Senin her şeyini seviyorum hapşırdığında yüzünde yaptığın korkunç şekli bile. | Open Subtitles | أحبّ كلّ شيءٍ فيكِ، حتّى الوجه المخيف الذي يظهر عندما تعطسين. |
Belki de bu yüzden her şeyini bana bırakmıştır. | Open Subtitles | لعل هذا هو السبب الذي جعلها تترك كل شيءٍ لي. |
Ve gidişata bakılırsa sen şeyini para rengine bile boyasan kimseyle yatamayacaksın. | Open Subtitles | ولم تتمكن من المضاجعة حتى وإن طليت قضيبك ليبدو كالأموال |
Sonra sahne arkasına gitti ve o deliğin içine kendi şeyini soktu. | Open Subtitles | ثم يذهب خلف الستار ، ويفتح بنطلونه ويقوم بوضع قضيبه فيه |
Her şeyini al ve git. Anahtarlarımı bana geri ver. | Open Subtitles | عليك أن تحصل على بقية أغراضك التافهة وتنصرف، وتعطيني مفاتيحي |
Daha önce hiç görmediğim bir dairede uyudum ve duşumda çıplak bir erkek vardı ve şeyini gördüm! | Open Subtitles | لقد نمت في شقّة لم أرها قبل ذلك أبداً وكان هناك رجل عاري يستحم، وقد رأيت شيئه |
Her şeyini ve sapıkça güdülerini biliyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أعرف كل شيء عنك وعن غرائزك المريضة، حسنا؟ |
Niles'la ben her şeyini hayır kurumuna bağışlamaya karar verdik baba. | Open Subtitles | أبي سو تسعد لمعرفتك أننا أنا ة نايلز قد قررنا التبرع بكل أشياءك للجمعيات الخيريه |
Mirasıyla ilgili işlemler sona erdi ve her şeyini bana bıraktı. | Open Subtitles | تمّ الإفراج عن مُمتلكاتها أخيراً، وتركت لي كلّ شيءٍ. |
İlk yapman gereken şey kredi kartlarını, kimliğini,her şeyini yok et. | Open Subtitles | أوّل شيءٍ عليك القيام به هو قطع بطاقاتك الإئتمانيّة، هويّاتك، كلّ شيءٍ. |
Her şeyini kaybetmiş bir adama göre fena sayılmaz. | Open Subtitles | ليس أمرًا سيّئًا لشخصٍ خسر كلّ شيءٍ تقريبًا. |
Evet. Bunu şeyini kız kardeşime sokmadan önce düşünecektin. | Open Subtitles | كان عليك التفكير في هذا قبل أن تحشر قضيبك في أختي |
Bazen şeyini de kirletmek gerekir. | Open Subtitles | أحيانا عليكي القيام بقليل من القذرة . من أجل قضيبك |
Birde onunkini görsen şaşarsın. Adamın şeyini bulmak için neredeyse orak kullanacaktım. | Open Subtitles | يجب أن تري كمية شعره أحتاج إلى غصن كي أجد قضيبه |
Şu adama söyle, parayı göstersin yoksa şeyini yesin. | Open Subtitles | برأيي، أخبره أن يفرش المال أو فليمص قضيبه |
İş için gereken her şeyini aldın mı? | Open Subtitles | حسنُ، هل حقبت أغراضك من أجل مقابلة العمل؟ |
Hogan şeyini yapıyordu, biz de İranlıları öldürüyorduk ya da her ne haltsa. | Open Subtitles | وعندما كان هوقن يعمل شيئه ونحن كنا نقتل الإيرانيين |
Bu işi seninle tanışmadan önce yapıyordum ve her şeyini unuttuktan sonra da yapacağım. | Open Subtitles | انا أقوم بهذا من قبل ان ألقاك و سأقوم به لوقت طويل بعد ما نسيت كل شيء عنك |
Gel, her şeyini buraya koydum. | Open Subtitles | تعال. لقد وضعت كل شيء هنا. كل أشياءك. |
En azından işe yaramaz şeyini kendi odana koyup orada çürümesini sağlayabilirsin. | Open Subtitles | على الأقل ضع أشيائك في غرفتك ودعها تتبعثر هناك |
Pekela ama belki ben iki tane güzel çay yaparken şu şeyini saklasan iyi olur değil mi? | Open Subtitles | ربما عليك ان تخفى عضوك بينما اقوم بتحضير كوب من الشاى |
Arkadaşımın kocası yatakta başkasının ismini söylediğinde kız onu lanetleyerek şeyini yeşile çevirdi. | Open Subtitles | عندما قال زوج صديقتي اسم آخر في السرير لعنته وحولت عضوه إلى اللون الاخضر |
- Her şeyini tehlikeye atıyorsun. Bir adam için değer mi? | Open Subtitles | أنت تخاطر بكل ما تملك هل تعتقد أن رجلاً واحداً يستحق كل هذا؟ |
O, ülkemizin iyiliği için her şeyini feda edebilirken, ben onu özlemekten başka bir şey yapamıyorum. | Open Subtitles | بينما هو سيُضحي بكل ما لديه من اجل بلدنا فإنني أفتقده فقط |
Evet. Onu seyretmeye bayılırım. Onun her şeyini severim. | Open Subtitles | أعني أني أحب أن أشاهده يتبول أحب كل شيء فيه |
Hayır, bununla yüzleşemem. Bütün her şeyini orada bırakmıştı! | Open Subtitles | لاأستطيع الذهاب للمنزل أغراضه مازالت موجودة |
Her şeyini topladı, hatta biraz senin eşyanı ve gitti. | Open Subtitles | حزمت كل أشيائها وبعض من أشيائك ورحلت |