- Aslında ben de seninle bunu konuşmak istiyordum. - Sümüklüböcekleri mi? | Open Subtitles | في الواقع , لقد أردت أن أتحدث إليكِ بشأن ذلك الحلزون ؟ |
- Aslında biraz daha farklı bir sebebi vardı. - Herkesi deniz tuttu. | Open Subtitles | في الواقع كان شيئا آخر تماما الجميع كان بهم دوار البحر |
- İsmin ve rütben, Denizci. - Aslında, asker demeliydiniz. | Open Subtitles | ـ إسمك ورتبتك أيها البحّار ـ إنني في الجيش في الواقع |
- Aman Tanrım. - Aslında, en kötü kısmı bu değil. | Open Subtitles | أوه ، يا إلهي في الحقيقة ، هذا ليس الجزء الأسوأ |
- Onlar büyük geliyordu. - Aslında, ben bunu unuttum. | Open Subtitles | لقد كانوا رائعين في الحقيقة ، لقد نسيت فعل هذا |
- Aslında harika. O bana biraz şey verdi... | Open Subtitles | بالواقع هي رائعة لقد أعطاني قليلاً من, ماذا يدعى؟ |
- Aslında başka bir ülkenin. - Ne oldu onlara? | Open Subtitles | احدى البلاد الأخرى فى الواقع وماذا حدث لهم ؟ |
- Aslında bunu henüz ona söylemedim. | Open Subtitles | حسنا، أنا لم أبلغ في الواقع لها حتى الان. |
- Aslında 74 Latour 'un çok hoş bir içimi vardır. | Open Subtitles | إن '74 اتور هو في الواقع الشرب بشكل جيد للغاية. |
- Aslında gözetliyorduk. - Tamam gözetliyorduk. | Open Subtitles | ــ حسناً, في الواقع, لقد فعلنا ــ حسناً, لقد فعلنا |
- Aslında tuzlandırılmış tatlı suyla yaparlar. - Bu ilginç değil. | Open Subtitles | لكنها في الواقع مؤلّفة من مياه عذبة مملحة، هذا غير مثير للاهتمام |
- İşsizlik ne alemde? - Aslında şu anda en iyi işime sahibim. | Open Subtitles | إذن ، كيف يكون العاطل عن العمل في الواقع ليس لدي العمل الأفضل ، ولن يكون لدي |
- Flash'ın adı Tony. - Aslında Flash'ın gerçek adı Valiy Vest... | Open Subtitles | فلاش اسمه طوني في الواقع اسم فلاش من الوادي الغربي |
- Aslında o binayla ilgili yapısal bir kusur keşfetmiş olabilir. | Open Subtitles | أوه، لربما أنه في الحقيقة قد أكتشف عيباً هيكلياً في المبنى |
- Aslında var. Bunun gibi 48 program daha çektik. | Open Subtitles | في الحقيقة بل نعرف لقد قمنا بتصوير 48 مكانا كهذا |
- Aslında Rammer Jammer'dan ayrılacağıma dair Scott'a söz verdim. | Open Subtitles | في الحقيقة لقد وعدت سكوت بأنني سأستقيل من الرامر جامر |
- Aslında, asalak olmayan bitkileri tutarım. | Open Subtitles | ـ في الحقيقة أنا معجب بكل أنواع الاوركيدا |
- Aslında bu hepimiz için. | Open Subtitles | بالواقع هذا من أجلنا جميعاً إذا إستطعنا تغيير جهة سير الزبائن |
- Aslında Emily'nin canı biraz sıkkın. | Open Subtitles | فى الواقع أيميلى ليست فى حالتها الطبيعيه |
- Aslında hergele beni bugün ekti. - Öyle mi? | Open Subtitles | ـ فى الحقيقة أنه قام بإيقاظي اليوم ـ هل فعل؟ |
- Ama buranın cazibesi... - Aslında Brick'in görüşlerini duymak isterim. | Open Subtitles | ولكن، ولكن النداء هنا في الحقيقه احب ان اسمع راي بيرك |
- Aslında çok kesin şeyler bildiğim için bunu bırakmıştım. | Open Subtitles | أنا فعلا توقفت لأنني كنت دقيقة جدا. |
- Aslında dediklerimi harfiyen yapabilirsiniz. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر ستفعلين بالضبط كما أقول لكِ |
- Babamı nereden tanıyorsunuz? - Aslında tanımıyorum. | Open Subtitles | كيف تعرفين والدى فى الحقيقه انا لا اعرفه |
- Aslında yok. Ancak mülakattakiler gerekli tüm niteliklere sahip olduğumu düşündüler. | Open Subtitles | لا في الحقيقية لكنَّ لجنة المقابلة إعتقدت أنه لدي الصفات المطلوبة |
- Ve... sana bir şey sormak istiyorum. - Aslında. Sana yalvarıyorum. | Open Subtitles | فى الواقع انا اردت فقط انا اسألك انا اردت فقط ان اتوسل اليك |
- Aslında bu çanta kurbanlarımızdan birine ait. | Open Subtitles | حسنا , في الواقع كانت واقعة من أحد ضحايانا |
- Aslında başından beri durumun gaye iyi farkındaydım. | Open Subtitles | هناك حقيقة أنا كان جيدا علم منذ البداية. |