Ama birinin hayatını almak kolayca kafandan atabileceğin bir şey değildir. | Open Subtitles | ولكن اخذ حياة شخص ما شيء لا يمكنك دفعه خارج رأسك |
CEO'nun sana iyilik borcu olması kötü bir şey değildir. | Open Subtitles | إنه ليس أمراً سيئاً أن يكون المدير العام مديناً لك. |
Park davetiyle dişlerini karıştırmak diş ipiyle temizlemeyle aynı şey değildir. | Open Subtitles | تلتقط أسنانك من الموقف الأمر ليس مشابهاً بخيط الأسنان |
Bence beden de zihin gibi fiziksel bir şey değildir. | Open Subtitles | العقل ليس شيء فيزيائي كما باقي أعضاء الجسم |
Belki tüm bu çılgınlık onun beklediği bir şey değildir. | Open Subtitles | ربما كل هذا الهيجان ليس ما توقعه هذا الرجل. |
Bu çok şey istemek olabilir ama eğer rekabete hazırsanız kabiliyetlerinizin üstünde bir şey değildir. | Open Subtitles | هذا مطلب كبير و لكنه ليس شيئاً مستحيلاً اذا قبلتم التحدي |
Polis olmak öyle bir gecede olacak şey değildir. | Open Subtitles | التحوّل لشرطي ، ليس أمر يحدث بليلة واحدة |
Ayağının tabanından çıkarabileceğin ve sonrasında yoluna devam edebileceğin bir şey değildir. | Open Subtitles | ليست شيئاً يمكنك أن تمحيه بسهولة وتكمل طريقك كأن شيئاً لم يكن. |
Bir kadının vücudu, açığa vurulmak için ifade edilen bir şey değildir! | Open Subtitles | جسم السيدة ليس شئ عادي لكي يُعرض |
Korku, tehlike karşısında bir hikmettir, utanılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | الخوف حكمة عند مواجهة الخطر هذا شيء لا يدعو للخجل |
Mutsuz bir çocukluk genelde insanların konuşmak isteyeceği bir şey değildir. | Open Subtitles | حسناً، طفولة حزينة شيء لا يناقشه الناس في كثير من الأحيان. |
Normalde onay vereceğim bir şey değildir ama yorgunluktan ölüyorum. | Open Subtitles | هذا ليس أمراً أؤيده في الأحوال العادية. و لكنني منهكة. |
Bu çok kötü bir şey değildir hatta bazen en iyi öğretme yoludur. | Open Subtitles | ذلك ليس أمراً كريهاً بالضرورة، أحياناً يكون أفضل درساً متوفراً |
İltihaplanma sorunu olan hastaların iyileşmeden önce fenalaşmaları alışılmamış bir şey değildir. | Open Subtitles | لقد زاد الإلتهاب في شعبه الهوائية هذا الأمر ليس بغريب بالنسبة لإصابات الإستنشاق أن تسوء حالتهم قبل أن تبدأ في التحسّن |
Bu bir endüstriyi düzeltmekle ilgili bir şey değildir, | TED | الأمر ليس عن تحسين صناعة واحدة. |
Bence beden de zihin gibi fiziksel bir şey değildir. | Open Subtitles | العقل ليس شيء فيزيائي كما باقي أعضاء الجسم |
Gergin olduğunu biliyorum ama unutma ki, ateş bükmenin kendisi korkulacak bir şey değildir. | Open Subtitles | أعلم أنك متوتر و لكن تذكر ان تسخير النار ليس شيء تخاف منه |
Elimden gelenin en iyisini yapmak demek bizlerin burada yaptığı şey değildir. Ya yapılmıştır, ya da yapılmamıştır! | Open Subtitles | قصارى جهدكِ ليس ما نفعله إما يتم العمل أو لا يتم |
Yahudi olmayanların, ölümden sonrası olarak düşündüğü şey değildir. | Open Subtitles | ليس ما يفكّر فيه المسيحيّون أنه ما بعد الموت. |
Çünkü Tanrı'nın size verdiği bir organı başkasına vermek zorla yaptırılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | لأنّ إعطاءكِ عضواً وضعه الربّ في جسدكِ لشخصٍ آخر، ليس شيئاً يقوم به الإنسان غصباً |
Defin işlemi hazırlıkları... kesinlikle kolay bir şey değildir... | Open Subtitles | اعداد الجثة للدفن ليس أمر من السهل فعله أبدا |
Ve herkes çok iyi bilir ki rızam benim öyle karşılıksız dağıttığım bir şey değildir. | Open Subtitles | وكما يعلم الجميع فإن مباركتي ليست شيئاً أمنحه بسهولة. |
Dava edilmek güzel bir şey değildir. | Open Subtitles | ان تقاضا ليس شئ جيد على الاطلاق |
Şey, biliyor musun, bazen bu kötü bir şey değildir. | Open Subtitles | حسنا , أنت تعرف , أحيانا هذا ليس شيئا سيئا. |
Demokrasi kolay elde edilen bir şey değildir; size söyleyeyim. | Open Subtitles | الديمقراطية ليست نزهه لرجلٌ حر أنا هنا لكي أخبركم |
Ama kalp rahatsızlığı göz ardı edilecek bir şey değildir. | Open Subtitles | ولكن الأزمة القلبية ليس شيئًا يمكن إهماله |
Adalet sadece yukarından inen ve her şeyi doğru yapan bir şey değildir. | TED | العدالة ليست شيء يهبط من الأعلى ويصحح كل شيء. |
Bak, eminim ciddi bir şey değildir. | Open Subtitles | أسمعي ، أنا متأكد بأن الأمر على الأرجح ليس بتلك الخطورة |