Belirlenen kırsal alanda, ortalama 200 çiftçiye, aileleriyle beraber binden fazla kişiye hizmet veren bir kırsal alan sorumlusunu işe alıyoruz. | TED | في أي مكان، نعين مسؤول عن المنطقة. يوصل خدماتنا لمائتي مزارع كمتوسط، هذا يعني اكثر من الف شخص يعيش فس اسرهم. |
pek çok sinir sistemi uzmanı bu alanda dilek kavramının yer aldığına inanır. | TED | وهي المنطقة التي يعتقد الكثير من علماء الأعصاب أن إرادة البقاء تكمن فيها |
Japon hükümeti belkide önce 3 sonra 2 milyar daha yatırıma karar vererek bu alanda bir ilk oldu. | TED | وكانت الحكومة اليابانية تقريبًا هي أول من قرر أن يستثمر أول 3 مليارات ثم 2 مليار في ذلك المجال |
Ve eğer bu organize etme pozisyonundaki bazı topluluk üyeleri her felaketten sonra, her alanda bulunuyorsa bu araçlar da mevcut bulunmalı. | TED | وإذا كان احد أعضاء المجتمع في هذا الموقف التنظيمي في كل منطقة بعد كل كارثة، فإن هذه الادوات يجب ان تكون موجودة. |
Hasar oldukça geniş bir alanda. Birçok yerde yangın çıktı. | Open Subtitles | هناك أضرار كثيرة فى نطاق واسع بعض الإطفائيين يقومون بإقتحام.. |
Bir tanesi özel mülkte, bir tanesi açık alanda, diğeri ise kasabanın sınırında. | Open Subtitles | إذن إحداهما في أرض خاصة والأخرى في حقل مفتوح والأخرى على حافة البلدة |
İletişim kurmak için casusların açık alanda işaret bırakması eski bir yöntemdir. | Open Subtitles | ترك إشارات في الأماكن العامة هي طريقة عريقة للجواسيس للتواصل في الميدان |
Bu gördüğünüz küçük alanda, şu anda üzerinde olduğum yerde 200-300 m lik alanda tam 875.000 ceset yatıyor. | Open Subtitles | فى هذة المنطقة الصغيرة التى أقف بها الآن 200 فى 300 متراً هنا يّرقدْ حوالى 875 ألف جسداً مدفوناً |
O yüzden bu ağaçlık alanda yanıltıcı bir çatışma çıkarmamız gerekebilir. | Open Subtitles | لذا قد نحتاج الى صنع بعض الإنحرافات في هذه المنطقة المشجرة |
Bu alanda birkaç tane var ama bütün bölgede 700 kadar bulunur. | Open Subtitles | في هذه المنطقة هناك حفنة ، لكن عبر المقاطعة هناك تقريبا 700 |
Diğer ikisi yoğun bir alanda. Burada daha az trafik var. | Open Subtitles | الاثنين الاخرين كانا في منطقتين نشطتين هذه المنطقة لديها أقل ازدحاماً |
Böyle bir çocuğun bu alanda hafıza ve bilişsel kusurları olacaktır. | TED | مثل هذا الطفل سيواجه عجزا في الذاكرة والادراك في هذا المجال. |
Lütfen bu alanda tecrübeli olan bir kadından tavsiye al. | Open Subtitles | بربرا رجاءأ خذي النصحية من امرأه لديها الخبره بهذا المجال |
O alanda her ne varsa sonsuza kadar öylece kalıyor, kendi evreninde. | Open Subtitles | أياً كان في المجال سوف يتحمل يبقى للأبد ، في كونه الخاص |
Doğal parkın dışındaki bu alanda çeşitli şekillerde aşınmaya uğramış bu toprağı geliştiriyoruz. | TED | هذه هي منطقة خارج المنتزه الوطني، تمتد في جميع ومختلف هذه الأراضي المتدهورة. |
Cesetleri ilçenin güney kısmında şehre yakın bir yerde ormanlık alanda bulundu. | Open Subtitles | وجدت جثثهن في منطقة حراجية في الجزء الجنوبي من المقاطعة قرب المدينة |
Yani Hankel 17 mil yarıçaplı bir alanda olmak zorunda. | Open Subtitles | فهذا يضع هانكل في منطقة 17 ميلا من موقع الجريمة |
Ve benim gibi tedavi sürecinde gerçekten çalışma imkanı olan insanlardan öğrenilenler, daha geniş bir alanda paylaşılmalı. | TED | ودروس من أشخاص مثلي. الذين استفادوا من العمل خلال فترة علاجهم. نحتاج أن تكون مشاركة على نطاق واسع. |
Sıradaki örnekte, gördüğünüz oldukça belirgin kenarlı, parlayan mavi şeritler noktalı bir alanda ilerliyor. | TED | وفي المثال التالي فإنك ترى خطوطا زرقاء مشعة بحواف حادة تتحرك عبر حقل من النقاط |
alanda kurulu 60-70 tane tekli kameram var. | Open Subtitles | لدي 60 و 70 جاهزون بالكامل للخروج الى الميدان |
Ben sadece alanda manevra yapmaktan bahsediyorum, içinden geçmeyi değil. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن المناورة ضمن الحقل لا العبور من خلاله |
Mesafeye ve sinyal gücüne bakarsak bu dört sokaklık alanda olmalı. | Open Subtitles | بإعتبار مدى وقوة الإشارة، يمكنها فقط أن تحدث داخل محيط الأربعة أحياء هذا. |
Bu kadar küçük bir alanda nasıl ateş yakıyorlar ki? | Open Subtitles | كيف يمكنهم إضرام النار في مثل هذة المساحة الصغيرة ؟ |
Çekin ellerinizi. Ne yapacağımı sanıyorsunuz, açık alanda kaçacağımı mı? | Open Subtitles | ابعد يداك عني, ماذا تظنني سافعل هل ساهرب الى الحقول ؟ |
Geçen herkes bir tebeşir alıp yaşamlarını yansıtabilir ve kişisel isteklerini ortak bir alanda paylaşabilirdi. | TED | حيث يمكن لأي شخص يمشي التقاط قطعة من الطباشير، أن يعكس حياته، ويشارك طموحاته الشخصية في الفضاء العام. |
200 metrelik bir alanda her şeyi kontrol etmenizi istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن تفحصوا كل قطعة قمامة ضمن قطر 200 متر |
Eğer bizi bu açık alanda yakalarlarsa, tepeye tırmanmak zor olacak. | Open Subtitles | لو هاجمونا هنا فى هذا الخلاء سيكون من الصعب صعود التلال |
Belirli bir alanda uzman değilseniz bile alan dışı uzmanlığınız, o alandaki büyük problemleri çözmenin anahtarını taşıyabilir. | TED | أنه حتى وإن لم تكن خبيرًا في مجال معين، فإن خبراتك الحياتية قد تحمل المفتاح لحل المشكلات الكبيرة في هذا المجال. |
Tıbbi alanda başka hastalarım da var. Onlar da işleriyle ilgili stresli durumlarla baş etmekte zorlanıyorlar. | Open Subtitles | لدي مرضى أيضا يعملون بمجال الطب وهو يعانون أيضا من الضغط المصاحب لعملهم |