şiddetten arınmış bir yere gidersek hiç de tehlikeli olmaz. | Open Subtitles | ليس إذا ذهبنا إلي مكان أمن تماماً من أي عنف |
şiddetten ben de senin gibi hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَحب قطعة عنف واحدة أفضل منك ان تفعل |
Bununla birlikte kötü gitmeyen işler de var tabii ama ben şiddetten hoşlanmam. | Open Subtitles | بالرغم من أنه يوجد هؤلاء الذين عملهم دون ضحايا والذين تكتيكهم هو العنف |
şiddetten nefret ederim, ama kuş tüyleriyle kendimi okşamaktan hoşIanırım tercihen siyah olanlarla. | Open Subtitles | نعم، انا اكره العنف ولكني احب مداعبة نفسي بريش الطيور وافضل اللون الأسود |
Hepimiz bu hareketin bir parçasıydık. Daha iyi bir dünyanın bir adım ötede olduğuna, nefretten, şiddetten ve önyargıdan bağımsız bir dünyanın doğuşuna şahit olacağımıza inanıyorduk. | TED | شعرنا جميعا أننا كنا جزءا منه، أن عالم أفضل الحق قاب قوسين، أن كنا نراقب مولد عالم خال من الكراهية، والعنف والتعصب. |
Yolun kenarında adamı ve nasıl dövülmüş olduğunu gördü. O adamın şiddet mağduru olduğunu veya şiddetten kaçtığını gördü. | TED | رأى ذلك الرجل على جانب الطريق ورأى آثار الضرب الذي تعرض له، رأى أن هذا الرجل هو ضحية للعنف المستشري. |
18 ay önce aile içi şiddetten tutuklanmışsın. | Open Subtitles | وكذلك خلفيتك قبل 18 شهراً تم القبض عليك بتهمة عنف محلي |
Bir diğer gizem de dış kuşak gezegenlerinin iç kuşak gezegenlerinin maruz kaldığı şiddetten kurtularak gaz kütleleri halinde kalmış olmaları. | Open Subtitles | غامضاً ، بما أن الكواكب الخارجية تشكلت من الغازات ونجت بشكل كبير من عنف النظام الشمسي الداخلي |
Bir silahın namlusundan dışarı şiddetten başka bir şeyin çıkmadığını öğrendim. | Open Subtitles | لقد تعلمت ان لا شئ ينمو من خلال فوهة سلاح وهذا ليس الا عنف |
Kadınlara saldırıdan ya da ev içi şiddetten hapse giren polisleri araştıracağım. | Open Subtitles | سأتفقد كل شرطي اعتقل لتعنيف امرأة بأي عنف محلي |
"Aile içi şiddetten şüpheleniliyor." diye yazmış. | Open Subtitles | لأوثق ما قاله بالتحديد "إشتباه عنف منزلي" |
Aslında şiddetten nefret ederim ama bunu kaçırmak yazık olurdu. | Open Subtitles | في العادة أنا أمقت العنف, لكن هذا لا يجب تفويته. |
şiddetten kaçınmak, savaş başlatmaktan daha karlı hale gelir. | TED | عوضاً عن العنف لأن العقوبات المشددة هي أفضل بكثير من الشروع بحرب داخلية |
Yalnız bir karmaşa var, şiddetten nefret etmiyoruz, onun yanlış türünden nefret ediyoruz. | TED | ولكن هناك مشكلة، وهي أننا لا نكره العنف، ولكن نكره النوع الخاطئ من العنف. |
Bana bir insan olarak yaklaştılar ve bu, 20 yıl sürmüş şiddetli tepkilerden, hor görülmeden ve şiddetten daha dönüştürücüydü. | TED | لقد تقرّبوا منّي على أنّني إنسانة، وهذا ما شكّل ذلك التحول على نحو أكبر من عقدين كاملين من الغضب، والتحقير والعنف. |
şiddetten ve silahlardan anlamıyorum, senin anladığın şekilde değil. | Open Subtitles | أنا لا أفهم حقا أي شيء عن الأسلحة والعنف , ليست الطريقة لديك |
Yıllarca, öldürmekten ve şiddetten zevk aldım. | Open Subtitles | لسنوات، لقد أظهرت الموت والعنف |
Genç kızlara insanlardan gördüğü şiddetten kaçmak için kendilerine şiddet göstermeleri! | Open Subtitles | حيث أخبر الشابات أن التأثير الذاتي للعنف سيحررهم من العنف المتسبب على يد أشخاص آخرين |
Fazla şiddetten dolayı tutuklandı ama suçunu reddetti. Dinle, biraz... | Open Subtitles | أعتقل للعنف لكنه خرج من القضية |
Önce onu likörden suçladın, sonra da şiddetten. | Open Subtitles | أولا يجب اتهمته لالخمور. ثم للعنف. |
Silahlı şiddetten yani. | Open Subtitles | من الاعتداء العنيف بالأسلحة. |