Open Subtitles | تم القبض عليه لتهريب أنواع غير قانونية للبلاد عدة مرات. |
Ama geri kalanlar, hiç olmadığı kadar zengin ve mutlu bir ülkeye geri döndü. | Open Subtitles | ولكن البقية عادت إلى بلاد أكثر ثراءً ورخاءً من ذي قبل |
bütün dünyaya birşeyler sattık. Etiyopya’ya, Türkiye’ye, Amerika’ya ve pek çok ülkeye | TED | ومن ثم نقوم ببيع هذه الافكار الى العالم من أثيوبيا الى تركيا الى الولايات المتحدة الامريكية والى كل بقعة في الارض |
Her şeyden önce, ülkeye sürekli kötü haberler ulaşıyordu. | Open Subtitles | الأولى : تتلخص فى اننا لفتره لم نسمع الا الأخبار السيئه فى الوطن |
Öyle görünüyor ki sen sadece Agra'ya değil ülkeye de yabancısın! | Open Subtitles | يبدو أنك لست جديداً على آغرا وحسب بل على البلادِ أيضاً |
Yeni bir ülkeye ilk kez vardığınızda nerede olduğunuzu öğrenmenin ne kadar akıl dışı bir şekilde zor olduğunu yansıtıyor. | TED | تعكس مدى صعوبة تحمل الكثير في أول وصولك لدولة جديدة. |
Ne yapman gerekiyorsa yap, nereye gitmen gerekiyorsa git yeter ki, bu pisliği ülkeye sokanı bul. | Open Subtitles | افعل ما يحلو لك اذهب للمكان الذي تريده لتكتشف الشخص الذي يُـحضر هذه المخدرات للدولة فقط لا تخبرني عن ذلك |
Yarın ülkeye dönüyorum ve sizden bir söz vermenizi istiyorum. | Open Subtitles | المهم هو انا سأكون على متن طائرة متجهة للوطن غداً اريد منك ان تعدني |
Aslında bu çok basit. Bu resimlerin her biri farklı bir ülkeye ait. | TED | في الحقيقة يبدو هذا سهل للغاية .. فهذه الصور إلتقطت في دول مختلفة |
Ama Troilus'un gitmesi gerekiyor. Başka bir ülkeye savaşa gitmesi gerekiyor. | Open Subtitles | لكن ترولس يجب أن يذهب الآن عليه أن يذهب للحرب من أجل بلده |
Çoğu ülkeye elektriğin ulaşması, şu şekilde gerçekleşmiştir: | TED | لذلك فبالنسبة لمعظم البلدان فالمسار العام للكهربة كان كما يلي: |