Ben sana korkunç bir şeyler söyledi ve şimdi sende ona gününü göstermemizi istiyorsun. | Open Subtitles | بين قال شيئاً سيئاً والآن أنت تريدين منا أن نذهب إلى عرض الألعاب .. |
Yüzüne bakabildiniz mi? Beni bağlayan adama bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | هل رأيتي وجهه؟ لقد قال شيئاً للرجل الذي قيدني |
Yolda biri bana Ilie Nastase ile ilgili, çok kaba, yakışıksız ve ırkçı şeyler söyledi. | TED | من ناحيةٍ أخرى، كان أحدهم يخبرني عن إيلي ناستاسي، والذي قال أشياء غير لطيفة وغير لائقة وعنصريّة جداً. |
Ama o iki iğrenç herif bana sürekli aptalca şeylerden bahsederken, o, bana güzel şeyler söyledi. | Open Subtitles | لكنه بخلاف ذلك الشخصين الذين دائما ما يقولون أشياء مزعجة فقد كان دائماً يقول أشياء لطيفة. |
Bir şeyler söyledi ve kalkıp gittiler. Ne dedi ki? | Open Subtitles | لقد قالت شيئاً فنهضوا وغادروا ماذا قالت؟ |
Bilmem, hatalı koruyucularla ilgili bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ، قال شيئا عن اجهزة بها عيوب |
"Müslümanlar Orta Çağ'da yaşıyorlar ve kültürel bakımdan geriler" gibi şeyler söyledi. | Open Subtitles | قالت أشياء مثل المسلمون يعيشون في القرون الوسطى |
Masa 4'deki adam, ben ona somon balığını anlatırken, bana korkunç şeyler söyledi. | Open Subtitles | الرجل الجالس في الطاولة الرابعة قال شئ سيئا عني عندما كنت اخبره عن السلمون |
Evet, göç eden ördekler ve onları nasıl kaçıramayacağımız ile ilgili bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | نعم , لقد قال شيئاً ما عن موسم هجرة البط وكيف لا يمكننا تفويته |
Seni televizyonda izliyormuş gibi bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | لقد قال شيئاً عن أنه قد اعتاد مراقبتك ما هي قصتك؟ |
Güvenlikle ilgili bir şeyler söyledi ama detay vermedi. | Open Subtitles | قال شيئاً عن الأمن لكنه لم يذكر أية تفاصيل. |
Evet! Ayrıca gerçekten kaba şeyler söyledi, ki bunlar sadece kısmen doğru. | Open Subtitles | قال أشياء بغيضة جدا لقد كان بعضها فقط حقيقة. |
Sana söylemem lazım, tam olarak duymaya ihtiyacım olan şeyler söyledi ve beni sahneye çıkartacak bir ilham geldi. | Open Subtitles | نعم، وكان مدهشاً وقد قال أشياء هي بالضبط ماكنت أحتاج لسماعه |
Senin kaydınla ilgili bazı pis şeyler söyledi ve aldığın bazı görevlerle ilgili ama gördün mü, sen bunu kişiselleştirdin. | Open Subtitles | هو قال أشياء سيئة عن مسيرتك , و عن المراكز التي توليتها لكن كما ترى، أنت جعلته امر شخصي |
Benim hakkımda çok güzel şeyler söyledi. | Open Subtitles | لقد كان يقول أشياء لطيفة جداً عني. |
Birçoğunun dinleyip uyguladığı basit şeyler söyledi. | Open Subtitles | يقول أشياء بسيطة ويتبعه الكثير |
Çocuğun benim olduğunu düşünmeme yol açan şeyler söyledi. | Open Subtitles | قالت شيئاً قادني للأعتقاد أنه قد يكون طفلي |
Bu sabah gitmeden imalı bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | لقد قال شيئا غامضا بعض الشيء هذا الصباح قبل أن يغادر |
Kötü adama seninle ilgili şeyler söyledi. | Open Subtitles | هي أيضاً قالت أشياء لطيفة عنك |
Bowlinge gitmek ile ilgili bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | قال شئ عن البولينق |
Aklımdan çıkaramadığım şeyler söyledi ve yaptı. | Open Subtitles | قال أشياءً وفعل أشياء لا يمكنني إبعادها عن تفكيري |
Bak, arınması sırasında bize bazı şeyler söyledi ve ben artık onun saçmalıklarından bıktım. | Open Subtitles | . . لقد قال , بعض الأشياء عند تخلصه من الادمان و أنا سأمت من تفاهاته |
Benim söyleyebileceğim türden şeyler söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت الأمور التي قد أقولها انا صراحة |
Ve doğru olmayan şeyler söyledi. | Open Subtitles | وقال أشياء, ليست مقبولة أو صحيحة. |
Gülünç, senin hakkında çok hoş şeyler söyledi. | Open Subtitles | هذا غريب، قال أموراً لطيفة عنك {\pos(192,210)} |
Vajinası hakkında beni şoke eden şeyler söyledi. Vajinası kurumuş, bitmiş, ölmüş. Ben şoke olmuştum. | TED | و لقد قالت اشياء فد فعلا اذهلتني عن مهبلها اللذي كان جافا منتهيا و ميتا و كنت مصدومة شيئا ما |
Görüştü ve senin hakkında korkunç şeyler söyledi. | Open Subtitles | حسناً ، لقد التقت بي و قالت بعض الأشياء المروّعة عنك |
Söyleyemeyeceğim şeyler söyledi. | Open Subtitles | لن أفعل هذا , لقد قال اشياء لايُمكننيان اقولها... |