Dünya'da nereye giderseniz, gidin, küçük çocuklar, şekerleri, köpekleri ve polisleri severler. | Open Subtitles | لايهم اي مكان تذهب في العالم الاطفال الصغار مثل الحلوى والدمى والشرطه |
Renkli şekerleri eşleştirmenin milyon dolarlar edeceğini kim bilebilirdi ki? | Open Subtitles | من يعلم هذا يطابق لون الحلوى كان يساوي ملايين الدولارات |
Ahbap şekerleri uzat yoksa evine yumurta atarız. | Open Subtitles | أعطنا الحلوى أيها العجوز وإلا حطّمنا رأسك. |
Pam'in Porto Riko'dan getirdiği şekerleri buraya koysam sorun olur mu? Tabii. | Open Subtitles | بالتأكيد ، هل أستطيع وضع حلوى على المكتب أحضرتها بـام من بورتيريكو؟ |
Onunla ilk tanıştığımız gece... bir pastanenin yanından geçmiştik, şekerleri yeni gelmişti. | Open Subtitles | في ليلتنا الأولى كنّا نسير بجانب ذلك المخبز، الذي استلموا السكر للتوّ |
Avenue caddesindeki kiliseden aldığı en sevdiği Bengal şekerleri. | Open Subtitles | إنها حلواه البنغالية المفضلة يحضرها من محل الحلويات القريب من الكنيسة |
- Başına bir şey gelmesin diye. - Hayır. şekerleri istediği için. | Open Subtitles | إنه فقط أراد أن يحميكى لقد أراد الحلوى ، أنا فقط كنت اللحية |
İşte bu yüzden bu şekerleri yapıyorum. | Open Subtitles | انظر، هذا هو بالضبط السبب أنا على صنع هذه الحلوى. |
Şu adama bak, şekerleri İspanyollar gibi yiyor. | Open Subtitles | انظر إلى بائع المجلات المصورة يبتلع الحلوى بكل هدوء |
-O zaman İngiliz şekerleri getirmişti. | Open Subtitles | لقد كان هناك هو احضر لك الحلوى الأنجليزية |
Koridor 4'te Retail Rodeo özel şekerleri bulunmaktadır. | Open Subtitles | هناك مسابقة خاصة لرعاة البقر للبيع بالمفردِ على كُلّ الحلوى بممرِ 4. |
şekerleri hızla ağzımıza dolduruyorduk. | Open Subtitles | لذا بدأنا نلتهم الحلوى بأفواهنا بأسرع ما يمكننا |
şekerleri boş ver, ben biftek ve tiramisudan bahsediyorum. | Open Subtitles | فلتنسى الحلوى , أنا أتحدث عن مشويات و تورتات |
Tamam, bu kasade göre yalnızca orada olmakla kalmıyor aynı zamanda şekerleri de değiştiriyor. | Open Subtitles | حسنا, لم تكن هنا فقط بل انها في أحد الأشرطة تبدو وكأنها من يقوم بتبديل الحلوى |
Yani Hill, tıpkı rohipnol gibi şekerleri de bizi yanıltmak için kullandı. | Open Subtitles | اذن, مثل الرويفول, هيل كان يستخدم الحلوى ليلهينا |
Öğle yemeğinden sonra uğrarım, benim şekerleri sipariş ederiz, tamam mı? | Open Subtitles | سأعود وقت الغداء وسنطلب تلك الحلوى ، إتفقنا ؟ سلام |
Ayrıca hangi yaşlı kadın Hoplat Zıplat Robotları veya Patlat şekerleri ya da zıplayan topu ister ki? | Open Subtitles | بالإضافة إلى ما تريده العاشقات هي حرب الروبوتات أو علبة حلوى الغازيات أو كرة مطاطية |
Yani, ihtiyara Patlat şekerleri verdin diyelim, her yeri köpük yapıp batıracaktır. | Open Subtitles | ,إذا ما أعطيت الكِبار حلوى الغازيات قد يُصابوا بالـ"رغاوي" أو سكتة دِماغية |
Düzenbaz Meksikalılar ve cam şekerleri! | Open Subtitles | اللعنة على المكسيكين و حلوى الزجاج الخاصة بكم |
Nişastanın içindeki şekerleri çıkarmaya başlar. | TED | فهي تعمل على تحرير السكر المرتبط بنشاء الطعام |
Umarım istediğiniz ve hak ettiğiniz tüm şekerleri alırsınız. | Open Subtitles | اتمنى أن تحصلوا على تلك الحلويات التي أردتموها وتستحقونها |
Ağaçların büyümesi için, kök sisteminden getirilen fotosentez ve besinlerden elde edilen şekerleri büyümenin olduğu her yere götürmeleri gerekir. | TED | تحتاج الأشجار حتى تنمو لتوصيل السكريات الناتجة من التركيب الضوئي والمغذيات التي يجلبها نظام الجذور إلى منطقة النمو أينما كانت. |