Defedilmesi gereken ilk inanış, Afrika'nın bir ülke olmadığı inancıdır. | TED | والخرافة الأولى التي يجب تبديدها هي أن أفريقيا ليست دولة. |
Yanlış çerçevelendirme, Afrika'nın çaresiz bir yer olduğu düşüncesinin ürünüdür. | TED | الخطأ المؤطر هو ناتج من أن أفريقيا هي مكان للبأس. |
Afrika'nın karşı karşıya bulunduğu mücadeleyi, yoksulluğun azaltılması denen bir çaresizlik mücadelesinden bir umut mücadelesi çerçevesine oturtmamız gerekiyor. | TED | نُريد إعادة تأطير التحديات التي تواجه أفريقيا من تحديات البؤس، البؤس الذي يُدعى الحد من الفقر، إلى تحديات الأمل. |
İşte bu, Çita Jenerasyonu. Ve Afrika'nın kurtuluşu, bu Çitaların sırtında. | TED | هذا هو جيل الفهد. وخلاص إفريقيا يرتكز على أكتاف هذه الفهود |
Afrika'nın acı çektiğini biliyoruz. Ama bu eski haber, değil mi? | Open Subtitles | كلنا يعرف ان افريقيا تعاني ولكن هذه أخبار الامس، اليس كذلك؟ |
Milyonlarca yıl boyunca, Afrika'nın yaylalarında, Kadınlar sebze toplamak için işe gidip geldi. | TED | فمنذ ملايين السنين و فى مروج أفريقيا أُوعز للنساء العمل فى جمع خضرواتهم |
Hayret verici bulduğum şey, Afrika'nın coğrafya sorununu aşıyor olması. | TED | والأمر الذي أدهشني أن أفريقيا تحاول أن تتجاوز مشكلتها الجغرافية. |
Eski zamanlarda, Orta Afrika'nın verimli vadilerinden çok su akardı. | Open Subtitles | فى الأزمنة الماضية كانت المياه تتدفق عبر وديان وسط أفريقيا |
Ama Afrika'nın insan nüfusu dünyanın iki kat hızında artıyor. | Open Subtitles | لكن سكان أفريقيا من البشر ينمون بمعدل ضعف المستويات العالمية |
Sonra tüm zengin arkadaşlarını alıyorlar ve Afrika'nın tehlikeli bölgelerine açılıyorlar. | Open Subtitles | ثم يأتون بزملائهم الأثرياء ثم يبيعون القطع للمناطق المحتالة في أفريقيا |
Afrika'nın dışına bakarsanız, daha az bir genetik çeşitlilik görürsünüz. | TED | وان نظرت خارج أفريقيا سوف تجد اختلافات جينية أقل |
Afrika'nın mevcut durumla mücadele edecek daha fazla gence ihtiyacı var, inanç topluluklarında bile. | TED | تحتاجُ أفريقيا إلى المزيد من الشباب الذين يتحدون الوضع الراهن، حتى في مجتمعاتهم الدينية. |
Ve ben inanıyorum ki birlikte çalışarak, tüm paydaşlarımızla, Afrika'nın en acil sorunlarını gerçekten çözebiliriz. | TED | وأعتقد أن العمل معكم، جميع أصحاب المصلحة، يمكننا حقًا حل أكثر التحديات إلحاحاً في أفريقيا. |
Afrika'nın en uzun süren savaşını durdurmamıza yardım edecekti. | TED | هو ما سيساعدنا على إنهاء أطول حرب في أفريقيا. |
Ve gerçek şu ki çoğu kişi Afrika'nın berbat olduğunu düşünüyor. | TED | والحقيقة هي أن الكثير من الناس يعتقدون أن أفريقيا مشوَّهة. |
Peki, Afrika'nın gerçeği nedir? Daha doğrusu, Afrika'nın pek çok gerçekliğinden hangisine odaklanmayı seçiyoruz. | TED | إذًا ما هو واقع أفريقيا، أو بالأحرى، على أية حقيقة من حقائق أفريقيا يجب علينا أن نركز؟ |
Şimdi, dürüstlük Afrika'nın dünyanın gerisinde kaldığını ve hızlıca yetişmesi gerektiğini kabul etmeyi gerektirir. | TED | الآن، إن الصدق يفرض علينا الاعتراف بأن أفريقيا متخلفة عن بقية العالم ويجب عليها التقدم بسرعة للحاق بالركب. |
Çevrelerinde ise Afrika'nın insan nüfusu... dünya ortalamasının iki kat hızında artıyor. | Open Subtitles | بينما من حولهم، سكّان إفريقيا البشريّون يتزايدون تقريبًا بنسبة ضِعْف المعدّل العالميّ. |
Ve Batı Avrupa'dan Orta Doğu'ya Afrika'nın bazı bölümlerini ve Akdenizin tamamını kapsayan her yöne binlerce kilometre uzanan bir bölgeyi yönetiyordu. | Open Subtitles | و هو يحكم منطقة تمتد لالاف الاميال من غرب اوروبا و الشرق الاوسط مرورا باجزاء من افريقيا و البحر الابيض المتوسط بأكمله |
Afrika'nın temel zayıflıklarının olduğunun kabul edilmesinin önemli olduğunu söylemek isterim. | TED | أريد أن أقول أن المُهم هو الإعتراف بأن لأفريقيا نقاط ضعف أساسية. |
Sadece geçen sene, yalnızca geçtiğimiz senede Afrika'nın Billboard listelerinde şarkıları vardı. | TED | في العام الماضي، خلال العام الماضي فقط، حققت الأغاني الأفريقية نسب مبيعات كبيرة. |
Şu an Nollywood, Afrika'nın yeni bir evresi. | TED | الآن، نوليوود هي المرحلة الإفريقية الجديدة. |
Bu bir bağlantıydı, Tanzanya'da Afrika'nın ilk teletıp merkezini geliştirmek isteyen biriyle bir toplantı. | TED | كانت هذه وصلة، لقاء مع شخص يود أن يطور أول عيادة أفريقية تطبيبية عن بعد، في تنزانيا |
Bir böceğin sırtında, Afrika'nın güzel dokusu boyunca gezmek gibi hissettiriyor bu. | TED | شعرت وكأنني راكبٌ على ظهر حشرة ذاهباً عبر البساط الإفريقي العظيم. |
Başlarda bu da çok şarşıtıcıydı: Büyüyen ekonomi, harika altyapı, ve ülke Afrika'nın ekonomik kalkınması için sanki bir modeldi. | TED | بداية، كان هذا وحده أمرا مدهشا: اقتصاد نامٍ وبنية تحتية ممتازة وكان يبدو كنموذج للاقتصاد النامي بأفريقيا. |