ve eğer şanslıysam, harika bir kariyere sahip olacağım. Eğer değilsem, iyi bir kariyerim olacak." | TED | وأحاول أن أكون محظوظاً، وإذا كنت كذلك سأحصل على مسيرة عمل رائعة. وإذا لم أكن محظوظاً سأحصل على مسيرة عمل جيدة |
O benim sırtımı yağlıyor ve eğer şanslıysam, ben de onun sırtını yağlayacağım. | Open Subtitles | إنها تحك ظهري وإذا كنت محظوظاً ، سأحك لها |
- şanslıysam, patlayacağım ve paraşütle atlamadan önce kıçıma tekmeyi basacaklar. | Open Subtitles | لو كنـت محظوظاً فسأخرج من البرنامج قبل القفز المظلي |
Eğer şanslıysam, büyüdüğümde senin gibi Air Supply dinlerim. | Open Subtitles | إذا كنت محظوظا,سأكبر وابقى استمع لفرقة اير سبلاي مثلك |
Eğer o kadar şanslıysam, niye hala bana numarayı veremedin? | Open Subtitles | إذا كنت محظوظا لم لم تزودني الرقم الى الآن |
O turneden bir de tişörtüm olacaktı şuralarda bir yerlerde. şanslıysam bulurum. | Open Subtitles | و لو أنك محظوظة فربما سأجد لك قميصاً لهم من هذه الجولة |
Demek istediğim, eğer yeterince şanslıysam biri karar verir, seçer ve her şeyi benim için yapar. | Open Subtitles | أعني ربما إذا كنت محظوظة بما فية الكفاية شخص آخر سوف يقرر ويختار ويفعل أشياء من أجلي |
Dr. Cuddy vücudumun yeni ilaçlara uyum sağlayacağını ve yarına ya da şanslıysam ondan sonraki güne kadar tekrar bitkisel hayata döneceğimi söylüyor. | Open Subtitles | و أنني سأعود للسبات ثانيةً بالغد إن حالفني الحظ بعد غد |
Ve torunlarım olacak kadar şanslıysam umarım onlar da burada okula gider. | Open Subtitles | وإن كنت محظوظاً بأحفاد آمل لهم ذلك أيضاً |
Yolu yarıladık. şanslıysam tabii, göreceğiz. | Open Subtitles | متبقي نصف الطريق اذا كنت محظوظاً كما تعلمون سوف نرى ذلك |
Eğer şanslıysam, birkaç iyi yılım kaldı. | Open Subtitles | أعوام قليلة تبقّت, لو كنت محظوظاً وأتعرف؟ |
Ama sana şunu söylemeliyim, eğer ben şanslıysam birileri her zaman kaybediyor. | Open Subtitles | ولكن يجب أن أخبـُـرك عندما أكون محظوظاً دوماً يكون هناك شخص آخر يخسر |
şanslıysam, şifreleme anahtarını o geri dönmeden bulabilirim. | Open Subtitles | إذا كُنت محظوظاً ، يُمكنني إيجاد مفتاح التشفير قبل أن يعود |
şanslıysam, kulaklarımı da. | Open Subtitles | ولو أنى محظوظاً و مازلت فى وعييى |
Eğer gerçekten şanslıysam, ...kayan bir yıldız görür, onun eve gelmesini dilerdim. | Open Subtitles | وإذا كنت محظوظا حقا، أود أن أرى نجم اطلاق النار وأود أن أتمنى العودة إلى ديارهم. |
Orada 4 saat bekleyeceğim eğer şanslıysam tabi. | Open Subtitles | ..الإنتظار هناك أربع ساعات اذا كنت محظوظا |
Doktorlar, üç eğer şanslıysam dört yılım olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الأطباء قالوا أن لدي ثلاثة أو ربما أربع سنوات إذا كنت محظوظا |
yada, eğer şanslıysam, aşırı şişman yada... dudağı yarık kavalyem beni kahve içmeye davet eder... ve birbirimize bağlı aşık numarası yaparız... çünkü yalnız ve yaşlı olmaktan umutsuzca korkarız. | Open Subtitles | ولو كنت محظوظة سوف يكون رفيقي, رجل بدين أو ذو شفة أرنبية, يدعونني إلي قهوة |
Bazen şanslıysam, bana yardım bile ediyorlar. | Open Subtitles | أحياناً , إذا كنت محظوظة هم أيضاً يساعدونني |
Günün birinde, eğer şanslıysam, bir iyilik yapabilirim. | Open Subtitles | باحد الايام , اذا كنت محظوظة سوف افعل شئ جيد |
Eğer bir oğlum olacak kadar ve adını Rashad Tarkenton koyacak kadar şanslıysam. | Open Subtitles | اذا حالفني الحظ في الحصول على ابن وتسميته رشاد تانكنغتن |
Bir yeteneğim olacak kadar şanslıysam bunu, dünyanın daha parlak bir geleceğe kavuşması için kullanacağım. | Open Subtitles | إذا كنت محظوظه كفايه و اذا كانت لدي قدره كنت سأستعملها لضمان مستقبل أفضل |
Tabii ki. şanslıysam tek seferde anlar. Anlamazsa tekrar anlatmak zorundayım. | Open Subtitles | سيسعدني التوضيح، ولو كنت محظوظًا لن يفهم وسأوضح له من جديد |