Normal bir ailede gizli arzular mı açığa çıkarmak istiyorsun? | Open Subtitles | تريد أن تكشف عن رغبات كامنة في عائلة طبيعية؟ |
Letta Turmond, Jedi Tapınağı'nın bombalanmasının arkasındaki asıl beynin adını açığa çıkarmak için Ahsoka'yı hücresine çağırdı. | Open Subtitles | ليتا تورموند استدعت اسوكا الى زنزانتها لان تكشف اسم العقل المدبر الحقيقي الذي وراء تفجير معبد الجاداي |
Nasıl bir dolandırıcı olduğunu açığa çıkarmak için bu kürsüyü kullanabilirim. | Open Subtitles | استطيع ان استخدم موقعي في الاذاعة لفضح هذا الرجل واحتياله |
Buraya gelmiş, Komünistleri açığa çıkarmak için çabalayan bu Komitenin çalışanı, genç insanları lekelemeye çalışıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم هنا تحاولون تشويه سمعة طاقم هذه اللجنة سمعة الرجال الشباب الذين اجتهدوا لفضح الشيوعيين |
Cleveland'ın yargılayıcı insanları ile ilgili çirkin gerçeği açığa çıkarmak üzereyim | Open Subtitles | معلومات للكشف عن حقيقة قبيحة عن الناس حكمي كليفلاند. |
Bu sabah narkotik ekipleri tarafından yasadışı uyuşturucu üretimi ve sorumlularını açığa çıkarmak için tasarlanmış CAT olarak adlandırılan büyük ve acılı bir operasyonla tutuklandılar. | Open Subtitles | تم اعتقالهم هذا الصباح خلال عملية خداعية رئيسية تم تخطيطها لكشف المصنعين الغير شرعين لأحد انواع المخدرات |
Sizin istediğiniz yalancıyı açığa çıkarmak, değil mi? | Open Subtitles | أنتم مولعون بكشف الكذب أليس كذلك ؟ |
Eminim orası tam bir suç yuvası. Bunu açığa çıkarmak zorundayız. | Open Subtitles | .واثقٌ بأنّ ذلك المكان بؤرة للجريمة .يجبُ أنْ تفضحَ الأمر |
14 yıl önce bu olayı açığa çıkarmak istemiş. | Open Subtitles | لقد قالت انها كانت على وشك ان تكشف الجميع المتورطون بتلك العلاقات من 14 عاما بنفسها |
Bu durumda gereken şey komployu açığa çıkarmak oluyor. Dur biraz... Emmy'den hoşlanıyor. | Open Subtitles | المهم في هذه القضية أن تكشف المؤامرة (انتظر لحظة ، إنه معجب بـ (إيمي |
Siyasi sistemimizdeki sapmaları açığa çıkarmak için yaptığım planımda ifade ettiğim gibi... | Open Subtitles | ولكن كما شرحت خطتي لفضح الالتوءات فى نظامنا السياسي |
Organize suçu açığa çıkarmak için girilmiş en büyük girişimlerden biriydi. | Open Subtitles | انه أكبر جهد لفضح الجريمة المنظمة في تاريخ الولايات المتحدة |
Bloğu kötü matematiği açığa çıkarmak için kullanıyor. | Open Subtitles | يستخدم مدونته لفضح الرياضيات السيئة |
Evet, öyleydi ama sendeki kartı katili açığa çıkarmak için kullanacağımı söylediğimde biraz endişeli göründün. | Open Subtitles | نعم، كانت ذلك، لكن عندما قلتُ أنّ بإمكاني استخدام اختيارك للورقة للكشف عن القاتل، بدوت قلقاً بعض الشيء. |
Maalesef, deneysel veriler, iyi istatistikler bulunmamaktaydı, ve bu yüzden iddiamı ispatlamak ve ne kadar gıdanın ziyan edildiğini açığa çıkarmak için yeni bir yol bulmak zorundaydım. | TED | لسوء الحظ، لا توجد بيانات تجريبية وإحصائيات جيدة وثابتة، وبالتالي، لكي أثبت وجهة نظري، علي أولاً أن أجد طريقة معتمدة للكشف عن كمية الطعام المبدد. |
Bu yüzden ben ve diğer ekipler dibimizde yaşayan mikroskobik yaşamı açığa çıkarmak için kulak pamukları, cımbızlarla ve gelişmiş DNA teknikleriyle donatıldık. | TED | وهكذا أنا وفريق من العلماء الاخرين مسلحين بأعواد القطن والملاقط وتقنيات الحمض النووي المتطورة للكشف عن الحياة المجهرية الأقرب منا. |
Uçak tezgâhını aramızdaki hainleri açığa çıkarmak için kurdum. | Open Subtitles | خدعة الطائرة خاصتي كانت لكشف وجود أيّ خونة لديّ. |
Ya da gerçeğini açığa çıkarmak için doğru zamanı bekliyoruz. | Open Subtitles | أننا جميعًا نخفي حقيقتنا، أليس كذلك؟ أو أننا فقط.. ننتظر الوقت المناسب لكشف الحقيقة. |
Ellen'ın cesedini açığa çıkarmak bunu başarmalıydı. | Open Subtitles | "كان يفترض بكشف جثمان (إيلين) أن يحقّق ذلك" |
O zaman yalanı açığa çıkarmak niyetinde değiller. | Open Subtitles | -إذن فهما غير مهتمّين بكشف الكذبة |
Eminim orası suç yuvası. Bunu açığa çıkarmak zorundayız. | Open Subtitles | ،ذلك المكان بؤرة للجريمة .يجبُ أنْ تفضحَ الأمر |