ويكيبيديا

    "şanslıyım" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • محظوظ
        
    • محظوظة
        
    • حظي
        
    • محظوظاً
        
    • محظوظه
        
    • لحظي
        
    • محظوظا
        
    • حظّي
        
    • حالفني الحظ
        
    • محظوظةٌ
        
    • محظوظُ
        
    • المحظوظة
        
    • لحظّي
        
    • المحظوظ
        
    • محظوظًا
        
    Bubi tuzağı hazırlamaya özen gösteren bir babam olduğu için ne kadar şanslıyım. Open Subtitles انا محظوظ ان ابي يهتم كتيرا الى درجة انه وضع لغم في السيارة
    Tina'ya sahip olduğum için çok şanslıyım o yüzden iş üstündeyken içimden sadece... Open Subtitles أنا محظوظ جدا لوجود تينا معي هذا كل ما أفكر فيه عندما نفعلها
    Deli gibi öfkeliyim. Fakat şanslıyım ki koskoca Gannett Habercilik benim arkamda. Open Subtitles أنا غاضب جدا, و لكني محظوظ لأن جريدة جانيت العظيمة تدافع عني
    Onu gördüğüm için çok şanslıyım, böyle büyülü bir ana tanık olmak ayrıcalık. Open Subtitles كنتُ محظوظة جداً لرؤيتهم، فأنا صاحبة إمتياز كبير لأشهد مثل تلك اللحظة السحريّة
    Tanıştığımız günkü kadar bana deli olan bir kocam olduğu için çok şanslıyım. Open Subtitles أشعر بأنني فعلاً محظوظة بامتلاكي لزوج مجنوناً بي الآن كما كان عندما التقينا
    Ne şanslıyım ki sen hiçbir numarası olmayan bir korkaksın. Open Subtitles لحسن حظي أنت شخص جبان لا يمكنه الخداع بعد الآن
    Dur, dur. şanslıyım ki, bana ekstra iş verecek bir arkadaşa sahibim. Open Subtitles توقفي , توقفي , انا محظوظ ان لدي صديق يعطيني عمل إضافي
    Bir dergi bana yazarlık sunduğu için bile şanslıyım, Sayın Yargıç. Open Subtitles أنا محظوظ لكوني أكتبُ لمجلة تتيحُ لي أن أعبّر عن رأيي
    Beni her zaman, yaşamım boyunca destekleyen harika bir ailem olduğu için çok şanslıyım. TED أنا محظوظ للغاية كوني أحظى بأسرة رائعة، و التي قدمت إلى الدعم دائما طوال فترة حياتي كلها.
    Okulda çok yakın bir arkadaş grubum olduğu için de şanslıyım. TED وأنا أيضاً محظوظ لكوني لدي مجموعة مقربة جداً من الأصدقاء في المدرسة.
    Bu güzel seyircinin karşısında olduğum için son derece şanslıyım. Ancak gerçekte yaptığım sizlerin oksijen atomlarını çalmak. TED لذلك أنا محظوظ أن أقف أمام هذا الجمهور الرائع، لكنني في الحقيقة أستولي على ذرات الأكسجين الخاصة بكم.
    Sizi evde bulduğum için çok şanslıyım Dr. Gilchrist. Open Subtitles أنا رجل محظوظ لأجدك بالمنزل . يا دكتور جلشريست
    Dirseğim olduğu için çok şanslıyım. Bazı çocukların yok. Open Subtitles أنا محظوظ كونى لازال لدى مرفقين,البعض ليس لديهم
    - Geçen gece olanlardan sonra hâlâ bir sevgilim olduğu için şanslıyım diyelim. Open Subtitles لنقل فقط انني محظوظة بإنه مازال لدي صديق بعد الذي حدث ليلة امس
    Sizin gibi biri benimle ilgilendiği için çok şanslıyım. Ne kadardır burada çalışıyorsunuz? Open Subtitles أنا محظوظة جدّاً أن يعتني بي شخص مثلك، منذ متى وأنت تعمل هنا؟
    Öğrencilerimle paylaşabileceğim bir performans arşivim olduğu için çok şanslıyım. TED أنا محظوظة أن بهذا الأرشيف من العروض الذي أستطيع أن إعرضه على طلابي.
    Ve dahası, ben çok şanslıyım çünkü dünya çapında milyonlarca insanla bunu paylaşabiliyorum. TED وما هو أكثر من ذلك، أنا محظوظة حقاً، لأنني تمكنت من مشاركة ذلك مع ملايين الناس في جميع أنحاء العالم.
    şanslıyım ki birçok insan bu çağrıma cevap verdi. TED ولحسن حظي, الكثيرون استجابوا لهذا النداء
    Bazı zamanlar bana çok kızardı. Altı yaşımı gördüğüm için şanslıyım. Open Subtitles كان يجن جنونه احياناً وكنت محظوظاً لبقائي حياً حتى السادسة من عمري
    Etrafımda böyle büyük ve güçlü bir ayı olduğu için çok şanslıyım. Open Subtitles أنآ محظوظه جداً أن يكون عندي دب قوي ضخـم.
    şanslıyım ki çalışma kurbanı ben oldum. Open Subtitles لحظي , كان علي أن أكون ضحيته التي يتدرب عليها
    Şimdi, eğer işler şu andaki gibi kalırsa, birkaç günüm bile olsa şanslıyım. Open Subtitles الآن ، فى ظل الوضع الحالى سأكون محظوظا إن ظلت حية ليوم واحد
    şanslıyım ki benim için, dünyayı merak eden 2 harika çocuğa sahibim. TED لِحسنِ حظّي حقيقةً لديّ طفلانِ مدهشانِ لا يزالانِ يمتلكانِ ذلك الفضول.
    Yani kaçırdıkları bir kaç kırıntıyı bulduğum için şanslıyım. Bir adres buldum. Open Subtitles و حالفني الحظ في العثور على بعض المعلومات و وجدت عنواناً
    Bu gece sana eşlik edeceğim için şanslıyım. Open Subtitles أنا محظوظةٌ أنا يكون معيَّ شريكٌ هذه الليلة
    Kollarımda, bu kadar güzel bir bayan olduğu için çok şanslıyım. Open Subtitles أَنا محظوظُ بأَنْ يَكُونَ لدي كتلك السيدة الجميلة على ذراعِي.
    Senin gibi bir arkadaşım olduğu için asıl ben şanslıyım. Open Subtitles بل أنا المحظوظة لأنني أملك صديقة مثلك حتى تساعدني
    şanslıyım, çok şanslıyım, söylemek istediğimi söyleyemedim. Open Subtitles محظوظة ، يا لحظّي لم أقل ما كنت أريد أن أقوله
    şanslıyım, eşyalarıma dokunduklarını sanmıyorum. Open Subtitles أنا المحظوظ بينكم، لم يمسوا شيئاّ من أغراضي
    Bu süre boyunca son derece şanslıyım, Güney İngiltere'de, evimin yakınındaki bu ormana gidebiliyorum. TED كنت محظوظًا للغاية خلال هذه المدة أني استطعت القدوم إلى هذه الغابات القريبة من منزلي في جنوب إنجلترا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد