Bunun gerçekten kalıcılığın anahtarı olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | أنت حقاً تَعتقدُ بأنّ ذلك هو المفتاح إلى الديمومة؟ |
Bu implantin eğitiminin bir anahtarı olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | لكننا نظن ان هذا الزرع هو المفتاح لتدريبه |
Evet, ama artık Davidson'un bunun anahtarı olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | أجل، والآن إنهم يعرفون بأنَّ "ديفيدسون" هو المفتاح |
Çocukken, yaratıcılığın hayallerden gerçekliğe geçmenin anahtarı olduğunu fark ettim. | TED | عندما كنت طفلا، اكتشفت أن الإبداع هو مفتاح العبور من الأحلام إلى الواقع. |
Vericinin ise araba anahtarı olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد أن جهاز الإرسال هو مفتاح السيارة |
Efsanevi malumun büyük ayinin anahtarı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | انا اعتقد بأن المالوم الاسطوري هو مفتاح الطقس الاعظم |
Yükselticinin, psikopat kardeşinin yaşadığı hapishanenin anahtarı olduğunu düşünürsek bence konuşturmak için birkaç kadeh içki gerekebilir. | Open Subtitles | ولكون "الفائق" هو المفتاح للعالم السجنيّ المريب لأخيها المختل فأوقن أن الأمر سيتطلّب القليل حتّى تتقبل الفكرة. |
Yükselticinin, psikopat kardeşinin yaşadığı hapishanenin anahtarı olduğunu düşünürsek bence konuşturmak için birkaç kadeh içki gerekebilir. | Open Subtitles | ولكون "الفائق" هو المفتاح للعالم السجنيّ المريب لأخيها المختل فأوقن أن الأمر سيتطلّب القليل حتّى تتقبل الفكرة. |
Buraya gelip istek listemin içine etti sonra da kutudaki kalbin bunu düzeltmenin anahtarı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | -إسألي (ويبر ). لقد أتى إلى هنا, وأهان قائمة أمنياتي، وأخبرني أن القلب داخل الصندوق هو المفتاح لإصلاحها. |
Anlayacağınız birkaç cerrah bu şeylerin ölümsüzlüğün anahtarı olduğunu düşünüyormuş. | Open Subtitles | يبدو انه بعض " القلائل " يصدقوا هذة الأشياء ! ربما هذا هو مفتاح الخلود |
Elçi sana benim kanımın her şeyin anahtarı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | والرسول أخبرك بأن دمي هو مفتاح كل شيء |