Biliyor musunuz, asansöre binince şapkasını çıkaran sizde başka biri yok. | Open Subtitles | كما تعرف، أنت الوحيد الذي يرفع قبعته عند الولوج إلى المصعد |
Her 4 Temmuz'da şapkasını ve yağmurluğunu alır kancasını bileler vahşice saldırır. | Open Subtitles | في كل مره بالرابع من تموز يرتدي قبعته ومعطفه ويحد من خطافه |
Köşelerde yüzünü gizlemek için, şapkasını nasıl çeviriyor, görüyor musunuz? | Open Subtitles | أترون كيف يحرك قبعته و هو يستدير لليمين ليخفي وجهه؟ |
Dün oradaydın, şu Alman şapkasını giyiyordun! | Open Subtitles | أنت كنت هناك بالأمس وكنت تضع تلك القبعة الألمانية |
Kuşlar kızın şapkasını getirecek. Siz de fırıncının dikkatini çekeceksiniz. | Open Subtitles | الطيور تأخذ قبعتها وانت تجذبين انتباه الخباز |
şapkasını normalden iki santimetre daha aşağı çekmişti. Ve sekiz saniye içinde iki kez arkasını kolaçan etti. - Haklısın. | Open Subtitles | كانت قبعته مسحوبة إلى الأسفل ومنخفضة بإنش عن المعتاد ونظر إلى خلفه مرتين خلال ثمان ثواني أنت محق،هذا غير إعتيادي |
Kendi şapkasını yanlış söylemiş oluyor ama önemli değil, çünkü toplamda bir yanlışa izin var. | TED | وبالرغم من أنّ إجابته عن لون قبعته ستكون خاطئة ولكن لا مشكلة، مادام لديكم فرصة تقديم إجابة واحدة خاطئة بالمجمل. |
Tanıdığım bir adam vardı, tamamen soyunana dek şapkasını çıkarmazdı. | Open Subtitles | ذات مرة عرفت شخص يظل مرتديا قبعته حتى يخلع كل ملابسه |
Hayır, tanıtımımıza eklenecek şey yok ama şapkasını hatırlıyor. | Open Subtitles | لا,انها لاتستطيع ان تُضيف شيئا على ما لدينا من اوصافه, ولكنها تتذكر قبعته, |
Ona "Seni iyi gördüm." der, şapkasını alırdım Sonra onu buraya getirirdim. | Open Subtitles | سوف أحييه وأساله عن حاله هو ينظر و هكذا, و... آخذ قبعته. |
şapkasını ve paltosunu giydi, evden ayrıldı. | Open Subtitles | يجب أن ترى هذه الكدمة على ساقى وبعدها ارتدى قبعته ومعطفه ثم خرج |
Süvari değilmiş, ama bir tarafındaki kaşının civarının... daha açık renk olmasından anladığımız kadarıyla şapkasını yan takıyormuş. | Open Subtitles | وليس يتمتع بخطوات سلاح الفرسان الواسعة, ولكنه كان يرتدى قبعته على جانب واحد كما يظهر من الجلد الفاتح |
Telefonu kullanmayı bekliyordum ki telefonu kullanan adam şapkasını şu şekilde yatırdı. | Open Subtitles | أنا انتظر دوري للهاتف والشاب ينتظر دوره أيضاً فرفع قبعته هكذا |
George, o Rus şapkasını geri almam gerekiyor. | Open Subtitles | جورج، أحتاج لاستعادة تلك القبعة الروسية. |
Peter, şu süngerden dev kovboy şapkasını sekiz aydır takıyorsun. | Open Subtitles | بيتر ، لقد ارتديت هذه القبعة لمدة ثمانية اشهر حتى الآن |
Onun yerine şapkasını getirdim, | Open Subtitles | لذا جلبت قبعتها الشمسية عوضاً عن ذلك حسناً؟ |
Acayip hastadır ki komik şapkasını açıklar. | Open Subtitles | هي حقا مجنونة والذي يوضحه قبعتها المضحكة |
İstediğim şeyi bana verene kadar büyücü bir daha şapkasını asla göremeyecek. | Open Subtitles | وما لمْ يعطِني ما أريد فلن يرى المشعوذ قبّعته ثانية |
Sonra hatırladım ki, Asyalı bir çocuk vardı dövmeli, şapkasını indirmiş, sırt çantalı. | Open Subtitles | حينها تذكرت ؟ كان هناك هذا الشاب الاسيوى موشوم بالكامل مع قبعه و حقيبه ظهر |
O adamlar tören bandolarıyla beraber altınlarını, eritip Aziz'in şapkasını yapmak için verdiler. | Open Subtitles | العديد من أولئك القوم وهبوا أربطة زفافهم الذهبيّة، التي أُذيبت -لتصنيع قبّعة القدّيسة -حقاً؟ |
"1881'de bu savaş alanında, 56 Kızılderili hayatını ve dört cesur Amerikalı şapkasını kaybetti. | Open Subtitles | في معركة على هذه أرض في 1881 قُتل 56 هِندي وخسر أربع أميركا شجعان قبعاتهم |
Herkesin kayıt defterini, copunu ve şapkasını topla. İşimize yaramayacaklar. | Open Subtitles | خذ دفاتر الملاحظات، المصابيح، القبعات أنهم بلا فائدة هنا |
Haydi beyler. Artık şapkasını geri verin. | Open Subtitles | لكن هيا يا شباب فقط اعطوه القبعه |
12 yaşındaydın, babanın şapkasını almıştın. | Open Subtitles | أنت كُنْتَ بعمر 12 سنةً وهو أَخذَ قبعةَ أبّيك |
Tamamdır, hızlı olmalıyız. şapkasını ve değneklerini getir. | Open Subtitles | ألقى بالقبعة و العكاز فى سكة القطار |
Bir polis şapkasını cebine sokamazsın. Detroit büyüklüğünde bir cebinin olması gerekir yahu. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع وضع قبعة مونتي في جيبك ستحاج جيب بحجم ديترويت اللعينة |