Söyleyecek hiçbir şeyim yok. Sadece lafını burada kesmek istedim. | Open Subtitles | ليس لدي ما اقوله انا فقط اردت ان اوقفك هناك |
Ama korkarım bugün senin için yapabilecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | و لكن أخشى أنه ليس لدي ما أقدمه لك اليوم |
İyi, tamam. Test yaptırmamı istiyorsanız, yaptırırım. Saklayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | حسناً, تريدوني أن أخضع للإختبار, سأخضع له ليس لدي شيء لأخفيه |
Yine de hâlâ hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ،لكن بطريقة أو بأخرى لازلت لا أملك شيئاً |
Bana büyük ve zengin diyorsun, ama hiç bir şeyim yok. | Open Subtitles | أنت تقولين أننى عظيم و ثرى و لكنى لا أملك شيئا |
Evime gelip arama yapabilirsiniz. Kimseden saklayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | يمكنك الدخول إلى منزلي، ليس لديّ ما أخفيه عن أحد. |
Bu dosyaları gözden geçirene kadar konuşacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أتحدث بشأنه حتى أعيد قراءة هذه الملفات |
Düğüne. Giyecek bir şeyim yok ve gidip gitmemem kimsenin umurunda değil. | Open Subtitles | الزفاف، ليس لدي ما أرتديه ولا أحد يبالي إن ذهبت أم لا |
Şimdi şunu düşünebilirsiniz, bu bende geçerli olmaz, çünkü saklayacak bir şeyim yok. | TED | الآن إنك قد تفكر، إن هذا لا ينطبق علي، لأن ليس لدي ما أخفيه. |
Lütfen beni mecbur etme. Sana karşı hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | من فضلكِ لا تضطريني لفعل هذا ليس لدي شيء ضدكِ |
Size ikram edecek bir şeyim yok ama içecek getirtebilirim. | Open Subtitles | ليس لدي شيء أقدمه لك لكن استطيع طلب خدمة الفندق |
Söyleyecek başka bir şeyim yok. Bir avukatla görüşmek istiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي شيء آخر لأقوله أريد أن أتحدث إلى محام |
Size bir önsezi ile günah çıkarma odasına gelen korkmuş cemaat mensupları dışında verecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | لا أملك شيئاً آخر أعطيك إياه سوى أفراد الأبرشية الخائفين |
Ama sonra şu hale gelmeye başlar: "20'li yaşlarım neredeyse bitiyor, ve elimde yaptığım hiçbir şeyim yok. | TED | لكن بعد ذلك يتغير الأمر إلى التالي: "إن مرحلة العشرينات قد شارفت على الانتهاء، و لا أملك شيئاً لأثبته لنفسي." |
Daha önce hiç ölümden dönmediğim için karşılaştıracak bir şeyim yok. | Open Subtitles | هذه أوَّل مرّة أبعث من الموت، لا أملك تعبيرًا لوصف ذلك. |
Pek bir şeyim yok ama haydutlardan biraz gümüş saklayabildim. | Open Subtitles | لا أملك الكثير ولكني أخفيت بعض الفضة من قطاع الطرق |
Herkes beni araştırıp görebilir. Benim saklayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | يُمكن للجميع أن يبحث عنّي ويراني، ليس لديّ ما أخفيه. |
Harvey, bu yarattığın Paul Porter karışıklığından bir şeyler öğrendiğini... - ...göstermek için iyi bir fırsat. - Ona teklif edecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | أنك تَعلّمتَ شيئا من تلك الفوضى مع بول بورتر لا أملك شيء لعَرْضه |
Ve salonda yatmak zorunda olan bir oğlum var, çünkü hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | وعندي صبي ينام في غرفة المعيشة لأنني لا أملك شيئًا |
Düşünebileceğinin aksine size karşı hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | بالرغم مما قد تظنينه.. فليس عندي شيء ضدكنّ جميعاً. |
- Her zaman olduğu gibi yapacak bir şeyim yok. - Hepsi senin suçun ve senin için hiç üzülmüyorum. | Open Subtitles | ـ كالعادة، ليس لدى شئ أفعله ـ إنها غلطتك ولا أشعر ولو بالقليل من الأسف لكِ |
Kendiniz de görmüş olduğunuz gibi, Saklayacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | كما رأيتما بنفسيكما لا يوجد لدي شئ لأخفيه |
Bir şeyim yok. Sadece işinizi yapın. | Open Subtitles | لا يوجد خطب فقط قوموا بعملكم |
İki saat sonra bilim fuarı var ve benim hiçbir şeyim yok! | Open Subtitles | معرض العلوم خلال ساعتين وليس لدي شيء |
Seninle konuşacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس عندي شئ أخر أناقشه معك عن هذا... |
Beni mihrapta bir başıma bırakıp gelmeyen, ardından da aylar sonra birden karnında başka bir herifin çocuğuyla çıkagelen bir kadına söyleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | ليسَ لديَ ما أقولهُ للمرأة التي تركتني يومَ زفافنا و فجأةً تظهَر بعدَ بضعة أشهُر تحملُ طفلَ رجلٍ آخَر |
Arkamda bırakacak bir şey kalmadı. Hiçbir şeyim yok artık. | Open Subtitles | ليس لديّ شيء لأعود إليه الآن ليس لدي أي شيء |