Büyükbabam öldüğünde çok üzgündüm ve kuzenim de deli gibi ağlıyordu. | Open Subtitles | عندما مات جدي كنتُ حزيناً جداً وكانت ابنة عمي تبكي بشدة |
Rachel, çocukları için ağlıyordu, ama rahatlayamıyordu, çünkü artık çocukları yoktu. | Open Subtitles | راحيل تبكي على ابنائها ولا تريد ان تتعزى لانهم ليسوا بموجودين |
Bir sabah uyandım, annem ağlıyordu. Onu bir daha hiç görmedim. | Open Subtitles | استيقضت يوما ما ووجدت امي تبكي لم اره من بعد ذلك |
Onu son gördüğümde, merdivenlerde ağlıyordu. | TED | آخر مرة رأيته كان جالساً يبكي على الدرج |
68 Mayıs'ında bir gün kafe tıklım tıklımdı ve herkes ağlıyordu. | Open Subtitles | ذات يوم من شهر مايو 68 كان المقهى مزدحما، والجميع كان يبكي |
Ona çalışmam gerektiğini söyledim ama sürekli ağlıyordu. | Open Subtitles | أخبرته ليتركني ادرس لكنّه لا يتوقّف عن البكاء. |
Ve yaklaşık 3 ay önce, Becky eve geldi ve ağlıyordu. | Open Subtitles | لكن منذ 3 شهور, بيكي عادت الى المنزل و كانت تبكي. |
Düşündüğüm ilk şey annemdi, yanımda ağlıyordu. | TED | أول شئ فكرت فيه كان أمي التي كانت تبكي بجانبي. |
Oğlu tarafından evinden yola çıkarılan yaşlı kadın ağlıyordu. | TED | إمرأة مسنة, تبكي حملها إبنها إلى خارج منزلها إلى الطريق |
Kadın bir daha tenis oynayamacağım diye ağlıyordu. | Open Subtitles | كانت تبكي لأنها قد لا تلعب كرة المضرب ثانية. |
Hiçbir şey yapmadım, sadece pencereden içeriye baktım. Kanepede oturmuş ağlıyordu. | Open Subtitles | لا شيء نظرت من النافذة وكانت تجلس على الكنبة تبكي |
Neredeyse bu odadan hiç çıkmıyor... bu sallanan sandalyede oturup ağlıyordu. | Open Subtitles | كانت هي في تلك الغرفة معظم الوقت تبكي تجلس على ذلك الكرسي الهزاز |
Ben yavaşça onun hayatını alırken O bir bebeğin annesi için ağladığı gibi senin için ağlıyordu. | Open Subtitles | لقد طلبت مثل طفل صغير يبكي لأمه عندما أطفئت حياتها ببطئ |
Dün gece gene ağlıyordu | Open Subtitles | كلا، الرعاية الليلية إستمعت إليه يبكي ثانية |
O kadar ağlıyordu ki, ve sürekli bana, senin geri gelip gelmeyeceğini soruyordu. | Open Subtitles | وكان يبكي بشده، وإستمرّ بسؤالي إذا كنت ستعود. |
İçinden bir şeyler çıkıyordu. Sanırım ağlıyordu. Bilmiyorum. | Open Subtitles | وهناك اشياء تخرج منه لعله كان يبكي ولكني لا اعرف |
ağlıyordu, kaldığı otel odasından bahsediyordu. | Open Subtitles | كان يبكي و هو يخبرني عن غرفة الفندق الذي يقيم به |
Kevin'sa Teddy'nin biraz temiz havaya ihtiyacı olabileceğini düşünüyor pencereyi açıyor ve Teddy oradan çıkıyor o hayal kırıklığı içinde ağlıyordu. | Open Subtitles | حدث إلى كيفن الذي أراده تيدي الهواء النّقيّ لذا فتح النّافذة و تيدي خرج يطير هو أصبح هيستيريّ لم يتوقّف عن البكاء |
Evden ayrılışımı hatırlıyorum. Kardeşlerim ve annem ağlıyordu... O gün babam bile duygusaldı. | Open Subtitles | أذكُر عند رحيلي كانت أمي وإخوتي .يبكون حتى أبي كان عاطفِيّ ذلك اليوم |
İçlerinden bir tanesi odaya giren, ağlıyordu. | Open Subtitles | ومازالت أتذكر بوضوح أن الألمانى الذى كان يفتش الغرف كان يبكى فى أحد الغرف |
Yanlışlıkla odasına girdim, ağlıyordu ve... başını kaldırdı, Yüzünü gördüm. | Open Subtitles | خطوت نحو غرفه بالخطأ و كانت هناك تبكى نظرت لأعلى, رأيت وجهها |
Dışarı çıktığımda... şu tepede çalışan bir kadın vardı... ve sürekli ağlıyordu. | Open Subtitles | ، وعندما خرجت كانت تلك المرأة التي تعمل على التلة وقد استمرت بالبكاء |
Et doğruyor ve ağlıyordu. | Open Subtitles | كان يقطع اللحم ويبكي |
Ne yaptığımı söyleyemem ama babam kızgındı, annem ağlıyordu ve tokadı yemiştim. | Open Subtitles | القصه كبيرة نوعا ما لكن الخلاصة هى .. والد غاضب و أم باكية و احدهم صُفع .. |
Bir an saldırganlaşıp bağırıyor... sonra zayıf yanı ortaya çıkıyor, ağlıyordu. | Open Subtitles | يصرخ بعنف و قوة : دقيقة واحدة ثم صرخ بضعف |
Başkan ağlıyordu! | Open Subtitles | 800)}! أنك تسببت ببكاء الرئيسة |
Orada oturmuş ağlıyordu. | Open Subtitles | وهو كَانَ يَجْلسُ في هناك وهو كَانَ يَبْكي. |
ağlıyordu, ama beni de öpüyordu. | Open Subtitles | وبكت ايضا,لكنها قبلتنى. |
Bir gün ofisime geri geldiğinde haykırıyordu, sadece ağlıyordu. | TED | حتى عادت إلى مكتبي ذات يوم وهي تصيح وتبكي. |