Çerokili kızıl derili bir hatundan daha güzel bir şey olmadığını sen söyledin. | Open Subtitles | لقت قلت بنفسك يا أبي أنه لا يوجد شئ أفضل من محاربة المرأة |
Bunun, benim hep istediğim şey olmadığını varsayıyorsun. | Open Subtitles | أنت تفترض أن هذا ليس ما أردته أنا من البداية |
Çin yemeğinden daha güzel bir şey olmadığını herkes kabul edebilir mi? | Open Subtitles | حسناً، يمكن أن نوافق كلنا أن لا شيء أفضل من الطعام الصيني |
Wiley'ye suç teşkil eden bir şey olmadığını söylemeliyim ama sorun şu ki yine de Childs'a söyleyebilir. | Open Subtitles | يجب أن أخبر وايلي أن الأمر ليس جنائياً, لكن المشكلة هي أنه سيخبر تشايلدز بالموضوع في مطلق الأحوال. |
Çünkü bir keresinde bana burada senden habersiz bir şey olmadığını söyledin. | Open Subtitles | لأنك أخبرتني ذات مرة أنه لا شيء يحدث هنا دون أن تعرفه |
Bir kez denesen, korkacak bir şey olmadığını göreceksin. | Open Subtitles | بمجرد محاولة وحيدة، سترون بأن لا شيء يدعوا للخوف |
Çöp kutusunda patlattığı maytaplar gibi bir şey olmadığını ne bileceğiz? | Open Subtitles | وما أدرانا أنّها ليست خدعة كمفرقعات علبة النفايات؟ |
Bana endişelenecek bir şey olmadığını söyleme auran bunun tamamen zıttını söylüyor. | Open Subtitles | لا تخبريني أنه ما من داع للقلق. لأن عينك تخبرني العكس تمامًا. |
ama ona bunda utanılacak bir şey olmadığını kanıtlamak için, | Open Subtitles | لكن لتَشويفها بأنّ هناك لا شيء الّذي سَيَكُونُ خجلان مِنْ، |
Korkacak bir şey olmadığını ve sadece onları sevmek ve korumak istediğimizi anladıklarına göre, bize katılmanın yolunu onlar bulmalılar. | Open Subtitles | يجب أن يدركوا الآن أنه لا يوجد خوف وأننا نرغب بكل الامان والحب لهم يجب أن يجدوا طريقة للإنضمام إلينا |
Galiba, bu işin içinde onur duyacak bir şey olmadığını sonunda anladın. | Open Subtitles | أعتقد أنه فى النهاية أنت تعرف أنه لا يوجد شرف فى هذا. |
Ve takımda "ben" diye bir şey olmadığını hatırlatmıştık, artık "ben" kelimesini yasaklıyorum. | Open Subtitles | وبما أنني نتذكر أنه لا يوجد أنا في الفريق كلمة أنا الآن محظورة |
Ama bunun istediğim bir şey olmadığını söylemek de yalan olurdu. | Open Subtitles | لكنّه تذوّق الكذب لقول أنه ليس ما أردت |
Bana, bunun sandığım şey olmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني أن هذا ليس ما أظنني أراه |
Lütfen bana onun sandığım şey olmadığını söyle. | Open Subtitles | أرجوك أخبرني أن هذا ليس ما أعتقده |
Profesör'ün aile doktoru olarak endişelenecek bir şey olmadığını söylemeliyim. | Open Subtitles | ...كطببيب لعائلة الاستاذ أستطيع القول أن لا شيء يدعو للقلق |
Acil bir şey olmadığını ama günün birinde olabileceğini söyle. | Open Subtitles | أخبريه أن لا شيء ضروري لكن يوما ما قد يصبح ضروري |
Böyle bir şey olmadığını biliyorsun, o yüzden öyleymiş gibi uğraşma. | Open Subtitles | أنتَ تعلم أن الأمر ليس كذلك, لذا لا تحاول التظاهر |
Kendine ne söylersen söyle ama bunun Darby ile alakası olmadığını ve şahsi bir şey olmadığını söyleme çünkü iki numara olmaya dayanamıyorsun. | Open Subtitles | أخبري نفسكِ ما تريدينه لكن لا تخبريني أن الأمر لا يتعلق بـ داربي ولا تخبريني أن الأمر ليس شخصي |
Kim olduğunu öğrendiğimde endişelenilecek bir şey olmadığını anladım. | Open Subtitles | عندما رايت من هو أدركت أنه لا شيء يثير قلقي |
Sana aramızda hiçbir şey olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأن لا شيء يحدث بيننا |
İş her neyse, küçük bir şey olmadığını söyleyebilirim, Carter. | Open Subtitles | أياً تكن المهمّة، يمكنني إخبارك أنّها ليست مهمّة صغيرة، (كارتر).. |
Babam, benden değerli bir şey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | يقول والدي أنه ما من شيء أعلى من مستواي. |
Korkulacak bir şey olmadığını nasıl söyleyebilirim? | Open Subtitles | كيف أقول لها أن هناك لا شيء لكنهم يخشون من، هل تعلم؟ |
Greer onun bir acil durum anahtarı olduğunu ama beklediğimiz şey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | جرير) قال انه كان زر قتل) فقط ليس كما كنا نتوقع |
Neden ona gerçeği söylemiyorsun, aramızda bir şey olmadığını? Bana inanmaz. | Open Subtitles | لمَ لا تخبرها الحقيقة فحسب، أنّ لا شيء حدث بيننا؟ |
Hiçbir şey olmadığını söyledin. | Open Subtitles | لقد سألتكِ ما الذي يحصل , و أجبتِ بأنه لا شيء يحصل |