Ses 2: O bizim paylaştığımız, bizi birleştiren bir şeydi. | TED | الصوت الثاني: هو شيء نتقاسمه، أو بالأحرى شيء يجمع بيننا. |
Dün gece beni sarhoş etmeniz çok rezilce bir şeydi. | Open Subtitles | كان ذلك شيء فاسد لك لتفعله الليلة الماضية، لتجعلني مخمورة |
Benim için öylesine güçlü bir şeydi ki kriz geçirdim. | Open Subtitles | لكن كان يضايقني كثيراً أنني مصاب بالصرع أو شيء كهذا. |
Hayır olamaz, Georgina o gösteriye hayat veren yegane şeydi. | Open Subtitles | كلا, جورجينا كانت الشيء الوحيد الذي يبث في عرضك الحياة. |
Onunla yaşamak istedim, bu uzun zamandır hiç yapmadığım bir şeydi. | Open Subtitles | أردت أن أعيش معها، وهذا شئ لم أفعله منذ مدة طويلة |
Ne de olsa, bu ona söz verdiğimiz son şeydi... | Open Subtitles | فبالرغم من كل شيء، هذا كان آخر شيء وعدناها به |
O bileti kazanmak, hayatımda başıma gelen en güzel şeydi. | Open Subtitles | الفوز ببطاقة السفر هو أفضل شيء حدث لي في حياتي. |
Bence seninle en son fikir çatışmamız yaptığım en anlamlı şeydi. | Open Subtitles | أعتقد أن باخر مرة لم أوافقك الرأي كان أعقل شيء فعلته |
Dolayısıyla, bu şekilde kendini koruyordun. Bu doğru bir şeydi. | Open Subtitles | لذلك كنت تحمين نفسك بهذا الاتجاه و هذا شيء جيد |
Lana'yı ellerimin arasından bırakmak yaptığım en zor şeydi, Chloe. | Open Subtitles | التخلي عن لانا هو اصعب شيء قد اقوم بفعله كلوي |
Laf icabı söylenmiş bir şeydi. Aklına bir şey geliyor mu? | Open Subtitles | لقد كان ذلك متكلف بجد , هل حصلت على شيء .. |
Dürüstçe, buna inanmıyorum, ama bunun olmasının sebebi Mark'ın söylediği bir şeydi. | Open Subtitles | آهـ ، صدقــاً لا اصدق هذآ لكنــه بسـبب شيء مـا قالـه مــارك |
Aşağılık zevkler adına erkekler tarafından kullanılmak çok makûs bir şeydi. | Open Subtitles | إنه شيء مؤسف كي تُستخدم من قبل الرجال من أجل الترفيه. |
Aşağılık zevkler adına erkekler tarafından kullanılmak çok makûs bir şeydi. | Open Subtitles | إنه شيء مؤسف كي تُستخدم من قبل الرجال من أجل الترفيه. |
Evet, iş değiştirmek şimdiye kadar yaptığım en akıllıca şeydi. | Open Subtitles | نعم ، تغيير المِهنَ كَان الشيء الأذكى الذي عملتُهُ دائماً |
Bağlanmak konusunda kafayı yemek yapacağın tek şeydi ama onu bile düzgün yapamıyorsun! | Open Subtitles | الفزع من الالتزام هو الشيء الوحيد الذي يمكنك فعله ولم تفعله بشكل جيد |
Eskiden asker gibi bir şeydi. Ara sıra büyük yarışmalara katılır. | Open Subtitles | إنه عسكري أو شئ من هذا القبيل يأتي أحياناً للقفزات الكبيرة |
Annene Kramer'ın yerinde ilk baktığımda o hayatımda gördüğüm en muhteşem şeydi. | Open Subtitles | عندما قابلت امك عند كرامر انها كانت اجمل شئ علي الاطلاق رأيته |
Aslında, şerif, elektrikle birbirlerini tatmin ediyorlar gibi bir şeydi . | Open Subtitles | بالتأكيد يا شريف لقد كان نوعاً من الضّبط أو شىء كهذا |
Kuliste olmak, akrobatlar, aktörler, sihirbazlarla çevrili olmak insanı zehirleyen bir şeydi. | Open Subtitles | أن أكون في الكواليس محاطاً بالمهرجين، الممثلين و السحرة كان أمراً مؤلماً |
Ve bu ben büyürken hissettiğim aynı şeydi, ve bütün bu manevi değerler içindeki bu kuralları babamdan duyardım, ki kendisi Baptiz bir vaizdi. | TED | وكانت نفس الشئ في مرحلة نضوجي وكنت اسمع هذه القواعد عن السلوك الاخلاقي من ابي الذي كان وزير المعمدانية |
O benim başıma gelen en iyi şeydi. Beni tüm bu saçmalıklardan kurtaracaktı. | Open Subtitles | كان أفضل شيءٍ حدث لي على الإطلاق، فقد كان سيُبعدني عن كلّ هذا. |
Benim en iyi arkadaşımdı, tek sevdiğim şeydi. | Open Subtitles | لقد كان صديقي الافضل الشيئ الوحيد الذي احببت |
Karmaşık bir şeydi, ben de olduğundan daha basitmiş gibi davranmak istemiyorum. | TED | كان أمرا معقدا، و لا أدعي أنه كان أبسط مما كان عليه. |
Ve bunu onlarla yaptım. Yapılan riskli bir şeydi, çünkü onlar sokak çocuklarıydı. | TED | وقد كان شيءٌ خطير قمت به .. لانهم كانوا أطفال شارع |
Bu, onun virüsle kaçmasına engel olabilmek için yapabileceğim tek şeydi. | Open Subtitles | هذا هو الشىء الوحيد الذى أمكننى فعله لأمنعه من الهروب بالفيروس |
Yaptığım kötü bir şeydi ama sana bir daha yalan söylemeyeceğime söz veriyorum. | Open Subtitles | وكان أفسد شئ قمت به و أنا اعدك لن اكذب عليك مرة اخرى |
Çok şanslısın Roz. Çocuk sahibi olmak hayatta yaptığım en iyi şeydi. | Open Subtitles | أفضل شيءِ أنا أبداً كُنْتُ سَيكونُ عِنْدي الأطفالُ. |
Tuhaf bir şeydi, hoşuma gitti ve görüşürüz. | Open Subtitles | هو كَانَ غريبَ، وأنا تَمتّعتُ به وأنا سَأَراك ثانية. |
Yüz binlerce anonim sıradışıyı, bunun gerçekleşmesi için çok sıkı çalıştıran şeydi. | TED | هي ما جعل مائة ألف من المميزين المجهولين يعملون بجهد لتحقيق ذلك. |