Her zaman günahkarlar acı içinde kıvranmalı. Çığlıklar yer değirmenine üflemeli. | Open Subtitles | كلّ مرة يصرخ فيها الآثم من الألم يضرب الصراخ هذه المروحة |
acı içinde kıvrandıkları zaman geri kalanlar için çok daha iyi örnek oluyorlar. Buna katılmıyor musun? | Open Subtitles | سيكون عبرة لبقية العبيد عندما يتلوى من الألم ألا توافق على ذلك؟ |
Bitmeyen bir çile. Evet, yine de acı içinde ölmekten iyidir. | Open Subtitles | ـ معاناة لا تنتهي ـ نعم، لكنها أفضل من الموت من الألم |
acı içinde kıvrandığınızı, beni çağırdığınızı görsem de, burada olacağım. | Open Subtitles | حتى و إن رأيتك تتألم من العذاب و تنادي علي سأبقى هنا |
Eğer sana yöneltilmiş olsaydı, inanılmaz bir acı içinde olurdun. | Open Subtitles | لو كانت موجه عليكِ لكنتِ ستكونين في ألم فظيع الآن |
Acil. Beyefendi acı içinde. | Open Subtitles | الحاله عاجله إنه يتألم |
O her nerdeyse, oraya bir kapı açtım ve şimdi o acı içinde. | Open Subtitles | أنا فتحت الباب لأينما كان ، و الان هم متألم . |
Doktorun naçizane iyileştirme çabaları onun sürekli acı içinde kalmasına sebep oldu. | Open Subtitles | الطبيب حاول البحث عن طُرق لتصليح الأضرار ليتركه بعدها في عذاب دائم |
Bahçede bu horozu acı içinde izlerken kadın, horozun hiçbir şey hissetmediğine beni ikna etti. | Open Subtitles | مشاهدة هذا الديك أغنياتها في الألم حول الفناء , أكد لي امرأة ان الطيور شعرت شيئا. |
Walter'ın o anda çok acı içinde olduğu için bir şey söyleyebildiğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | أظن أن والتر لم يمكنه قول المزيد حيث كان يعانى من الألم |
Yumuşak derisi cayır cayır yanacak, minicik irin taneleri çıkacak acı içinde kıvranacak. | Open Subtitles | جلده الناعم يحترق ببطء وتتفجر عليه فقاعاتٍ صغيرة من القيح. ويصرخ من الألم... |
Korku ve muhtemelen büyük bir acı içinde öldü ve kontrol ettiğini sandığı şeyi durduramadı. | Open Subtitles | مات مفزوعاً وعلى الأرجح عانى الكثير من الألم ولم يستطع إيقاف ما ظن أن له القدرة على التحكم به بشكل كامل |
Sevdikleri kişilerin diğer markalardan birini kaza sonucu yuttuğu için yerde acı içinde kıvranırken görme ihtimallerine değin, anladın mı? | Open Subtitles | واحتمال رؤية احد احبّتهم يتلوّى من الألم على الأرض لأنّه فقط ابتلع بالصدفة بعض من تلك المنتجات الأخرى ، ـتعلم ؟ |
O herif... öylece ölemez... Gözlerimin önünde...acı içinde kıvranmalı. | Open Subtitles | أريد أن اقطع أطرافه، و أراه يرتعش من الألم |
acı içinde, bir şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | إنّه يعاني الكثير من الألم عليك القيام بعملٍ ما |
Bir yerlerde acı içinde kıvrandığından korkuyordum. | Open Subtitles | الحمد لله كنت خائف أن تكون مستلقية في مكان ما تتألم |
Asıl hastan acı içinde kıvranırken bahis durumundan yırtman için yardım etmemizi istiyorsun. | Open Subtitles | تريدنا ان نساعدك في التخلص من دفع رهانك بينما مريضتك الحقيقية تتألم ألما مبرحا |
O nedir , acı içinde çok daha fazla acı onun hakkında söylüyorum ediyor . | Open Subtitles | هي الآن تتألم أكثر بكثير من الذي كانت تقول لك عنه |
Ancak kitap yüzünden gerçekleşen aşırı yaralanmadan dolayı, o aşamada korkunç bir acı içinde olmanız... | Open Subtitles | ولكن بسبب الندبات الهائلة التي أحدثها الكتاب فإنك قد تعيش في ألم مبرح يا إلهـــ .. |
- acı içinde çığlık atıp kıvranıyormuş. | Open Subtitles | كان الوليد الجديد يتحرك بقوة. وهو يصرخ في ألم واضح. |
Köpeğin ölüyor. acı içinde. | Open Subtitles | الكلب يحتضر, إنه يتألم |
Kimsesiz, bacaklarını kullanamadan, acı içinde sürünerek. | Open Subtitles | فقد رجولته ورجليه, متألم بسبب عجزه |
Bundan sonraki hayatını, benim yaşayacağım gibi acı içinde geçirmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعيش في عذاب لبقية حياتك كما سأعيش في عذاب أنا الآخر لبقية حياتي |
Seni aklımdan sildirmektense kalan her anımı acı içinde geçirmeyi seçerdim. | Open Subtitles | لآثرت تمضية كلّ لحظة في الألم عن أن أمحو ذكراكِ. |
Ailesi korkunç bir acı içinde olduğunu, nefes alıp yutkunmakta zorlandığını ve kendi tükürüğünde boğulduğunu söyledi, | Open Subtitles | ذكرت عائلته إنه عاني آلاماً مضاعفة ومشاكل بالتنفس والإبتلاع وكان يصاب بالغصة أثناء إبتلاعه لريقه |