Üniversiteden bir telefon aldım. Sandy'nin yarın acil bir işi çıkmış. | Open Subtitles | لقد تلقيت مكالمة من الجامعة ساندي لديها حالة طارئة غدا |
Birlikte olduğun kızın acil bir işi çıkmış söylememi istedi. | Open Subtitles | القتاة التي كنت معها ، لقد طلبتني أن أخبرك بأن لديها حالة طارئة |
Üzgünüm geç kaldım. Karımın acil bir işi vardı ve çocuklar ... | Open Subtitles | آسف لتأخري ، كان لزوجتي حالة طارئة في عملها ، والأطفال... |
Başkan katılamadığı için elbette üzüntü duyuyor ancak Pekin'de acil bir işi çıktı. | Open Subtitles | من الواضح أن رئيس الإدارة يأسف لعدم تمكنه من الحضور، لكن كانت لديه مسألة ملحة في "بكين". |
Başkan katılamadığı için elbette üzüntü duyuyor ancak Pekin'de acil bir işi çıktı. | Open Subtitles | من الواضح أن رئيس الإدارة يأسف لعدم تمكنه من الحضور، لكن كانت لديه مسألة ملحة في "بكين". |
acil bir işi çıktı, beni de Letitia'ya bıraktı. | Open Subtitles | كان لديه عمل طارئ فتركني بصحبة لتيشيا |
Annemin acil bir işi çıkmış. | Open Subtitles | امي كان لديها حالة طارئة في العمل |
Eski karımın dün gece acil bir işi çıkmış o yüzden Nikki'yi bana bırakmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | زوجتي السابقة حصل لها حالة طارئة أمس وأضطرت لوضع (نيكي)ِ لدي |
Bay Campbell'ın acil bir işi çıktı ve Bay Draper da dışarıda. | Open Subtitles | السيد (كامبل) لديه حالة طارئة والسيد (درايبر) بالخارج، |
acil bir işi çıkmış, tatlım. | Open Subtitles | لديها حالة طارئة يا عزيزي |
acil bir işi çıkmış. | Open Subtitles | هنالك حالة طارئة |
Hayır, Onun acil bir işi vardı | Open Subtitles | لا ، لديه حالة طارئة بالعمل |
Nolan'ın acil bir işi vardı. | Open Subtitles | (نولان) لديه حالة طارئة |
acil bir işi çıktı. | Open Subtitles | لقد واجه عمل طارئ. |