Ve her zaman, her yerde bana eşlik etmek için ısrar ediyor. | Open Subtitles | وقال انه يصر على المرافق لي في كل مكان، في كل الأوقات. |
Köye dönüp misafiri olmamız için ısrar ediyor. | Open Subtitles | أنه يصر على عودتنا إلى القرية لنكون ضيوفه |
Evden işe gidip gelebilir, ama tek başına yaşamakta ısrar ediyor. | Open Subtitles | يمكنها أن تذهب للعمل من البيت ولكنها تصر على العيش بمفردها |
Arada sırada, biri bizimle ilgilensin diye aile üyelerimiz kardeşimin ve benim evlenmemiz konusunda ısrar ediyor. | TED | من وقت لآخر، يصرّ أفراد عائلتي على أن أتزوج أنا وأختي ليهتم بنا أحدهم. |
Ama Bay Lydon, şu an ismini hatırlayamadığı genetikçinin bunun teknik olarak mümkün olduğu konusunda baya ısrar ediyor. | Open Subtitles | ولكن السيد ليدون مصر علي أن علماء علم الجينات الذين لايتذكر أسماؤهم الأن أكدو له أن هذا ممكن تقنياً |
Bayan Jenkins geldi. Bay Wellington'ı görmek için ısrar ediyor. | Open Subtitles | الآنسة جنكنز مر أخري مصرة علي لقاء السيد ولنجتون |
Daha geçerli bir alternatifi olacağı konusunda ısrar ediyor. Yani Terapi. | Open Subtitles | إنها تصرّ على وجود بديلاً مجدياً العلاج |
Yanına feneri tutmak için hizmetkâr almadan. Yalnız başına gitmek konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | وبدون خدم لحمل الفوانيس يصر على الذهاب وحيداً |
New York Times'ın inatçı muhabirlerinden biri Pazartesi sabahı, ilk iş seninle görüşmek için ısrar ediyor. | Open Subtitles | انه مراسل لحوح من جريدة نيويورك تايمز انه يصر على عمل حديث معكى اول شئ نهار الاثنين |
Pazartesi günü ilk iş olarak seninle bir görüşme yapmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | وهو يصر على مقابلتك اول شئ يوم الاثنين صباحا |
Aslında, Başkan, yazıların yedekte bulunmasında ısrar ediyor. | Open Subtitles | في الواقع، الرئيس يصر على وجود مستندات مكتوبة احتياطي |
Diğer öğrenciler, Kyle'ın ilk yumruğu attığı üzerine ısrar ediyor. | Open Subtitles | يصر الطالب الآخر أن كايل رمى اللكمة الأولى |
Neyse, sadede geleyim. Annen bu teklifi kabul etmen konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | حسنا, وصلنا الى المهم والدتك تصر على قبولك للزواج منه |
Büyükannem her pazar birlikte yememizde ısrar ediyor. | Open Subtitles | ولكن، ترى، كل يوم أحد، غرام تصر أن لدينا جميعا العشاء معا. |
Cal bu şeyi heryere taşımakta ısrar ediyor. | Open Subtitles | يصرّ كال على نقل هذا الشيء القبيح في كل مكان |
özür dilerim Bay Thomas. Sizinle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | أنا آسفة يا سيد توماس إنه مصر على التحدث إليك , لا يمكننى التخلّص منه |
Çin Hükümeti, birilerinin Konsolos'un ölümünün sorumluluğunu üstüne alması için ısrar ediyor. | Open Subtitles | الحكومة الصينية مصرة على أن أحدهم .لابد أن يتحمل مسئولية قتل القنصل العام |
Her yeri gezdirmem için ısrar ediyor. | Open Subtitles | إنّها تصرّ على تدقيق كامل |
Filo komutanlığı, elimizdeki en tecrübeli kaptan ve mürettebatta ısrar ediyor. | Open Subtitles | ... قائد الأسطول مُصر على أكثر الطواقم المتوفرة خبرة ... |
Çok ısrar ediyor, şöyle dedi: "Manyak önemli" ve "bok şimdi gerçek oldu." | Open Subtitles | أخشى إنه أصر قائلاً : "إنه أمر بالغ الأهمية و الأمور أصبحت حقيقية". |
Kayıt şirketin albümünü çıkarmak, ve tüm bu söylentilerden tamamen kurtulmak istediğin yönünde ısrar ediyor. | Open Subtitles | الشركة التي تسجلُ لكِ الأغاني أصرّت على أنكِ تريدين الخروج على الهواء وتقومين بنفي كلّ الشائعات، دفعةً واحدة |
Babam neden onunla gitmemde ısrar ediyor bilmiyorum. | Open Subtitles | انا لا اعرف لماذا اصر ابى على ان احضر معه |
Aslında, Başkan, yazıların yedekte bulunmasında ısrar ediyor. | Open Subtitles | فى الحقيقة , يُصر الرئيس على وجود نصوص مكتوبة لهذه المحادثات كإجراء إحتياطى |
Bu bileti sunan tren şirketi ise refakatsiz çocuklara yönelik prosedürleri gereğince 5-16 yaş arası çocukların yalnız başlarına seyahat etmelerine izin verilmemesi konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | الشركة التي تمثلها تذكرة هذا القطار تُصرّ على أن الأطفال الذين تتراوح أعمارهم من 5 إلى 16 عام الذين يسافرون وحدهم |
Aslında, bunu yayınlamam ve ona ajans açmam için ısrar ediyor yoksa bana anasının gözü bir cinsel taciz davası açacakmış. | Open Subtitles | في الواقع، أصرت على أن أتقبلها و أبدأ معها في مستقبلها المهني و إلا ستقاضيني بأحد قضايا التحرش الجنسي |
Geceyi evinde geçirmemiz için ısrar ediyor. | Open Subtitles | لقد أصرّ على أن نقضي الليلة في مسكنه. |
Bay Ponti ısrar ediyor ve bensiz başlamıyorlar. | Open Subtitles | السيد "بونتي" يُصرّ, ولا يمكنهم البدء بدوني. |