Şanslıyız ki, milyonlarca mamut kalıntısı Siberya ve Alaska'daki sürekli buzulların içine gömülmüş durumda ve aslında resmen oraya gidip, bu kalıntıları çıkartabiliriz. | TED | لحسن الحظ ، نجد الملايين من بقاياهم منتشرة في الجليد مدفونة عميقاً في سيبيريا و آلاسكا، ويمكننا في الحقيقة الذهاب إلى هناك واستخراجهم. |
Verileri tüketmek istemiyoruz fakat Şanslıyız ki DNA'ları kopyalamanın bir yolu var ki bu yol onu sentezlemekten daha ucuz ve kolay. | TED | نحن لا نريد لبياناتنا أن تنفذ، بيد أنه لحسن الحظ هنالك طريقة لنسخ الحمض النووي فهي حتى أرخص وأسهل من توليفه. |
Şanslıyız ki bazı topluluklar tam da bunu yapıyor. | TED | لحسن الحظ فإن بعض مجتمعاتنا تقوم بعمل ذلك. |
Şanslıyız ki, hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. | Open Subtitles | لحسن حظنا سفينة الخيال خاصتنا بإمكانها ان تأخذنا حيث نريد في المكان والزمان |
Ama Şanslıyız ki, favori aksiyon kahramanım olarak Usta Bob diyor ki; "Daha iyisini yapabiliriz. Daha iyi inşa edebiliriz." | TED | لكن لحسن الحظ ، بطلي المفضل "بوب ذا بيلدر" يقول: نستطيع العمل بشكل أفضل ، نستطيع بناء هذا بشكل أفضل |
Şanslıyız ki, hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. | Open Subtitles | لحسن الحظ سفينتنا الخيالية تستطيع أخذنا لأي مكان في الفضاء و الزمن |
Şanslıyız ki bu hızla dediğin safhaya gelmesi bir hafta sürer. Pekâlâ-- | Open Subtitles | لحسن الحظ بهذه الحالة يحدث هذا بعد أسبوع |
Şanslıyız ki, Uzak Doğu'daki bu işten iyi anlayan bağlantılarım dikkat çekmeden bu kağıtları alabilir. | Open Subtitles | ..لحسن الحظ , معارفى في الشرق الأقصى على دراية جيده فى شراء هذه الأسهم بدون جذب الأنتباه |
Neredeydi? Hiçbir şey hatırlamıyor ama Şanslıyız ki gezisinden bir hediye getirmiş. | Open Subtitles | لا تذكر أي شيء عن ذلك، لكنها تركت تذكاراً من رحلتها لحسن الحظ |
Çok Şanslıyız ki, yük treniydi, sonuçta kimse ölmedi. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنه كان قطار شحن ولم يتأذّ أحد |
Şanslıyız ki, senin elemanın bir ikiz kardeşi varmış ve Şanslıyız ki yeni eleman diş doktoru falan değilmiş. | Open Subtitles | لحسن الحظ أن رجلك كان له أخ توأم ونحن محظوظون ان شقيقه لم يكن طبيب أسنان أو شيء من هذا القبيل |
Şanslıyız ki en iyi beyin cerrahlarıyla çalışıyoruz | Open Subtitles | لحسن الحظ, لدينا أفضل جراح دماغ في البلدة ليقوم بالعملية |
Şanslıyız ki, eczacılar rüşveti geri çevirebilecek kadar çok kazanmıyor. | Open Subtitles | لحسن الحظ , لا يجني الصيادلة الكثير لرفض الرشاوي |
Şanslıyız ki, ben personellerin açık fikirlerine değer veren bir iş verenim. Bunun için de sağol. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنا رئيسة تقدر آراء موضفيها المبهمة، شكراً على ذلك |
Çok Şanslıyız ki, nefes kesici biomedikal gelişmeler devrinde yaşıyoruz. | TED | و لحسن حظنا, أننا نعيش في عصر تكنولوجيا الطب الحيوي المذهلة. |
# Şanslıyız ki, bize her şeyin olumlu yönünü göstererek # | Open Subtitles | ♪ لِحُسْنِ الحَظِ اَنَ هُنَاكَ رَجُلاً يَسْتَطِيعُ اَنْ يَفْعَلَ ♪ ♪ جَمِيعَ الاَشْيَاءِ التِي تَجْعَلُنَا ♪ |
# Şanslıyız ki, aile babası var # | Open Subtitles | ♪ ♪ لُحِسْنِ الحَظِ اَنَهُ لَدَيْنَا رَجُلُ العَائِلَة ♪ |
Şanslıyız ki, yaşı daha küçük. Ne bizim kim olduğumuz, ne de neyin peşinde olduğumuza dair en ufak bir fikri bile yok. | Open Subtitles | لحسن الحظّ هي طفلة، ولا تعلم شيئًا عنّا أو عمّا نخطط له. |
# Şanslıyız ki, bize her şeyin olumlu yönünü göstererek # | Open Subtitles | ♪ أيها المحظوظ هناك رجل ♪ ♪ بارعٌ في عمل ♪ |
İşte bugün ne kadar Şanslıyız ki televizyona çok yakışan CBI dedektiflerimiz buradalar-- | Open Subtitles | واليوم ، نحن محظوظون جداً لدينا بعض العملاء المريحين من مكتب "كاليفورنيا" للتحقيقات |
# Şanslıyız ki bize her şeyi olumlu # # gösterebilecek # # güldüren ve ağlatan adam var # | Open Subtitles | ♪من حسن الحظ أن هناك رجل يمكنه القيام بإيجابية ♪ ♪ بكل تلك الأمور التي تجعلنا ♪ نضحك و نبكي |
# Şanslıyız ki, bize her şeyin olumlu yönünü göstererek # | Open Subtitles | من الحظ أن هنالك رجل يمكنه بإيجابية فعل كل الأشياء التي تجعلنا |
Bugün Şanslıyız ki elimizde daha karmaşık daha karmaşık teknik ve aletler var: zaten yediğimiz şekerler de bunları gerektiriyor. | TED | اليوم لدينا تقنيات وأدوات أكثر تطورًا وهو من حسن حظنا لأننا بحاجة أيضًا للتعامل مع أضرار نهمنا للسكر. |
Şanslıyız ki henüz acil bir çağrı gelmedi. Çağrı geldiğinde buradan gideriz. | Open Subtitles | من حظنا أن الإتصالات لم تبدأ بعد سنتلقى إتصالاً ونخرج من هنا |
Şanslıyız ki iki gece önce bu sorunu ortadan kaldırdık. | Open Subtitles | ولحسن الحظ لقد كان لنا أن نُخرجها من المعادلة قبل ليلتان |