Yoluna çıkan insanları katletme alışkanlığı bariz olan uyuşturucu satıcısı. | Open Subtitles | تاجر مخدّرات له عادة جليّة بقتل الأشخاص الذين يعترضون طريقه |
Pis bir alışkanlığı örtbas etmek için uyuşturucu satıcılarına para ödüyorsun. | Open Subtitles | ترشين مروجي مخدرات لتغطين على عادة قذرة. حسنا, كلنا لدينا أسرار. |
Dünyanın başka bir yerinden gelmesi, farklı bir türden olması ya da şu endişe verici marmelat alışkanlığı hiç sorun değil. | Open Subtitles | لا يهم إذ أتى من الطرف الآخر للعالم أو أنه كائن من نوع مختلف أو أن لديه عادة مقلقة مع المربى |
Morlar'ın böyle şeyler için kendini sorumlu tutma gibi bir alışkanlığı var. | Open Subtitles | مورلار لديه العادة فى جعل نفسه . مسئول عن مثل تلك الأمور |
Kokain alışkanlığı var. Bir yerde ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | إنه مدمن كوكايين وهذه عادته سيظهر في مكان ما |
Ama onlara bu tasarruf alışkanlığı edinmeyi öğretiyorum. 30 yaşındaki insanların “Galiba artık emeklilik tasarruf planı | TED | وانا اعلمهم عادات ادخار المال ما يثير حنقي ان هناك اشخاص اعمارهم 30 وما فوق |
Hayır,ama kendi kurumsal hesaplarından büyük miktarlarda para çekme alışkanlığı var. | Open Subtitles | كلا، لكن لديه عادة جني سحوبات نقدية ضخمة من حسابات شركته |
Kardeşinin işerken telefonla konuşmak gibi bir alışkanlığı var mıdır? | Open Subtitles | أخبريني, هل لدى أخيكِ عادة التحدث على الهاتف بينما يتبول؟ |
Kaçıp gitmek gibi kötü bir alışkanlığı var ayrıca öyle yaptığında benim harika bir popom olduğunu hatırlamakta fayda var. | Open Subtitles | لديها عادة سيئة فى المشئ للخارج بالرغم من ذلك عندما تفعل هذا من الرائع أن تذكرنى أننى لدى مؤخرة جميلة |
Sağlıklı alışkanlığı olmayan obez kişilerde ölüm riski, çalışmadaki en sağlıklı olan gruba göre çok yüksek,-yedi kat kadar-. | TED | للأشخاص الذي يعانون من السمنة و لا يقوموا باي عادة صحية، الخطر أعلى جداً، وسبعة اضعاف من أصح المجموعات في الدراسة. |
Değersiz şeyleri okuma gibi kötü bir alışkanlığı hapiste edindim. | Open Subtitles | إن قراءة بنود لا قيمة لها عادة سيئة اكتسبتها فى السجن |
Soruşturma alışkanlığı sürüyor. Niye, ne zaman, nereye diye düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | لكن عادة التحقيق ثابتة أراك تتسائل لماذا ، أين و متى |
Her gün yeniden yazma alışkanlığı edinmek gerek. | Open Subtitles | إنها فقط مسألة ترسيخ عادة الكتابه كل يوم |
Şakaklarındaki girintiler gözlük takma alışkanlığı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الفراغات في المعابد تشير إلى أنه يرتدي نظارات عادة |
Yalnızca bunu içsel bir zihin alışkanlığı olarak alırsanız, bana göre hızlı bir şekilde zekileşmenin bir yolu olabilir. | TED | وإذا تبنيت ذلك كنوع من العادة الذهنية، فإنها من وجهة نظري، أحد الطرق لتصبح أكثر ذكاءً بسرعة. |
Biliyorum çünkü bir seneyi biraz aşkın bir süre evvel kendim de bu alışkanlığı edindim. | TED | أعرف هذا بشكل مؤكد لأنه منذ حوالي أكثر من سنة، أُصبت شخصيًا بهذه العادة. |
Tabii, bu sesi bastırma alışkanlığı gösterir ki bizim sesle olan ilişkimiz çoğunlukla bilinçsiz olagelmiştir. | TED | حسناً , إن هذه العادة بقمع الصوت قد غدت .. علاقتنا في التعامل مع الصوت وهي إلى حد كبير لا واعية |
İşine karşı tutumu sayma alışkanlığı ve aşk hayatı. | Open Subtitles | تغير سلوكه تجاه العمل و عادته في العد و حياته الرومانسية |
Allison, suçları bildirmek için gelen vatandaşların suç geçmişini kontrol etmek savcılık ofisinin bir alışkanlığı değildir | Open Subtitles | أليسون ، ليس من عادات مكتب المحامي العام التحري الجنائي عن الشهود الذين يبلغون عن جرائم |
Yani, parmaklarını emiyor. Yeni alışkanlığı. | Open Subtitles | أقصد , أنها تمص أصابعها هذه عادتها الجديدة |
Bir insanın kafatasına kendi iblis yumurtasını enjekte etmek gibi nahoş bir alışkanlığı var. | Open Subtitles | لديها عاده فى حقن بيضة الشيطان الخاصه بها إلى جمجمة المضيف الإنسانى |
Sadece bilgilenir ve basit bir kaç alışkanlığı değiştirebilirseniz, bu dünya, hepimizin yaşayabileceği dünya olur. | TED | وإذا أصبحت أكثر إدراكًا قليلًا وبدأت بتغيير بعض العادات البسيطة، فسيكون هذا هو العالم الذي نعيش فيه جميعا. |
Evet, dizilerin şarkılarını söyleyerek kahvaltı hazırlama alışkanlığı da var. | Open Subtitles | أجل ، ولديها هواية غريبة وهي إعداد الأفطار بينما تغني الألحان المسرحية الإستعراضية |
Biraz kilo vermek istiyor ve internet kumar alışkanlığı var. | Open Subtitles | أن أنه يريد خسارة بعض الوزن، وأنه لديه إدمان على المقامرة على الإنترنت. |
- Hanımın, insanın hayatını alt üst edecek bir alışkanlığı var. | Open Subtitles | -السيدة تعيد توريط نفسها بعادة تحويل حياة الشخص رأساً على عقب |