Ekonomi üzerindeki bu tehlikeyi gördükten sonra, bu soruna bir çözüm bulmamız gerektiğini düşündüm. Tüm bunlara yaklaşımım bu. | TED | وبالتالي بالنظر إلى هذا الخطر على الاقتصاد، فكرت أننا في حاجة إلى حل لهذا المشكل. هذه مقاربتي لكل هذا. |
Kadın erkek ilişkileri üzerindeki etkileri hakkında çıkarımda bulunmak da ilginç olacaktır. | TED | من المهم التخمين حول الأثر الذي سيخلِّفه على العلاقات بين الرجال والنساء. |
Ruh üzerindeki etkisini görmek neredeyse imkansızdır, ama hasarı bir ömre mal olabilir. | TED | إن التأثير على النفس مرئي بالكاد، ولكن الضرر يمكن أن يبقى طيلة الحياة. |
Başka bir enteresan bulgu da kamu politikasının başarısız girişimciler üzerindeki derin etkisi. | TED | اكتشاف اخر مثير للاهتمام هو التأثير العميق للسياسة العامة على رواد الأعمال الفاشلين. |
Verilerimiz üzerindeki kontrolümüzün çoğunu kaybettik, aynı zamanda, özel yaşamımızı da. | TED | ما حصل هو أننا فقدنا السيطرة على البيانات و أيضاً خصوصيتنا. |
Ben de çanların birinin üzerindeki kumru pisliklerini temizledikten sonra baktım. | TED | لذلك، قمت بمسح فضلات الحمام من على إحدى الأجراس، ونظرت إليه. |
Beyaz kavşak noktaları, çizgi üzerindeki herhangi bir beyaz noktaya göre dört bir yandan daha fazla beyazlıkla çevrilidir. | TED | نقاط التقاطع البيضاء محاطة بلون أكثر بياضًا نسبيًا من الجهات الأربعة أكثر من أي نقطة بيضاء على طول الخط. |
Henüz, sadece bir öneri olsa da, insan etkisinin gezegenimiz üzerindeki etkisi hakkında düşünebilmemiz için yararlı bir yol. | TED | الآن، ما تزال هذه مجرد مرحلة مقترحة، لكنني أعتقد أنها طريقة مفيدة للتفكير في مدى تأثير الإنسان على الكوكب. |
Aile üzerindeki bu etki herkesi kapsıyordu; sadece keşif araçları üzerinde çalışanları değil, aynı zamanda ailelerimiz de etkileniyorlardı. | TED | لكن التأثير على العوائل كان يشمل الجميع. لم يكن نحن فقط من يعمل على المركبات المتجولة ولكن عوائلنا أيضاً. |
Bunun, çocuklarımız üzerindeki etkisini bilmediğimizi daha fazla ileri süremeyiz. | TED | لا نستطيع قول أننا لا نعلم تأثير هذا على أطفالنا. |
Dünya üzerindeki ekilebilir tüm toprağı temsil eden bir kareye dönüştürün. | TED | تحويله إلى مربع يمثل جميع الأراضي الصالحة للزراعة على كوكب الأرض. |
Murray Tepesi. Murray'in aynı adlı tepe üzerindeki evi, 200 yıl önce. | TED | أو تل مارري. وهذا بيت مارري على تل مارري، ٢٠٠ سنة مضت. |
Görevim Dünya üzerindeki her bir yaratığın hayatı ile ilgili. | Open Subtitles | هي تتعلق بوجود واستمرارية كل مخلوق حي على وجه الأرض. |
Bu kağıt üzerindeki kalemimin ucu dünyadaki her şey gibi bir raslantıdır. | Open Subtitles | نقطة من قلمي على هذه الورقة. تشبه أي شيء في العالم مُصادفة. |
Savaşın, bizatihi katılan kişiler üzerindeki etkisi tabiî ki oldukça çeşitlidir. | Open Subtitles | الأثر الذى تركته الحرب على المشاركين فيها كان قطعاً لا يمحى |
Ölüm sırasında anüsü genişlemiş anüsün biraz üzerindeki çatlak cinsi münaset yaşadığını gösteriyor. | Open Subtitles | لقد إتسع الشرج أثناء القتل تمزق طفيف أعلى الشرج يدل على ممارسة جنسية |
Ben buranın müdür yardımcısıyım... herhalde kapının üzerindeki yazıdan bunu anlamışsınızdır. | Open Subtitles | أنا مساعدة المدير هنا.. كما لاحظت من اللافتة الموضوعة على الباب. |
Şimdi, bu ağaçların üzerindeki şu binlerce küçük şey nedir? | Open Subtitles | الآن، ما هذه الآلاف من الأشياء الصغيرة التي على الأشجار؟ |
ve bir yıl içinde 40 yaşın üzerindeki herkes ölmüştü. | TED | وخلال سنة مات كل من كان فوق الأربعين من العمر. |
Holly şu üzerindeki bluz çok güzelmiş. | Open Subtitles | هولي , ذلك القميص الذي ترتدينه رائع الجمال حقاً ؟ |
Daha önce diyecektim ama üzerindeki çok güzel bir yelek. | Open Subtitles | أردت أن أخبرك مبكرًا، أن السترة التي ترتديها رائعة جدًا |
üzerindeki gölgelik o kadar kalın ki, çok az güneş ışığı aşağı ulaşabiliyor. | Open Subtitles | الغطاء فوقها كبير جدا ممّا يمكّن القليل من ضوء الشمس لاختراقها |
Sürükleme izlerini ve cesedin üzerindeki şekilleri çekmek istiyorum | Open Subtitles | أريد أن آخذ صوراً لآثار السحب في النقش الذي على جسمه |
S-1'e, üzerindeki etkisinin nedenini sorduğunda, saçları olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | عندما سأل الأولى عن سبب نفوذه عليها لقد قالت أن شعره هو السبب |
Bu yüzden, buzun üzerindeki dünyayla bir hayat bağı olmalı. | Open Subtitles | لذا يتحتّم عليها ترك منفذ نجاة للعالم الذي يعلو الثلج. |