| Sabahleyin seni gördüklerinde yüzlerindeki o ışıltılı ifadeyi görmek. | Open Subtitles | فقط عندما ترى وجوههم مشرقة في الصباح عندما يرونك |
| Haritada boş gözüken bir yeri alıp orayı ışıltılı bir şehre dönüştürmek, önemli bir şey. | Open Subtitles | شيء ذو شأن مع ذلك أن تأخذي مكاناً فارغاً على الخريطة وتبنين فيه مدينة مشرقة |
| - Senin için olabilir ama bizim için değil, - Bazen ışıltılı tarafından bakabilirsin. | Open Subtitles | أنت تعتقد, أنا لا يمكنك دائما أن تنظرى الى الناحية المشرقة |
| Uzaklardaysa, aptallar ve budalalar ışıltılı bir geleceğin hayalini kuruyordu. | Open Subtitles | بعيدا ، الاغبياء والحمقى حلموا بمستقبل مشرق جديد |
| Normalde diğer programlarda konuk ışıltılı perdenin arkasından gelir azıcık el sallar ve yerine oturur. | Open Subtitles | أجل، عادةً في البرامج الأخرى، يظهرُ الضيف مِن خلف ستارة لامعة ومِن ثَمّ يُلوِّح قليلاً بيده ثم يجلس ولكنَّ هذا لا يحدث في برنامجنا |
| Aslında içeride kim olduğunun ışıltılı bir yansıması. | Open Subtitles | إنه كتعبير وجهكِ اللامع لشخصيتكِ التي بالداخل |
| Tanrı'nın ışıltılı yüzünü arıyorsun, değil mi, Jean? | Open Subtitles | انت تبحث عن وجه الهى مضئ , اليس كذلك ؟ , جان . |
| Bu mu? sanırım bu biraz daha ışıltılı.Sence? | Open Subtitles | احاول جعل كل الاماكن مشرقة |
| Oldukça ışıltılı ve neşeli. Bana uygun. | Open Subtitles | مشرقة ومرحة ، إنها تناسبني |
| Bence sadece ışıltılı, aptalca ve eğlenceli. | Open Subtitles | أعتقد أنها مشرقة وغبية وممتعة |
| Yeni Dünya'daki o ışıltılı şehrini hâlâ hayal ediyor musun? | Open Subtitles | هل لاتزال تحلم بمدينتك المشرقة في العالم الجديد ؟ |
| Sınıfımızdaki yüzlerdeki ışıltılı gülümsemeler... | Open Subtitles | برؤية الابتسامات المشرقة على وجوه الطلاب |
| Sen farkında olmayabilirsin ama buradan bakınca her şey ışıltılı ve parlak değil. | Open Subtitles | ربما أنك لاتدرك ذلك ولكن ليس كل شيء مشرق ومضيء هنا |
| - Evet, bu çok ışıltılı. | Open Subtitles | هذا؟ اعتقد هذا مشرق اكثر اليس كذلك؟ |
| Aslında ev biraz ışıltılı. | Open Subtitles | انه بالفعل مشرق قليلا هنا |
| Hem popüler hem de ışıltılı. | Open Subtitles | إنها منتشرة، وهي لامعة. |
| Şimdi duymak istiyorum ışıltılı tek boynuzlu . | Open Subtitles | و الآن أريد أن أسمع عن وحيد القرن اللامع |
| Şemsiyeler açılır, temiz havlular gün yüzüne çıkar ve ışıltılı havuz hazırlanır. | Open Subtitles | حين تنتصب المظلات وتسترخي المناشف المنتعشة ويترقّب المسبح اللامع |
| Floresan " kendiliğinden ışıltılı " demektir. | Open Subtitles | "مشع" تعنى أنه مضئ بذاته |