Acil durumlar ve yıldızlar için özel bir hattınız yok mu? | Open Subtitles | أليس عندكم خط مفتوح للحالات الطارئة والشخصيات المشهورة؟ |
Yeni ambulanslar Acil durumlar için. | Open Subtitles | هذه العربات الجديدة ليست سوى لحالات الطوارئ |
Tabi, onun için orada. Acil durumlar ve sahte ajanslar için. | Open Subtitles | بالطبع ، لقد صُنع لهذا الحالات الطارئة و المتظاهرين بأنهم وكلاء |
Acil durumlar için bina sahibine vermiş olmaları lazım. | Open Subtitles | يجب أن يجهّزون بنايتهم بهذا مع نسخة في حالة الطوارئ |
Sana yemek ısmarlayayım. Babam kredi kartını bana Acil durumlar için verdi. | Open Subtitles | أبى أعطانى بطاقة إئتمانه لأستخدمها فى حالات الطوارئ |
Evet, Los Angeles'da kornanın Acil durumlar için olduğunu anlıyorlar. | Open Subtitles | نعم، بلوس انجلوس الناس يعلمون أن الزامور هو فقط للطوارئ |
Şu numarayı yaz. Tüketici Eğlence Hizmetleri'nin 24 saat açık hattı. Yalnız Acil durumlar için. | Open Subtitles | دوّن هذا الرقم، هو في الخدمة 24 ساعة للحالات الطارئة فقط |
Sana o anahtarı Acil durumlar için verdim. | Open Subtitles | تعلمين أني أعطيتك المفاتيح للحالات الطارئة |
Tamam, Acil durumlar için bende fazladan var. | Open Subtitles | حسناً, أنا أملك أضافي تعلم, للحالات الطارئة |
Dünya ile tek iletişimim, uydu telefonuydu ki o da sadece Acil durumlar içindi. | Open Subtitles | لا، إتصالي الوحيد بالعالم الخارجي كَان هاتف قمر صناعي وهو كَان فقط لحالات الطوارئ |
Aslında Addonc'ların elinde azda olsa vardır, Acil durumlar için.. O zaman Douglas Abi'ye benden bir öpücük geliyor! | Open Subtitles | الـ ادونك عادة يحتفظون بالقليل في ايديهم لحالات الطوارئ اذا الاخ دوغلاس مستعد بشكل افضل |
Acil durumlar için şuraya sakladığım bir şeyler olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك شيء خبأته هنا لحالات الطوارئ. |
Görünüşe göre güçlü, büyük yapmışlar, yedek jeneratör sadece Acil durumlar için, | Open Subtitles | على ما يبدو، بنوا مولّداً ضخمياً لهذا النوع من الحالات الطارئة |
Acil durumlar için, kıçım solunum cihazı olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | .. في الحالات الطارئة مؤخرتي يمكن استخدامها كجهاز العوامة |
Sadece Acil durumlar için. | Open Subtitles | ينبغي أن أتّصلَ بها فقط في الحالات الطارئة |
Acil durumlar için telefonum sende var. Neyi merak ettiğimi biliyor musun? | Open Subtitles | لديك رقم الموبايل في حالة الطوارئ أتعرفين عن ماذا أتسائل ؟ |
Sadece Acil durumlar için. Bunlar son 3 tanesi. | Open Subtitles | للإستعمال في حالة الطوارئ فقط تلك آخر ثلاث حقنات |
Askeriyenin Acil durumlar için kullandigi özel boru hatti. | Open Subtitles | إنه خط خاص بإمدادت الجيش ويستخدمونه في حالات الطوارئ |
Çünkü Acil durumlar için hazırda tuttuğumuz fazladan yatma yerlerimiz vardı. | Open Subtitles | لأننا دائماً ما كنا نقوم بتوفير مكانين إحتياطيين لكل هارب تحسباً للطوارئ |
Acil durumlar için telefonumun arama bekletme özelliği var. Gibbs'in bunu bildiğini bile sanmam. | Open Subtitles | هل تعلمين انه أنتظر مكالمة طواريء وأنا متأكد أن جيبز لا يعلم ما هي مكالمة الانتظار |
Beni takip edin. Acil durumlar için bir deniz altı var. | Open Subtitles | بسرعة , هناك غواصة هروب للطواريء |
Eminim Acil durumlar için bir kenarda biletiniz vardır | Open Subtitles | حَسناً، بالتأكيد أنت يَجِبُ أَنْ تَحْملَ بَعْض تعليق التذاكرِ الجانبي لحالاتِ الطوارئ. |
Kraliçe Catherine'in bir yerlerde Acil durumlar için sakladığı bir altın zulası var. Onu bulman ve bana getirmen lazım. | Open Subtitles | الملكة " كاثرين " لديها مخبأ سري من الذهب فى مكانِ ما لحالات الطواريء ، أريد منكَ أيجاده وجلبه لــي. |
Sadece Acil durumlar için. | Open Subtitles | لحالة الطوارئ فقط. |
Hayır, Acil durumlar için dondurucumda tutuyorum. | Open Subtitles | كلا، أنا أضعهم في المجمد للحالات الطارئه فقط |
Şey, yani, bilirsin, ayrıldıktan sonra bir çiftini saklamıştım, Acil durumlar için. | Open Subtitles | ،حسناً، أقصد كما تعلم، إحتفظت بنسخه بعد إنفصالنا للضروريات فقط |
Böyle bir Acil durumlar için geçmiş 3 yılda stok yaptık... | Open Subtitles | عملنا مخزون أمدادت في حالة مثل هذه الطوارئِ |