Advil aldım. 15 dakika sonra, bütün gücüyle saldırmış bir astım kriziyle acile doğru gidiyordum. | TED | لقد تعاطيت دواء الأدفيل. و بعد 15 دقيقة، كنت في طريقي نحو غرفة الطوارئ و أصبت بنوبة ربو حادّة. |
acile gitmemiz gerek. Röntgen çektirelim. | Open Subtitles | يستحسن أن نذهب إلى غرفة الطوارئ لأجري فحصاً بالأشعة السينية. |
Bayan Tanner'ı acile getirdik ama yolda fenalaştı. | Open Subtitles | مولدر, انه انا. السيدة تانر دخلت غرفة الطوارئ, لكن اسعفت بالطريق. |
Üç gece önce acile başvuran bütün kurbanlar burada. | Open Subtitles | جميع الضحايا الذين ذهبوا للطوارئ في الأيام الثلاثة الماضية رأيناهم على الشريط |
Çocukken ne zaman çikolata yesem beni acile götürürdün. | Open Subtitles | كان عليكِ أن تأخذني لغرفة الطوارئ لأني وجهي كان متورم |
Bir ambulans çağırın, acile kalkması gerekiyor. | Open Subtitles | احضروا سيارة الاسعاف لابد من نقله الى قسم الطوارئ |
Hayati tehdit içermeyen bir bıçak yaralanmasıyla acile geldi, enfeksiyon kaptı ve toksik şoka girdi. | Open Subtitles | يأتي الرجُل إلى غرفة الطوارئ بجرحٍ غير خطير يُصاب بالعدوى و يدخُل في صدمة سُميَة |
acile geldi. Konuşmak istemedi. | Open Subtitles | لقد أتت إلى غرفة الطوارئ ولم ترغب في أن تتكلم |
Ya da sadece grip olabilir, ve bizim de acile dönmemiz gerekir. | Open Subtitles | أو قد يكون الرشح وعلينا جميعاً العودة إلى غرفة الطوارئ |
Jack, derhal acile gitmeli ve ilacın etkisini azaltmak için adrenalin enjekte ettirmeliyiz. | Open Subtitles | جاك، يجب أن تذهب مباشرة إلى غرفة الطوارئ لجعل لكم الأدرينالين الحقن، التصدي لآثار الادويا. |
Focker, acile bu halde beni hiç bir kuvvet götüremez. | Open Subtitles | فكر، في ظل لا ظروف الانتقال إلى غرفة الطوارئ مع هذا الشيء. |
Hemen acile götürdüler; ama durumu stabil. | Open Subtitles | لقد أسرعوا بها إلى غرفة الطوارئ ولكنها أصبحت مستقرة |
İşyerindeki çocuklar abarttı biraz. acile git diye tutturdular. | Open Subtitles | ردة فعل زملائي في العمل مبالغ فيها وأصرّوا على أن آتي للطوارئ |
- Adamı buraya getirdik, acile yatırdılar şimdi de hiçbir yere gitmemize izin vermiyorlar. | Open Subtitles | نحن من قبض على الرجل, وقد اخذوه للطوارئ والآن لن يدعوننا نذهب لأي مكان |
Çünkü elim kanıyordu. acile gitmek zorundaydım. | Open Subtitles | لأنني كنت أنزف من يديّ إضطررتُ للذهاب للطوارئ |
acile gidip onlara ne olduğunu mu anlatacağız? | Open Subtitles | هل سنذهب لغرفة الطوارئ ونقل لهم ماذا حدث ؟ |
Bunun, röngenini çektirmeliyiz ve seni acile götürmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نصورها بالأشعة ونأخذك لغرفة الطوارئ |
acile gelen muhtemel bir prostat kanseri. | Open Subtitles | مشتبهٌ بسرطان البروستات أتى إلى قسم الطوارئ |
İntörnlerimi acile gönderdim, ve o sadece beni yavaşlatıyor. | Open Subtitles | , مستجدوني معي في الوهدة و هو سيعطلني فحسب |
Sonra beni acile kaldırdılar. | Open Subtitles | في نهاية المطاف أنتهى بى في غرفة الطواريء. |
Gecenin bir yarısı onu acile götürmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا .. لا اريدها ان تذهب للمستشفى في وسط الليل |
12 kez yoldan dönmüştük çünkü sen onu acile götürmek istedin ben de Sue'nun 300 dolarlık gazı gibi olacak dedim. | Open Subtitles | تبادلنا 12 مرة بالفعل لأنكِ أردتِ اصطحابه للطواريء وأنا قلت أن موقف غازات سو الذي كلفنا 300 دولار سيتكرر مرة أخرى |
acile gittiğimizde Star Wars çoraplarımı sakladığın için de ben teşekkür ederim. | Open Subtitles | وشكراً لكِ لأنكِ أخفيت جوارب ستار وارز " في غرفة الإسعاف " |
Bir gece, Susan yedi aylık hamile iken, kasılmalar hissetmeye başladı ve acile kaldırıldı. | TED | وفي يوما ما في شهر سوزان السابع بدات تشعر بالانقباضات فهرع بها الى غرفة الطوارىء |
acile kaldırıldığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنكِ ذهبتي لغرفة الطوارىء. |
Rengini hiç beğenmedim. Onu acile götürüyorum. | Open Subtitles | لا يعجبني لونه سآخذه إلى قِسْمُ الطَّوَارِئ |
Evet, eğlenceli duyuluyor. Ama yolda beni de acile bırakır mısınız? | Open Subtitles | أجل، هذا يبدو ممتعًا، لكن هلا تقلانني لقسم الطوارئ في الطريق! |
acile gitmenizi istiyorum. | Open Subtitles | هذا ما أريده منك أريد أن تذهبي إلى الطوارئ |
Adamı acile yatırdılar ama adamda halihazırda pnömoni var. | Open Subtitles | لقد أخذوه إلى الطوارىء و لكنه أتى و معه أمونيا من قبل |