Aynı araçları bir yapay zekâya verirseniz yapay zekâ binlerce dizayn üretebilir. | TED | إذا أعطيت نفس الأدوات للذكاء الاصطناعي، يستطيع أن ينتج لك آلاف التصاميم. |
Eğer bu toryum LFTR ile kullanılırsa Amerika'nın üç yılllık enerjisini üretebilir. | TED | وإذا تم استخدام هذا الثوريوم في المفاعل، فيمكنه أن ينتج طاقة تعادل ما تستخدمه الولايات المتحدة خلال ثلاث سنوات. |
Peki, bu çok istenilen malın daha fazlasını üretebilir miyiz? | TED | إذا ، هل بإمكاننا إنتاج المزيد من هذه السلعة المرغوبة؟ |
Bugünlerde, herkes kendi tek (mono) ürününü üretebilir | TED | لذلك هذه الأيام، أي وشخص يمكنه إنتاج هذا المُنتج الأحادي. |
Su seviyesi yükselmesinden elektrik üretebilir miyiz? | TED | هل نستطيع توليد الكهرباء من تغير المد والجزر؟ |
Bu zincirleme reaksiyonlar bir dizi patlayıcı verim üretebilir ancak 10.000 ton TNT'ye eşdeğer bir patlamayı ele alalım. | TED | هذه التفاعلات التسلسلية يمكن أن تنتج مجموعة من الغلة التفجيرية، لكن دعونا نفكر في انفجار ما يعادل 10,000 طن من مادة تي ان تي. |
Aslında her insan, kilogram başına Güneş'ten 6000 kez daha çok ısı üretebilir. | Open Subtitles | في الواقع ، كل إنسان يولّد حرارة 6000 مرّة اكثر من الشّمس للكيلوجرام. |
Yani, bazen korku "yapıcı" bir tepki üretebilir. | TED | لذلك أحيانا يمكن للخوف أن ينتج عنه إستجابة بناءة. |
Sadece 5 ay içinde 16 kilometre okyanus, 25 ton deniz yosunu ve 250 bin kabuklu deniz ürünü üretebilir. | TED | في خلال 5 أشهر فقط، 4000 متر مربع من المحيط يمكن أن ينتج 25 طنًا من الأعشاب البحرية و250,000 من المحار. |
Sklerodermi, kanserle savaşan antikorlar üretebilir. | Open Subtitles | تصلّب الجلد قد ينتج أجساماً مضادّة للسرطان |
Evrimsel açıdan bakacak olursak sağlıklı döller üretebilir. | Open Subtitles | لذا من وجهة نظر تطوريّة هو سوف ينتج نسل صحّي |
Kuraklık nasıl böyle bir felâket üretebilir burada yerinden olmuş pek çok insan var. | Open Subtitles | كيف الجفاف ينتج مثل هذا الكارثة، هناك الكثير من النازحين هنا. |
Yetişkinler olarak, bizler, beynimizde yeni sinir hücreleri üretebilir miyiz? | TED | هل بإمكاننا، نحن البالغين، إنتاج خلايا عصبية جديدة؟ |
Tek bir resif bunlardan yılda tonlarca üretebilir. | Open Subtitles | يمكن لهذه الأسماك إنتاج أطنان من الرمال كل عام , على شعاب مرجانية واحدة |
Bu genler kanser hücresi üretebilir hale gelir. | Open Subtitles | و بهذا تصبح هذه الجينات قادرة على إنتاج خلايا سرطانيّة. |
Hiç yardım almadan, tek başına bu ürünü üretebilir misin? | Open Subtitles | أيمكنك إنتاج هذا المُنتج؟ بدون معاونة، وحدك؟ |
Memeli oldukları için, foklar vücutlarında ısı üretebilir. | Open Subtitles | كونها من الثديـّات، يُمكن للفقمات توليد حرارة داخل أجسادمهم. |
Tam kapasitesinde 25 kilovatlık güç üretebilir. | Open Subtitles | و الذى بحالته الكاملة يمكنه توليد 25 كيلووات |
Bilgisayar çipiniz fotoğraflar üretebilir; müzikler, filmler, aşk mektupları, tablolar üretebilir. | TED | لذلك فشريحة الكمبيوتر الخاص بك يمكن أن تنتج الصور، يمكن أن تنتج الموسيقى، و أن تنتج الأفلام، أن تنتج رسائل حب، و أن تنتج جداول البيانات. |
Sadece bir sistem başka bir sistem üretebilir... | Open Subtitles | النظام لا يولّد إلا نظاماً مثله |