Çok Şanslıymışsın. Gerçekten, ölebilirdin. | Open Subtitles | أنت محظوظة جداً أعني، كان يمكن أن تموتي حقاً |
Sen yer altında saklanacak böyle bir yer bulduğun için Şanslıymışsın. | Open Subtitles | كنت محظوظة أن تختبئي في مكان كهذا تحت الأرض |
Burası çukur ve mağaralarla doludur ama sen Şanslıymışsın. | Open Subtitles | هذه المنطقة مليئة بالخنادق والكهوف لكنك كنتِ محظوظة |
Diyor ki, Şanslıymışsın ama şans kapıyı iki kere çalmazmış. | Open Subtitles | لهذا فأنت محظوظ , ولكن الحظ لايطرق نفس الباب مرتين |
- Önemsiz bir beyin sarsıntın olabilir. Yine de çok Şanslıymışsın. | Open Subtitles | قد يكون لديك ارتجاج طفيف ولكن انت رجل محظوظ |
Şanslıymışsın. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظا. |
Sadece Şanslıymışsın. Olamaz, Oprah'ım nerede? | Open Subtitles | فقط حالفك الحظ هيي،اين هي هو برنامج اوبرا؟ |
Dinle, sen gerçekten Şanslıymışsın. Doktolar dedi ki, kurşunlar kafatasına çarpıp paramparça olmuş, beynine ulaşmamış. | Open Subtitles | كنت محظوظة الرصاصة استقرت في الجمجمة لم تخترقها الى دماغك |
Sadece yüzeysel bir yara. Şanslıymışsın. | Open Subtitles | إنها فقط جروح سطحية لقد كنتِ محظوظة جداً |
Şanslıymışsın. Ben de o tarafa gidiyorum. | Open Subtitles | أنت محظوظة سأذهب من ذلك الطريق, أيضاً |
Şanslıymışsın. Yara fazla derin değil. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة هذا الجرح ليس عميق، أخبريني |
- ...kızlar küçükken öldü. - Şanslıymışsın. | Open Subtitles | حينما كانت البنات مازلت صغيرات أنتِ محظوظة - |
- Şanslıymışsın. - Bu mu şans? | Open Subtitles | ـ أنتِ محظوظة ـ هل تسمى هذا حظ؟ |
Şanslıymışsın. Bakalım elinde neler var. | Open Subtitles | لقـد كنــت محظوظ حينهـا, دعنى أرى ماذا لديك |
Ama sen benzerliklerin olan bir insanla tanışabilecek kadar Şanslıymışsın. | Open Subtitles | لكنك كنت محظوظ بـما يكفي لإيجاد شخصاً ما تشعر معه بالتكافؤ |
Buradaki doktorlara hayatını borçlusun. O kurşun, kalbini delip geçmediği için Şanslıymışsın. Öyle söylediler. | Open Subtitles | الأطباء هنا أنقذوا حياتك, قالوا أنك محظوظ, لأن الطلقة لم تضرب قلبك |
Şanslıymışsın. Yüzünü hedeflemiştim, seni lanet ibne. | Open Subtitles | انت محظوظ , كنت سافعلها بوجهك ايها المُخنث اللعين |
Şanslıymışsın, çıktı. | Open Subtitles | أوه، نجاح باهر، رجل! يا، أنت محظوظ خَرجَ. |
- Tahliye oldun. - Şanslıymışsın! | Open Subtitles | تم اسقاط الكفالة عنك 1 أنت محظوظ |
- Şanslıymışsın. - Evet. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظا - نعم - |
Şanslıymışsın. | Open Subtitles | - حسنا، كنت محظوظا. - مم-هم. |
Şanslıymışsın. Ciddi bir yerine gelmemiş. | Open Subtitles | حالفك الحظ لم تصب منطقة خطيرة |
Şanslıymışsın. | Open Subtitles | كنت محظوظًا |