Yer altında yaşıyor ve ışıktan kaçıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعيش تحت الأرض وتنأى بنفسها عن الضوء. |
Benim çatım altında yaşıyor ve ondan ben sorumluyum. | Open Subtitles | إنها تعيش تحت سقفي لذا فأنا مسؤول عنها |
Mikroskop altında yaşıyor. | Open Subtitles | أنها تعيش تحت مجهر. |
Eski karım hala bu çatı altında yaşıyor. | Open Subtitles | انها لا تزال تعيش تحت سقفي. |
Benim dünyamda, çok fazla insan açlık sınırının altında yaşıyor. | TED | في المنطقة التي أعيش فيها من العالم عدد كبير جداً من الناس يعيشون تحت خط الفقر. |
Dünya Bankası'yla bir araştırma yürüttük. Ürdün'de yaşayan Suriyelilerin yüzde 87'si Lübnan'dakilerin yüzde 93'ü milli fakirlik sınırının altında yaşıyor. | TED | في بحث مع البنك الدولي، 87 % من السوريين في الأردن 93 % من السوريين في لبنان يعيشون تحت خط الفقر. |
Nikita uzun süredir spot ışıkların rahatsızlığı altında yaşıyor. | Open Subtitles | (نيكيتا) أصبحت تعيش تحت وهج الأضواء الكاشفة |
40 milyon kişi yoksulluk sınırı altında yaşıyor. | Open Subtitles | و40 مليون شخص يعيشون تحت خط الفقر |
Evet, %70'i açlık sınırının altında yaşıyor. | Open Subtitles | نعم، 70٪ يعيشون تحت خط الفقر. |