| Şayet yokluğumun siz Majesteleri tarafından üzüntüyle karşılanacağını bilseydim, daha tez zamanda gelirdim. | Open Subtitles | اذا كنت اعلم ان غيابي سبب لجلالتك هذا الأشتياق لكنت رجعت قبل ذلك بكثير |
| Sizi temin ederim ki Bayan Hale, Şayet cadı olsaydınız, bilirdiniz. | Open Subtitles | انا اوكد لك ذلك , انسة هيل اذا كنت ساحرة , ستعرفين ذلك فوراً |
| Şayet bir suç işlediyse, tabii ki de aleyhinde dava açılacaktır. | Open Subtitles | لو كانت قد ارتكبت جريمة, فسوف يتم ادانتها بالطبع |
| Sohbet etme kuralları ile ilgili bir kitap yazılmışsa Şayet, memnuniyetle okurum sana. | Open Subtitles | إذا كان هناك كتاب به قوانين لكل هذه الأمور سأكون سعيداً بقراءتها عليك |
| İnsan kendisi için dua edildiğini bilirse Şayet. Yani nesnel bir etkisi yok. | Open Subtitles | فقط إذا علم الشخص لـمَن يتضرع فهذا يعني عدم وجود تأثير موضوعيّ |
| Şayet bunu yapacaksak doğru yoldan yapacağız, ya da yapmayacağız. | Open Subtitles | لكننا نعيش فى الواقع فإذا أردنا القيام بهذا فإما ان نقوم به بشكل صحيح |
| Şayet İngiltere'deki hayranlarıma imza dağıtırsam, onlarla konuşsam... | Open Subtitles | احتمال إذا وافقت على توقيع العديد من الاوتوجراف و تكلمت مع بعض أنصاري هنا في انجلترا |
| Şayet vücudunuzla gurur duymak ve tüm gün çıplak bir şekilde ata binmeyi istemek sizi yabani yapıyorsa, o zaman, allah'tan, bir yabaniyle içki içiyorsunuz. | Open Subtitles | اذا كنتى فخورة بجسدك... واردتى ان تمشى وانت عارية... طول النهار,وهذا سوف يجعل منك همجية. |
| Şunu bilmeni istiyorum. Şayet Senatör Dallow'la olan buluşma istediğin gibi geçmezse ilişkimiz hakkında endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف أنّه إن لم يجرِ هذا اللقاء المزمع مع السيناتور (دالو) وفقما تريد |
| O da dedi ki Şayet her şeyi kapatmazsam bizi ifşa edecekmiş. | Open Subtitles | قالت لي أنّه إذا لمْ أغلق كلّ شيءٍ، فإنّها ستكشفنا. |
| Şayet o şeye bağlandılarsa işleri daha da kötüleştirmeden neyle uğraştığımızı öğrenmemiz gerek. | Open Subtitles | ،إسمعني كارتر إذا كانوا مرتبطين بهذا الشيء فنحن بحاجة لمعرفة مع ماذا نحن نتعامل لكي لا نتجه نحو الأسوأ |
| Şayet yardım edebileceğim başka bir şey varsa, çekinmeden isteyin. | Open Subtitles | لو كنت ترغب في اية مساعدة فلا تتردد في الطلب |
| Ve Şayet kara kuşağı yeterli gelmezse elinde bunlardan da varmış. | Open Subtitles | أجل، وإذا لمْ تُتم مهارات حزامه الأسود الأمر، فإنّ لديه هذا دوماً. |
| Şayet bizimle aynı yoldaysan da seninle şafakta görüşürüz zaten. | Open Subtitles | و اذا كنت على نفس الطريق، الذي نحن عليه ربّما قد أراك عند الفجر |
| Eğer haklıysam, bu demektir ki, dünyanın en önemli ülkesinin üst makamları, o makamları en çok hak edenlere -aydınlara- yasaklıdır-- Şayet inançları hakkında yalan söylemeye hazır değillerse. | TED | هذا يعني، اذا كنت محقا، أعلى منصب.. ..في أعظم دولة في العالم.. ..ممنوع على أفضل العقلاء المؤهلين لشغره.. إلا اذا كان لديهم استعداد للكذب في موضوع عقيدتهم. |
| Şayet mimlenmişsem, en azından bunun için para alalım. | Open Subtitles | ...اذا كنت رجلاً مستهدفاً بالفعل فيجب أن أكسب نقودى |
| Şayet Tanrı'nın isteğiyse ustalığı öyle kabul ederim. | Open Subtitles | سأقبل السيادة عليكم لو كانت هذه مشيئة الرب |
| Şayet işe yarasa bile kulağınla sana cevap veremez. | Open Subtitles | وحتي لو كانت تعمل فلا يمكنه التحدث من خلالها |
| Şayet Tanrı'nın isteğiyse ustalığı öyle kabul ederim. | Open Subtitles | سأقبل السيادة عليكم لو كانت هذه مشيئة الرب |
| Başka yarım kalan işin varsa Şayet baklayı ağzından çıkartmanın tam da sırası. | Open Subtitles | إذا كان لديك أية أغراض أخرى غير منتهية، فالآن هو الوقت المناسب للحديث. |
| Yasalar bizi yanlış davranışlardan ya da eylemlerden korumuyor, Şayet o eylem gücü elinde bulunduranın menfaatini tehdit ediyorsa, | Open Subtitles | يتدخل القانون فقط إذا الفعل إنحرف وسبب تهديد لهذة القوى |
| Şayet bunu yapacaksak doğru yoldan yapacağız, ya da yapmayacağız. | Open Subtitles | لكننا نعيش فى الواقع فإذا أردنا القيام بهذا فإما ان نقوم به بشكل صحيح |
| Şayet İngiltere'deki hayranlarıma imza dağıtırsam, onlarla konuşsam... | Open Subtitles | احتمال إذا وافقت على توقيع العديد من الاوتوجراف و تكلمت مع بعض أنصاري هنا في انجلترا |
| Şayet vücudunuzla gurur duymak ve tüm gün çıplak bir şekilde ata binmeyi istemek sizi yabani yapıyorsa, o zaman, allah'tan, bir yabaniyle içki içiyorsunuz. | Open Subtitles | اذا كنتى فخورة بجسدك... واردتى ان تمشى وانت عارية... طول النهار,وهذا سوف يجعل منك همجية. |
| Şunu bilmeni istiyorum. Şayet Senatör Dallow'la olan buluşma istediğin gibi geçmezse ilişkimiz hakkında endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف أنّه إن لم يجرِ هذا اللقاء المزمع مع السيناتور (دالو) وفقما تريد |
| Şayet kolay şeyleri yapamazsan o zaman hayatın zorlukları karşısında ne yapacaksın? | Open Subtitles | إذا لمْ تستطيع فعل الجزء السهل إذاً ، ماذا ستفعل عندما تحدث الأشياء ؟ |
| Lübnanlı bir güvenlik sorumlusu bunu yapmaması gerektiğini bilir başkası adına çalışmıyorsa Şayet. | Open Subtitles | الأمن اللبناني المحلّي يجبُ أن يعرف أنّهُ لا يتوجّبُ عليهم فعل هذا. إلاّ إذا كانوا يعملون لحسابِ شخصٍ آخر. |
| Şayet bu sefaletin nedeni bensem göz yaşlarımı tutamam, onlara hükmedemem. | Open Subtitles | لو كان ثمة منطق لهذه المآسي لكنت قد ربطت مصائبي بالقيود |
| Şayet bunu kabullenemiyorsan üzgünüm ama bence gitmen gerekiyor. | Open Subtitles | وإذا لمْ تكن تستطيع تقبّل ذلك، فإذن... أنا آسفة، أعتقد أنّ عليك الرحيل. |
| Şayet istiyorsan keşfedilmeyi | Open Subtitles | إن كنتِ شخص مُستعِد لإيجاده |