Ama belli ki vaktimi boşa harcıyorum. Binbaşı sana bir iki şey öğretir. | Open Subtitles | لكن من الواضح أنني كنت أقوم بتضييع وقتي سيلقنكِ الرائد درسًا أو درسين |
Ama belli ki bu yeterli değilmiş. Önce senin beni öldüreceğini sanmıştım. | Open Subtitles | لكن من الواضح ان ذلك غير كاف عندما، إعتقدت بأنّك ستقتلني أولاً |
Tam olarak tanışamamıştık Ama belli ki aynı sorunları yaşıyormuşuz. | Open Subtitles | نحن نعرف بعضنا بالكاد، لكن يبدو أننا على نفس القارب |
Bunun bir sıkıntı yaratmamasını ümit ediyordum, Ama belli ki öyle. | Open Subtitles | كنت آمل ألا تكون هذه مشكلة، ولكن من الواضح أنها مشكلة |
Hasarın boyutunu bilmiyorlar Ama belli ki, hizmet edemeyecek. | Open Subtitles | إنهم لا يعلمون مدى الضرر لكن واضح أنه غير قادر على القيادة |
Ve korkunç, biliyorsun, hissettim Ama belli ki gerçekten onu etkiledi. | Open Subtitles | كنا نشعر بالسوء ، تعلمين ولكن يبدو أن هذا أثّر عليه |
Eski bir alkol soruşturması Ama belli ki Chicago Polisi kamera kayıtlarını silmiş. | Open Subtitles | انا اعمل على تقرير قديم لكن من الواضح شرطة شيكاغو مسحت صورة الاعتقال |
Sizler iyi insanlarsınız, bunu biliyorum Ama belli bir şeyler saklıyorsunuz. | Open Subtitles | انتن نساء طيبات اعرف ذلك لكن من الواضح انكن تخفين شيئا |
Kim olduğunu göremiyorum, Ama belli ki fark edilmek istemiyor. | Open Subtitles | لايمكني رؤيته، لكن من الواضح أنه لايريد أن يتم ملاحظته |
Önce onu başımdan savmıştım Ama belli ki zeki biri. | Open Subtitles | انا نبذته في بادئ الامر لكن من الواضح انه ذكي |
Kim saldırdı, bilmiyoruz Ama belli ki komuta merkezi hala orda. | Open Subtitles | مِن مَن؟ نحن لا نعلم لكن يبدو واضحاً أن القائد بقي في المكان |
Her gün iyi şeyler de yapılıyor, Ama belli ki, senin tarafından değil. | Open Subtitles | الأشياء الطيبة تحدث كل يوم لكن يبدو أنها لا تحدث عن طريقك |
- Henüz çıkmadı Ama belli ki, çok şaşırtıcı bir şey. | Open Subtitles | إنه لم ينشر حتى الآن,لكن يبدو أنه سيكـون صدمة |
Babam finans sektöründe Ama belli ki cebinde akrep var. | Open Subtitles | أبي يعمل في الأمور المالية ولكن من الواضح أنه بخيل |
Buraya gelmenin iyi fikir olduğunu düşünmüştüm Ama belli ki yanılmışım. | Open Subtitles | اعتقد ان حضوري الى هنا كان فكره جيده ولكن من الواضح اني كنت على خطأ |
İşe alma konusunda yetkili değilim Ama belli ki kalifiye elemansınız. | Open Subtitles | حسناً، أنا حقاً لست مخول لقبول اي استئجار ولكن من الواضح أنكِ مؤهلة |
- Biliyorum Harley çok iyi bir insandı Ama belli ki tıp uygulamaları konusunda farklı yöntemlerimiz var. | Open Subtitles | اعلم بأن هارلي كان رجلاً عظيماً لكن واضح جداً بأن لدينا ً طرق مختلفه من الناحية الطبية |
Bilmiyorum Ama belli ki bunun yaşadığı ilişki ile bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لا أعلم لكن واضح أن هذا لا يتعلق بالعلاقة |
Ama belli ki bu herifin bokunda boncuk var. Kim takar beni? | Open Subtitles | ولكن يبدو أن هذا الرجل هو جروها الأحمق، لذا من يهتم لأمري؟ |
Denediler Ama belli ki sen çıkmaya hazır değilmişsin. | Open Subtitles | حاولوا، لكن جليًّا أنّك لم تكُن مستعدًا للخروج. |
Mütemadiyen böyle söylüyorum Ama belli ki kimse duymuyor. | Open Subtitles | أقول ذلك باستمرار ولكن واضح أن لا أحد يستجيب. |
Kızların içkilerini güzelce ve hızlı bir şekilde Ama belli etmeden iki içki daha ısmarlarız. | Open Subtitles | على الإطلاق حسنا، بعدما نحضر مشاريب البنات و بسرعة ولكن ليس بوضوح شديد نطلب مشاريب أخرى مرتين |
Theissens'in giyim koleksiyonuna destek veriyormuş Ama belli ki bu video ortaya çıktıktan sonra onu kovmuş. | Open Subtitles | كان يدعم تصميم ملابس (ثيسينس)، ولكن من الجليّ أنّه طرده بعد إنتشار ذلك الفيديو. |
Ama belli ki yeni kişisel bakım rutinine alışkın değil. | Open Subtitles | لكنه من الواضح لم يستخدم طقوسه للنظافة اللشخصية الجديدة |
Vince'in içini rahatlatmaya çalıştım, Ama belli ki daha kötü hale getirdim. | Open Subtitles | حاولت تحسين مزاج (فينس)، لكن من الجلي أنني جعلته يشعر بالسوء و الآن أشعر بالسوء |