Blaisdell olmadan en ufak bir şansın yok. | Open Subtitles | ليس لديك فرصة لو تَركتَ بليسديل يساعدُك. |
Onunla hiç şansın yok. 8 yaşındasın ve sakalın var! | Open Subtitles | أنت ليس لديك الفرصه معها أنت تبلغ الثامنة ولديك لحية بارزة |
Tahta bir çubuk üzerinde duracaksın ve Hanks'i yenmek için hiçbir lanet şansın yok, evlat. | Open Subtitles | انت تسير بعكاز و ليس لديك فرصة لهزيمة هانكس |
Hayır. Çünkü senin benden daha iyi bir doktor olma şansın yok. | Open Subtitles | لا ، لإنه لا توجد فرصة في أن تكون طبيباً أفضل مني |
Ne aradığını biliyorum ama hiç şansın yok, tüm kutuları dün küçük Toby Whittislaw'a verdim. | Open Subtitles | أنا أعرف عما تبحثين ، يا جين ، لم يحالفك الحظ فتوبي الصغير جاء يوم أمس ، وأعطته كل شيء. |
Güçlerin olmadan hiç şansın yok. | Open Subtitles | لن يكون لديكَ فرصة دون قواك. |
- Daha iyi bir muamele bekliyorum. - Şu an için başka şansın yok. | Open Subtitles | أنا أتوقع معاملة أفضل حسنا ، فى الوقت الحالى ليس لديك خيار |
Sana sadece biz yardım edebiliriz. Biz olmadan şansın yok. | Open Subtitles | نستطيع مساعدتك ، وبدوننا ليس لديك أي فرصة |
Başkaları adına dövüşmemeyi seçmedikçe şansın yok. Senin Hernandez'i satın aldığın gibi beni satın aldı. | Open Subtitles | ليس لديك خيار إلا إذا اخترت أن لا تقاتل أبداً |
Hiç şansın yok, penislerle ilgilenmiyor. | Open Subtitles | لا يوجد لديك فرصة معها ليست مهتمة في القضيب انها للشخصيات |
Bu hiçbir zaman olmayacak. Hiç şansın yok. | Open Subtitles | هذا الشيء مستحيل حدوثه لا يوجد لديك فرصة |
Bu da demek oluyor ki, bizimle iş birliği yapmaktan başka pek şansın yok. | Open Subtitles | ممايعني أنه لديك فرصة ضئيلة لتتعاون معنا |
Annemi görmeye gitme şansın yok mu? | Open Subtitles | لا توجد فرصة لذهابكِ لرؤية أمّي، أليس كذلك؟ |
Şu eli kancalı güvenlik görevlisi gibi 5 milyon dolar tazminat almak istiyorsan hiç şansın yok. | Open Subtitles | إن كنت تحاول الحصول على تسوية بخمسة ملايين كما فعل ذلك الحارس اللعين فلن يحالفك الحظ فقد أضفت زراً احتياطياً |
Onun karşısında hiçbir şansın yok. | Open Subtitles | لنْ تكون لديكَ فرصة |
- Yani güvende hissediyor olacaklar. - Hiçbir şansın yok. | Open Subtitles | انهم سيشعرون بالأمان - ليس لديك فرصه - |
Gördüğüm kadarıyla pek fazla bir şansın yok? | Open Subtitles | برأيي لا تملك أي خيار, صحيح؟ لا أعتقد أنك تملك خياراً |
Hiç şansın yok Shamu. | Open Subtitles | أنت لا تملك فرصة |
Ailene yardım etmek istiyorsan başka şansın yok. | Open Subtitles | لا يوجد لديك خيار آخر أن كنت تريدين مساعدة والديك |
Bu gece benimle sayı yapma şansın yok Finch. Elbette. | Open Subtitles | بأنّك ليس لك أي فرصة من الإحراز معي ، فينتش |
Böyle zayıf biri olmaya devam edersen hiç şansın yok. | Open Subtitles | لن يكون لديكِ فرصة إن واصلتي من جعل نفسكِ ضعيفة |
Seçme şansın yok demiştin. | Open Subtitles | .قلت أنك لم يكن لديك الخيار أبداً من قبل |
Kadınlarla fazla şansın yok senin, değil mi? | Open Subtitles | ليس لديك حظ كثير مع النساء اليس كذلك ؟ |
Kız arkadaşının hayatta kalmasını istiyorsan, başka şansın yok. | Open Subtitles | إذا كنت تريد حبيبتك أن تبقى حية فليس لديك خيار. |
Sol elini kullanmadan bu savaşı kazanma şansın yok. | Open Subtitles | لا تملك أدنى فرصة للفوز باستخدام يدك اليسرى لوحدها. |