Bugün buraya gelirken GPS (Küresel konumlandırma sistemi) kullandım ve burası benim şehrim. | TED | استخدمت نظام الملاحة عبر الأقمار الصناعية للوصول إلى هنا اليوم، وهذه مدينتي. |
Benim şehrim, New York, yalpalıyor ve yaralarını sarıyordu ve bu esnada bir seçim turundaydık. | TED | مدينتي ، مدينة نيويورك كانت تترنح وتُشفى، وفي خضم ذلك، كنا في دائرة الانتخاب. |
şehrim batmaya devam ederken hiçbir şey yapmadan duramam. | TED | لا أستطيع الجلوس والانتظار بينما تستمر مدينتي بالغرق. |
şehrim hakkında nasıl konuşuyorsan öyle ye. | Open Subtitles | سوف تتناول هذا عقابا لك علي الطريقة التي تحدثت بها عن مدينتي |
Bu tepeye çocukken tırmanmıştım. Ve şehrim olacak yeri görmüştüm. | Open Subtitles | كنت مازلت صبيا حين تسلقت هذا التل لأول مرة ، ورأيت ما كان ليصبح مدينتى |
şehir senin değil, çocuk benim şehrim. | Open Subtitles | هذه لم تعد بلدتك بعد الآن هذه بلدتي الآن |
Canım nereye isterse oraya giderim, çünkü burası benim şehrim, senin değil sen ve senin kalem eskitmiş hanım evladı göçmen arkadaşların ne düşünürseniz düşünsün. | Open Subtitles | أنا أذهب أينما أرغب لأنها مدينتي وليست مدينتك على الرغم مما يظنه فتيان حظيرتك المهاجرين |
Adamlarına söyle, artık benim için çalışıyorlar. Burası benim şehrim. | Open Subtitles | قل لرجالك أنهم يعملون لي الآن هذه مدينتي |
Ölümden korkuyorum. şehrim kurtaracak biri olmaksızın yanarken burada ölmekten korkuyorum. | Open Subtitles | أنا أخاف الموت، أخاف الموت هنا بينما مدينتي تحترق، ولا أحد هناك ليُنقذها |
Zamanım, şehrim, ailem. | Open Subtitles | زمني ، مدينتي ، عائلتي . حين قتل الإرهابيون آلاف من الأبرياء |
Burası benim şehrim, benim gösterim bu benim ünvanım, benim hükümdarlığım. | Open Subtitles | هذه مدينتي و هذا عرضي هذا لقبي و هذا عرشي |
Burası benim de şehrim ve her türlü yardıma ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | لا تفكر في المحاولة حتي. هذ هي مدينتي أيضا. وأنت بحاجة إلى كل مساعدة يمكنك الحصول عليها. |
şehrim böyle bir tehlikenin altındaysa, göreve giderim. | Open Subtitles | طالما هناك احتمال لنزول خطر كهذا على مدينتي فسأمثل لتأدية الواجب. |
I'm olacak, seçeneği üç ile gitmek Bu benim şehrim. Benim iş. | Open Subtitles | سأميل للخيار الثالث، هذه مدينتي وهذا شأني. |
Burasının benim şehrim olduğunu ve sadece benim satış yapabileceğimi anladıklarından emin ol. | Open Subtitles | لتجعلهم متأكدين بأن هذه هي مدينتي وأنا الوحيدة التي أتاجر فيها |
Dur, dur, dur, bu benim şehrim, benim yolumdan yapacağız. Senin yolun işe yaramayıncaya kadar. | Open Subtitles | انتظري، هذه مدينتي ، ونحن سننفذ ذلك على طريقتي |
Benim şehrim olan Bogota'da, arabalardan yer kapabilmek için çok zor bir mücadele verdik, arabalar on yıllardır kaldırımlar üzerinde park ediyorlardı, insan onurunu yansıtacak olan kişiler için yer açabilmek ve korunaklı bisiklet yolları açabilmek amacıyla savaştık. | TED | في مدينتي بوغوتا، خضنا معركة صعبة لسلب فضاء من السيارات، التي كانت تركن على الأرصفة لعقود، لجعل مساحة للناس التي من شأنها أن تعكس كرامة الإنسان، وجعل فضاء أيضاً لممرات درجات آمنة. |
Kimse şehrim ahkkında böyle konuşamaz. | Open Subtitles | لا احد يتحدث عن مدينتي بمثل هذة الطريقة |
Bilesin diye söylüyorum, burası hiç benim şehrim olmadı ve olamayacak. | Open Subtitles | لمعلوماتك هذه لم و لن تكون مدينتي |
Bu tepeye çocukken tırmanmıştım. Ve şehrim olacak yeri görmüştüm. | Open Subtitles | أنا فى البدايه صعدت هذا التل عندما كنت غلاما و رأيت ما قد أصبح مدينتى |
Bu benim şehrim ve bu benim hikayem. | Open Subtitles | فكما ترين، هذه بلدتي وهذه قصّتي |