En azından kendimle, ailem için yemek pişirecek kadar barışığım. | Open Subtitles | على الأقل أنا مرتاح بما فيه الكفاية بداخلى للطبخ لعائلتي. |
En azından kendimle, ailem için yemek pişirecek kadar barışığım. | Open Subtitles | على الأقل أنا مرتاح بما فيه الكفاية بداخلى للطبخ لعائلتي. |
ailem için biraz arazi alacağım. Bu benim son şansım. | Open Subtitles | أُريدُ أن أحصل على أرضٍ لعائلتي هذه هي فرصتي الأخيرة |
Onlar için, ailem için kendime bakmak zorundayım. | Open Subtitles | يجب أن أعتني بنفسي من أجلهم، من أجل عائلتي |
ailem için yaptığınız fedakarlıklar için size ne kadar teşekkür etsem az çocuklar. | Open Subtitles | يصعب علي شكركم بما يكفي على كل التضحيات التي قمتم بها لأجل عائلتي |
Ama ailem için geçerli olduğunu asla düşünmeyin. | Open Subtitles | و لكن لا تعتقد أبدا أن هذا ينطبق على عائلتي |
Önceleri, tek yapmam gereken camdan bakmak gerçek bir arkadaş görmekti ben ve ailem için her şeyi yapacak birini, ama şimdi hepsi gitti. | Open Subtitles | من قبل كان كل ما علي فعله هو النظر عبر النافذة و سارى صديقة حقيقية انسانة ستفعل اي شيء لأجلي او لعائلتي لكن الآن |
O gün benim ve ailem için tam anlamı ile bir kıyamet günüydü. | TED | كان هذا اليوم كأنه يوم القيامة بالنسبة لعائلتي ولي. |
Mazeretlerim kalmadı. Beni de döverdi. Ama bu ortadaki doğruyu değiştirmedi bu ailem için bir kabustu, bir kabus. | TED | و أوسعني ضربًا أيضًا, لكن ذلك لم يغير حقيقة أنه كان كابوسًا لعائلتي, كان كابوس. |
Gerçekten. Ama inşaa ettiklerimi korumak için yapmam gerekenleri yapmalıyım. Bilirsin, ailem için. | Open Subtitles | ولكن، لابد لي ان افعل ما في وسعها لحماية ما بنيت، كما تعلم، لعائلتي. |
Şimdi kendimi, ailem için garip şeyler yaparken buluyorum. | Open Subtitles | والآن أرى نفسي أفعل أشياء كثيرة للغرباء ولا أفعل شيئاً لعائلتي |
Son birkaç ayın benim ve ailem için nasıI geçtiğini bilmiyorsun. | Open Subtitles | لا تعرف كيف كانوا أخر شهرين بالنسبه إلي و لعائلتي |
Kardeşim için yaptım. ailem için yaptım. | Open Subtitles | أنا فعلت هذا من أجل أخي فعلت هذا من أجل عائلتي |
Babam için yaptıklarına teşekkür ederim. Tüm ailem için. | Open Subtitles | شكراً لك لما فعلته من أجل والدي ولما فعلته من أجل عائلتي بأكملها |
ailem için bu paraya ihtiyacım var anlıyormusun? | Open Subtitles | أحتاج إلي ذلك المال من أجل عائلتي هنا، اتفهم؟ |
Tam aksine. Yaptığım her şeyi ailem için yaptım. | Open Subtitles | بل كان العكس تماماً كلّ ما فعلته كان لأجل عائلتي. |
Sonrasında da tehditler aldık ve ailem için endişeleniyorum. | Open Subtitles | انه يقوم بتهديدات محسوبة وأنا أخاف على عائلتي |
diye sordu. "ailem için bir akşamlığına oda istiyorum." | TED | قلت: "اود ان احصل على غرفة مساء من اجل عائلتي." |
ailem için yaptığın şeyler için sana her zaman minnettar kalacağım. | Open Subtitles | سأظل ما حييت ممتنًّا على ما فعلته لأجل أسرتي. |
Sıradaki şarkı yepyeni ve ailem için yazdım. | Open Subtitles | وهذه الأغنيةِ القادمةِ، كَتبتُها لعائلتِي. |
ailem için en kutsal şeyden vazgeçemem. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ أن أسلم أكثر الأشياء قدّسية في عائلتِي. |
"du. Eğitim kolay değildi. Ama bu itici bir güçtü. Çünkü ailem için intikam almak istiyordum. | TED | لم يكن التدريب سهلاً. لكن ذلك كان قوى محركة. لأنني أردت الإنتقام لأسرتي. |
Noel benim ve vekil ailem için çok kutsal bir zamandır. | Open Subtitles | عيد الميلاد هو وقت مقدس لي ولعائلتي البديلة |
Bak, eğer bir şey yapılması gerekiyorsa, ailem için güvenebileceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | انظر , إذا حدث أي شيء أنت الوحيد الذي أثق به للإهتمام بعائلتي |
ailem için, her şey için paraya ihtiyacım var. | Open Subtitles | أريد مالاً من أجل العائلة , لكل شيء |
Üzgünüm ama bunu ailem için yaptım. | Open Subtitles | - أنا آسفة , لكني فعلت ذلك من أجل والديّ |
ailem için buradayım. | Open Subtitles | انا هنا مع عائلتي |
Ve ailem için. | Open Subtitles | لانني فعلتهم لأجلكم ولأجل عائلتي |