alışveriş merkezine gittik... Alper çok güzel bir takım aldık annene. | Open Subtitles | ذهبنا الى مركز التسوق واشترينا يا ألبر طقماً جميلاً جداً لوالدتك |
Önce alışveriş merkezine gitmeliyiz. | Open Subtitles | حسناً، حسناً حسناً لكن أولاً: علينا أن نذهب إلى مركز التسوق |
alışveriş merkezine giren ilk 20 olmak için yardıma ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى أشخاص لمساعدتنا لنكون أول 20 داخل المركز التجاري. |
Bir daha o alışveriş merkezine gitmek istemiyorum. Fotoğraf kabininde yılan balıkları var. | Open Subtitles | لا أود العودة للسوق التجاري مجدداً، كان هناك سمك أنقليس في كشك التصوير |
1963 yazının içinde, Washington'daki alışveriş merkezine... ...Dr.King'in konuşmasını duymak için... ... 250,000 kişi geldi. | TED | في صيف 1963، اجتمع 250،000 شخصا في المجمع التجاري في واشنطن للاستماع لخطاب الدكتور كنج. |
Ver şunu bana! Burası berbat bir yer! alışveriş merkezine gitmek istiyorum! | Open Subtitles | هيا، هذا المكان مقرف اريد الذهاب الى السوق |
Merhaba, okuldan sonra alışveriş merkezine gelmek ister misiniz? | Open Subtitles | مرحباً. أريدْ الذِهاب إلى مركزِ التسوّق بعد المدرسةِ؟ |
Giles kardeşinle seni ondan sonra alışveriş merkezine bırakabilir. | Open Subtitles | أنا متأكدة أن جايلز لن يمانع بتوصيلك للمركز التجاري بعد ذلك |
O gün alışveriş merkezine gitmedin ki David. | Open Subtitles | أنت لم تذهب إلى مركز التسوق ذاك اليوم يا ديفيد |
alışveriş merkezine gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب إلى مركز التسوق , سيكون لديهم تخفيضات اليوم |
Bunu gerçekten alışveriş merkezine götürüp binlerce insanın piyango bileti çektiği bir arabanın bagajına bırakmak seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | هل حقاً ستشعرين بإرتياح بحملها عبر مركز التسوق وتركها بصندوق سيارة التي آلاف الناس رموا تذاكر اليانصيب من أجلها؟ |
Ve,şu 'çocuklar hava alsın' diye alışveriş merkezine gitmeler... | Open Subtitles | وهي تتتجول في المركز التجاري لكي يتمشى الأطفال |
Biraz önce aradı. alışveriş merkezine gitmişler. | Open Subtitles | ذهبا إلى المركز التجاري لقد أخبرني منذ قليل |
Siyam ikizlerinin el arabası alıp, büyük olanın, küçük olanı... alışveriş merkezine götürebilmesiyle ilgili haberi yaptığında, onu baş haberci yapmışlardı. | Open Subtitles | لقد غطى قصة التوأمين السيامييين عندما اتو بعربة صغيرة لكي يتسنى للكبير ان يأخذ أخاه الصغير للسوق ووضعوه في محط الاهتمام |
Bu hafta sonu alışveriş merkezine gitmek istedim ama Roman'a bakmam dedi. | Open Subtitles | لا تريد ان ترعى رامون في الويكند لكي اتمكن من الذهاب للسوق |
Fakat alışveriş merkezine gidip bu paraları harcayacağız! | Open Subtitles | لكن يجب أن نأخذ هذه العملات إلى المجمع التجاري وأن ننفقهم |
Bunlardan bir tane alıyorsun ve alışveriş merkezine gidiyoruz. | Open Subtitles | انت تحمل معك واحد من هؤلاء الفتيان السيئون و نتّجه الى السوق |
alışveriş merkezine ben de gelebilir miyim, çocuklar? | Open Subtitles | هَلّ بالإمكان أَنْ أَجيءُ إلى مركزِ التسوّق مَعكم رجالِ؟ |
Yarın alışveriş merkezine gidebiliriz. Orada satıyorlarmış. | Open Subtitles | يمكننا الذهاب للمركز التجاري غداً هناك تخفيض |
Beni alışveriş merkezine sürükledin, kolye için 40 papel bayıldım, ve sen gitmeye korkuyorsun. | Open Subtitles | سَحبتَنى معك نزولاً إلى مركز التسوّق. لقد صرفت فوق 40 دولارآ للعقدِ وأنت خائف. |
Helikopterleri alt etmek için alışveriş merkezine daldılar. | Open Subtitles | أضاعوا المروحية باندفاعهم مباشرة نحو مركز تجاري |
alışveriş merkezine gidip snowboard'lara bakacağım. | Open Subtitles | سأذهب لمركز التسوق لأتفرج على المتزلجون على الجليد |
Şükran Günü sonrası dönmem için birinin beni araması Şükran Günü sonrası bir alışveriş merkezine gitmek kadar eğlencelidir sanırım. | Open Subtitles | إيجاد شخص يرد عليك مكالماتك في اليوم الذي بعد عيد الشكر به نفس مقدار المرح كالذهاب للمول بعد عيد الشكر |
Herkes alışveriş merkezine gitsin. | Open Subtitles | على كل الاشخاص الذهاب الى المركز التجارى فى اقصى سرعه |
Küçük oğlumla alışveriş merkezine her gidişimizde oyuncakçıya da uğrarız. | Open Subtitles | عندما أذهب الى المجمع التجارى مع ابنى الصغير نزور دائما متجر الالعاب |
Bir gün alışveriş merkezine gitmiştik ve geri döndüğümüzde gitmişti. | Open Subtitles | لقد ذهبنا إلي السوق التجاري وعندما عدنا كان قد اختفى |
İkincisi ben olmadan alışveriş merkezine gittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | ثانياً، لا أصدق أنك ذهبت إلى السوق التجاري من دوني |