| ailenle birlikte degildin. Angela Vickers ile birlikteydin. | Open Subtitles | أنت لم تكن مع عائلتك كنت مع أنجيلا فيكيرس |
| ailenle birlikte göl evine gidiyorsun bu konu hakkında daha fazla şikayet duymayacağım. | Open Subtitles | سوف تذهبين إلى بيت البحيرة مع عائلتك و لا أريد سماع المزيد من الشكاوي حيال هذا |
| Meyvelerin hasatına kadar ailenle birlikte kalacak mısın? | Open Subtitles | سوف البقاء مع عائلتك بينما نحن حصاد الفاكهة؟ |
| ailenle birlikte olmayı kabul ettin bu kadar. | Open Subtitles | إنها ليلة العيد وأنت إلتزمت بالبقاء مع العائلة وإنتهى الكلام |
| Bir yıl önce, ailenle birlikte Paris'ten dönerken. | Open Subtitles | منذ سنة عندما كنت عائدة من باريس مع والديك |
| Hafta sonu ailenle birlikte yemeğe götüremeyeceğini, | Open Subtitles | لن يقابل أصدقائكِ أو يشاركهم وجبة العطلة مع عائلتكِ |
| Dinle dostum, artık bu işin peşini bırakmalısın. ailenle birlikte bir kaç gün zaman geçirip rahatlamalısın. | Open Subtitles | عليك أن تنسى الأمر، استرخ لبضعة أيام مع أسرتك |
| Onun haberi yok. Aslında biliyor ama ailenle birlikte olduğumuzu sanıyor. | Open Subtitles | إنها لا تعلم, أعني تعلم لكنها تعتقد أنني مع عائلتك |
| Benimle görüşebilmek için ne kadar çok çalıştığını biliyorum ama sen ailenle birlikte olmak adına bu şansı elinin tersiyle itiverdin. | Open Subtitles | أعرف كيف اجتهدتى لتحصلى على فرصتكِ معى, ولكنّكِ أدرتِ ظهركِ لها لتكونى مع عائلتك |
| Çünkü bir haftamızı ailenle birlikte favori mekânlarında geçireceğiz. | Open Subtitles | حسنا اقضى أسبوع واحد فى مكان مفضل مع عائلتك |
| Bob Harris güzel ailenle birlikte buraya buyur. | Open Subtitles | بوب هاريس تعال الى هنا مع عائلتك الجميلة |
| Adam, seni ailenle birlikte görebilmek gayet güzel. | Open Subtitles | أدم ، إنه من الرائع أنك أراك مرة أخرى مع عائلتك |
| Sen küçük ailenle birlikte küçük bir kavanozda yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعيشين بأمان، في هذه القوقعة مع عائلتك الصغيرة.. |
| Bence eve gidip ailenle birlikte olmalısın. | Open Subtitles | أظن أنه يجب أن تذهبي للمنزل وتكوني مع عائلتك |
| ailenle birlikte çünkü onlarda oradalar. | Open Subtitles | مع عائلتك لانهم الان فى المنزل |
| Sekreterinle konuştum ve ailenle birlikte olduğunu söyledi. | Open Subtitles | - تحدثت مع سكرتيرتك الخاصة و قالت أنك مع عائلتك |
| ailenle birlikte olman gerek. Beni duydun mu? | Open Subtitles | تحتاج لأن تكون مع عائلتك أتسمعني؟ |
| Demek istediğim, sanki zamanımızın hemen hemen hepsini ailenle birlikte geçiriyoruz gibi gözüküyor, ama... | Open Subtitles | اننا سنقضي أغلب وقتنا مع عائلتك , لكن |
| Ve, Meg, bugün senin ailenle birlikte olmanı istiyor. | Open Subtitles | و ميغ اليوم تريدك ان تكوني مع العائلة |
| ailenle birlikte yaşaman seni hiç sevimli göstermiyor Eric. | Open Subtitles | الامر ليس لطيفاً أن تعيش مع والديك أيرك |
| Hayır, ameliyathanede ailenle birlikte olman izin vermek bir hataydı. | Open Subtitles | لا , كانت غلطة أن أسمح لكِ بالدخول إلى غرفة العمليات مع عائلتكِ منذ البداية |
| ailenle birlikte evde olmadığın için şanslısın. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنّك لم تكن في المنزل مع أسرتك |
| ailenle birlikte olmak istediğini de biliyorum ama onların anısını yaşatmak istiyorsan bunu yaşayarak yapmak zorundasın. | Open Subtitles | وأعلم أنك تود الاجتماع بأسرتك ثانية، لكن إن أردتهم أن يتابعن حياتهن سيتحتّم أن يعشن عبرك. |