Suya ulaşmak için tek şansımızın oraya üstten girmek olduğunu anladım. | Open Subtitles | أدركت بأن فرصتنا الوحيدة للوصول إلى الماء كانت بالسقوط من الأعلى |
Bela açıyordu tek şansımızın Yarbay Sheppard'ın askerlerle gitmesini beklemek olacağını biliyordum birçoğuyla gitmesi aslında. | Open Subtitles | لقد بدأ بالتحريض على المشاكل كنت أعلم أن فرصتنا الوحيدة الانتظار حتى يرحل شيبرد مع الجنود |
Burada olan herkes şansımızın ne olduğunu biliyor. Ben biliyorum. Siz de öyle. | Open Subtitles | الكل هنا يعرف ما يقال عن فرصنا وأنا أعرفه وأنتم تعرفونه |
Sonraki geçişlerde füzenin yerini tesbit edebilmemizle alakalı gerçek şansımızın ne olduğunu düşünüyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعتقدين عن فرصنا الفعلية في إمكانية تحديد موقع هذا الصاروخ؟ |
Eğer olayı halka duyurma konusunda bizi engellemeye devam ederseniz ...şansımızın ne zaman döneceğini kestirmek güç olur. | Open Subtitles | وطالما استمريتم في منعنا من نشر القضية اعلامياً فلن استطيع أن اعدكم بأن حظنا سوف يتغير |
Tek emin olduğum şey sadece bir şansımızın olduğu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الأكيد هو أننا أمامنا فرصة واحدة فقط |
şansımızın olduğu zamana geri gidemem, gerçek aşkta şansımın olmasını dileyemem. | TED | ألا يمكننا العودة إلى حيث كان لدينا فرصة، أتمنى لو لدي نظرة للرومانسية الحقيقية. |
işte bu yüzden, en iyi şansımızın içerde bir dost olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | حسنا، لهذا أظن بأن فرصتنا قد تكون بأن يكون لديه صديق في الداخل |
Bu sigorta şirketi, Norah. Bize tonla iş bulabilirler, şansımızın döndüğü an bu. | Open Subtitles | نوره هذه شركة تأمين، يمكنها منحنا الكثير من العمل، هذه فرصتنا |
Aynen öyle, şansımızın döndüğü an. O yüzden gitme şu partiye. | Open Subtitles | نعم، هذه فرصتنا لذا، لاتذهبي لحفلة الطفل اللعينة |
Sesleri ne kadar çok duyarsa, bu cinayeti işleyen katilleri yakalama şansımızın o kadar artacağını umuyoruz. | Open Subtitles | نرجو أنّه كلّما سمع أصواتاً أكثر، ستزيد فرصتنا للقبض على المسئول عن القتل. |
Sanırım sen, ben Mary ve Kitty hakkında kötü dedikodular çıktığını ve Lydia'nın ayıbı yüzünden iyi bir evlilik yapma şansımızın bariz bir şekilde zarar gördüğünü kastediyordun. | Open Subtitles | قصدت، كما اعتقد، انا وانتي و ماري وكيتي،قد تم رفضنا من قبل المجتمع. بان فرصنا في الزواج الجيد قد تم تدميرها تماما بسبب الخزي الملحق بليديا. |
şansımızın iyi olduğunu düşünüyormuşsun gibi görünmüyorsun. | Open Subtitles | لا يبدو أنكِ تعتقدين أن فرصنا جيدة |
şansımızın yüksek olması beni çok heyecanlandırıyor. | Open Subtitles | انا متحمسة للغاية بشأن فرصنا |
şansımızın başladığı gibi gideceğini kim garanti edebilir? | Open Subtitles | من قال أن حظنا لن يتنهى فجأة مثلما بدا فجأة؟ |
Fırtınanın gelip, şansımızın şiddetle değişmesine iki buçuk saat var. | Open Subtitles | واحد وعشرون ساعة حتي هبوب العاصفة ومالم يتغير حظنا |
Avukatımız sen olursan şansımızın daha ... yüksek olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتظن أن أمامنا فرصة أفضل إنْ أبقيناك كمحام لنا؟ |
şansımızın olduğu zamana geri gidemem, gerçek aşkta şansımın olmasını dileyemem. | TED | ألا يمكننا العودة لحيث كان لدينا فرصة، أتمنى لو لدي نظرة للرومانسية الحقيقية. |
şansımızın olduğu zamana geri gidemem, gerçek aşkta şansımın olmasını dileyemem. | TED | ألا يمكننا أن نعود لحيث كان لدينا فرصة، أتمنى لو لدي نظرة للحب الحقيقي. |
Ölümüne korkmuş bir anneye en iyi şansımızın bir sihir numarası olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | ،لن أخبر أمّاً يتمكّن الهلع منها أنّ أفضل فرصة لنا هي خدعة سحريّة |
Kötü tarafı, hiç şansımızın olmaması. Birinci sınıf dedektiflerden hiç farkımız yok. | Open Subtitles | المصيبة في الأمر كله أنه لم تكن لدينا فرصة |