alışkanlık olmuş. Bu çocukken öğrendiği bir şey olur, yetişkinken değil. | Open Subtitles | هذا بحكم العادة إنه أمر تعلّمه حين كان طفلاً وليس كراشد |
Bu, alışkanlık mı yoksa aşk mı bilmiyorum ama... eğer beni terk edersen çok mutsuz olacağım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف إن كان حبا أم هو حكم العادة لكن إن هجرتني، ستصيبني بتعاسة شديدة، وأنا لا أريد ذلك |
Buraya oturmuş ve bir sigara yakmış. Kötü bir alışkanlık. | Open Subtitles | لقد جلس هنا و دخن سيجاره إن التدخين عاده سيئه |
İyi. Tehlikeli alışkanlık. İğrenç. | Open Subtitles | انها عاده سيئه وخطيره وتسبب الانفجار ,واتمنى اننى لم اشربها ابدا |
Kurtulamadığım birkaç kötü alışkanlık hariç her şey. | Open Subtitles | من كل شيء بإستثناء بضعة عادات سيئة لم أستطع التخلص منها |
Neyse, bu ilk gün. alışkanlık haline getirme. | Open Subtitles | إنه اليوم الأول فقط لا تجعلي منها عادةً. |
Bu yüzden beynimiz her gün yaptığımız işleri alışkanlık olarak kodlar, böylelikle yeni şeyler öğrenmek için boşluk açar. | TED | ولهذا يعمد عقلنا إلى برمجة الأمور اليومية في خانة العادات لنتيح المجال أمام تعلم أمور جديدة. |
alışkanlık gereği beraber değiliz. Ama dışarıda mutsuzum. | Open Subtitles | إن بقاءنا معاً ليس بحكم العادة بل إنه من منطلق اليأس |
Dünyadaki en sağlıklı alışkanlık olduğundan pek emin değilim. | Open Subtitles | لست متأكداً من أنها العادة الأكثر صحة في العالم |
Anneme kardeşlerimi yetiştirmesine yardım ettim, en büyükleri bendim, ve sanırım bu bende bir alışkanlık haline geldi. | Open Subtitles | ساعدت أمي في تربية أخوتي وأخواتي كنت الأكبر و يبدو أن العادة لازمتني |
Ben alışkanlık ve rutin düşkünü, uyumakta zorluk çeken bir yaratığım. | Open Subtitles | أنا مخلوق العادة والروتين وأنا مخلوق صعوبة النوم |
Ama elinden bir şey gelmiyor, değil mi? Senin gibi bir kadın için alışkanlık halini almıştır bu. | Open Subtitles | ولكنك لا يمكنك السيطرة على نفسك هذا بحكم العادة لإمرأة مثلك |
Sadece, yardım ettiğim insanlarla yatmayı alışkanlık haline getirdiğimi düşünmeni istemiyorum. | Open Subtitles | انا فقط لا اريد ان تعتقدى انها عاده انى انام مع الناس الذين اشفيهم |
Arkadaşlarının kız arkadaşları ile yatmayı alışkanlık haline mi getirdin? | Open Subtitles | وهل لديك عاده في النوم مع صديقات رفاقك ؟ |
Buna ister tevazuyu hatırlatma ister kibri önleme istersen de basit bir alışkanlık diyebilirsin. | Open Subtitles | سمها تذكير بآدميتي و مضاد للغرور أو مجرد عاده |
Bana adresini vermen gerekecek, bir de kocanın alışkanlık ve zaaflarını. | Open Subtitles | عليكِ ان تعطينى عنوانكِ فضلا عن عادات زوجك وضعفه |
Onlardan vazgeçebilseydik, onlar alışkanlık olmazdı. | Open Subtitles | فيما لو قمنا بكسر العادات فلن تكون عادات |
Penny Saver çok etkili insanların alışkanlık listesinde kaçıncı sırada? | Open Subtitles | هل الجريدة الإعلانية ستكون رقم 5 أم 6 على قائمة عادات الأشخاص الناجحين؟ |
Onlar için açılır, Ve bu bir süre sonra alışkanlık haline gelir. | Open Subtitles | يَفْتحونَهم لَك، وبعد فترة، يُصبحُ عادةً. |
Yani, merak ettiğimiz zaman eski, korku esaslı, tepkili alışkanlık biçimlerimizin dışına çıkarız ve var olmaya adım atarız. | TED | وبعبارة أخرى، عندما يستحوذُ علينا الفضول، نستغني عن أنماط العادات القديمة المتحجرة القائمة على الخوف، ونخطو إلى حيز الوجود. |
- Evli kadınlara pervasızca sırıtmayı alışkanlık haline mi getirdin? | Open Subtitles | هل لك عادةٌ بالنظر للنساء المتزوجات بهذا الشّكل ؟ |
alışkanlık haline getirmek için çok da güzel bir şey değil. | Open Subtitles | ليس أي وقت لا أظن أن هذه عادة جيدة أتعود عليها |
bu bir alışkanlık. | Open Subtitles | فهذا ادمان بالنسبه لي. |
Artık bunu söylemeyi bir alışkanlık haline mi getirdin? | Open Subtitles | ذلك الشيءِ أنت فقط رأي خارج العادةِ الآن؟ |
Başta rahat değildim ama bir alışkanlık olmaya başladı. | Open Subtitles | و لكن الأمر أصبح كعادة بالنسبة لي |
Kıçımızı kurtarmayı alışkanlık haline getirdin. | Open Subtitles | لقد كان من عادتك ان تساعدنا في عديد المواقف |
İnsanları oyun oynayarak daha çok zaman geçirmeye cesaretlendirmeyi alışkanlık haline getirdiğim düşünülürse bu kesinlikle mantıklı bir varsayım olur. | TED | الآن هذا افتراض معقول تماما، بالنظر إلى أنه من عادتي تشجيع الناس لقضاء وقت أطول في اللعب. |
alışkanlık yayıldı ve artık yalnızca Akdeniz'de bulunan tüm kertenkele nüfusu danaayağı meyvesi yiyor. | Open Subtitles | إنتشرت هذه العاده والآن كل السـحالى بالكامل دون إستثناء فى البحر الأبيض المتوسط وأصبحت تتغذى على فاكهة زهرة الأروم |
Bu, insanların "Sağlıklı Ay" gibi diğer uygulamaları kurmaya çalıştıkları alışkanlık Laboratuvar adında, yeni başlangıç ofisindeki barfiks aletinin kurulumu. | TED | هذا "باستر" يقوم بتجهيز جهاز لتمارين السحب في المكتب أثناء بدء تشغيله الجديد لمختبرات "هابيت لاب" حيث يحاولون تجهيز تطبيقات أخرى مثل "شهر الصحة" للناس. ولماذا يقوم هو ببناء شيء كهذا؟ |