Ve bu canlı, çürüyen balıkların kokusunu almak için akıntıları koklar. | Open Subtitles | و هذا الكائن يشم مياه التيارات بحثاً عن أية أسماك متحللة. |
Okyanus akıntıları çeşitli dış etkenler sonucu oluşur. Rüzgâr, gelgitler, su yoğunluğundaki değişim ve Dünya’nın dönüşü gibi. | TED | تتسبب عدة عوامل في حدوث التيارات المحيطية: الرياح والمد والجزر والفروقات في كثافة المياه ودوارن الأرض. |
Okyanus akıntıları iki ana kategoriye ayrılır: yüzey akıntıları ve derin okyanus akıntıları. | TED | تنقسم التيارات المحيطية إلى قسمين أساسيين: التيارات السطحية والتيارات العميقة. |
Bu avcılar, avların sıklıkla bir araya geldiği okyanus akıntıları arasında mekik dokuyor. | Open Subtitles | هؤلاء الصيّادين يجوبون الحدود بين تيارات المحيط حيث تتجمّع فريستهم في أغلب الأحيان. |
Güney Amerika, Avustralya ve Antarktika okyanus akıntıları sayesinde ılıman kalıyor, ekvatordan kıtaları çevrelemeye zorlanan akıntılar. | Open Subtitles | أستراليا والقارة القطبية الجنوبية تبقيها دافئة تيارات المحيط المنجذبة من خط الاستواء للجنوب |
Gelgit akıntıları her zaman zarar vermez. | Open Subtitles | ليست تيارات المد ليست دائما بالقوى المدمرة. |
Bu balıklar genelde Cape'in güneyindeki soğuk sularda yaşarlar, ama her sene kıyı akıntıları tersine döner. | Open Subtitles | هذه الأسماك تعيش أغلب الوقت في المياه الباردة جنوب الرأس البحري لكن اتجاه التيارات الساحلية ينعكس في كل عام. |
Yılın bazı dönemlerinde mevsimlik değişimler, akıntıları besin açısından zenginleştirir ve deniz tepesinin çevresindeki sular bir plankton çorbası haline gelir. | Open Subtitles | في أوقات معينة في السنة، التغيرات الفصلية تتسبب في وفرة التيارات المائية بأنواع المغذيات و بالتالي تصبح المياه حول الجبل البحري |
Su altında, gelgit akıntıları yumuşak mercanları geçip kumsalların üstüne gelir. | Open Subtitles | تحت المياه، تتسارع التيارات محركة المرجان اللين. إنها تتقاذف الرمال معها أيضا. |
Yüksek süratte rüzgar hareketi söz konusu. Okyanus akıntıları ve dalgalar tehlikeli boyutlara ulaşıyor. | Open Subtitles | تحذير بوجود رياح عالية تؤثر على التيارات البحرية والمد والجزر بشكل خطر جداً |
Burası, akıntıları kesintiye uğratan ve suyu bir girdap hâlinde tutan bir tür kalus. | Open Subtitles | إنه منحنى في الشريط الساحلي يعترض تدفق التيارات يحصر الماء في دوّامة |
Kısa süren kış mevsimi sona ererken güneye inen sıcak su akıntıları da soğuk su koridoruyla yer değiştiriyor. | Open Subtitles | ،عندما ينتهي الشتاء القصير التيارات الدافئة المتدفقة جنوباً تحلّ محلّ ممرّات الماء البارد |
Gel-git akıntıları ringaları yüzeye sürüklüyor. | Open Subtitles | التيارات المديّة الآن تقود الرّنكة للسطح |
Kaliforniya sahillerinde okyanus akıntıları sürekli olarak derinlerden yüzey seviyesine besin taşır. | Open Subtitles | على طول ساحلِ كاليفورنيا، تحمل تيارات المحيط ُ مواد مغذّيةِ مِنْ الأعماقِ إلى الطبقاتِ السطحيّةِ. |
Böylece okyanus akıntıları durdu ve denizler mezarlık haline geldi. | Open Subtitles | فتوقفت تيارات المحيط عن الحركة وأمست البحار مقابر |
Okyanus akıntıları her kış birkaç hafta boyunca sardalya sürülerini kıyıya sürüklüyor. | Open Subtitles | ،لبضعة أسابيع كلّ شتاء تيارات المحيط الباردة تدفع أسراب السردين العظيمة أعلى الساحل |
Artık akıntıları takip ederek soğuk su akıntılarıyla çevrelenen Agulhas Burnu'na dönecekler. | Open Subtitles | من هنا، سيتبعون تيارات الماء العميقة في جولة العودة إلى المياه الباردة لجنوب أفريقيا |
Erimiş kaya akıntıları denizin içine taşarken ardında tüneller bıraktılar. | Open Subtitles | قنواتٌ تخلّفَت بعد اندفاع تيارات الصخور المذابة للبحر |
Kaliforniya akıntıları Büyük Okyanus derinliklerinden getirdiği besin yönünden zengin suyla buradaki gür ekosistemi besler. | Open Subtitles | وهذا بسبب تيارات كاليفورنيا، التي تجلب هذا الماء البارد الجميل، والغني الى الأعلى من أعماق المحيط الهادئ |
Nehir akıntıları, akış grafikleri, gelgit durumları falan. | Open Subtitles | تيارات المياه , مخططات التدفق أنماط الموج |