Bu alan tüm yabancılara kapalıdır. Sınır anlaşmazlığı sırasında çözüldü. | Open Subtitles | هذه المنطقة مُغلقة عن جميع الأجانِب حتّى يتم حلّ النزاع. |
Polis cinayetin amacının bir ticaret anlaşmazlığı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | تفترض الشرطة أنّ الدّافع وراء القتل هو النزاع التجاري |
Yargıç, her ikinizin de velayet iddialarınızı inceledi, ve bu anlaşmazlığı çözmek adına uzlaşmayı emretti. | Open Subtitles | لقد نظرت القاضية في كلا ادعائيكما بحق الوصاية، وأمرت بالوساطة كوسيلة لحل هذا النزاع. |
Bir anlaşmazlığı belirleyebilme adına yardım için mahkemeye gitmek zorunda kalırsanız Allah yardımcınız olsun. Çünkü sırf bu iş 465 gününüzü alacaktır. | TED | وإذا اضطررتم ،لا سمح الله، الذهاب إلى المحكمة للحصول على المساعدة في تسوية نزاع تنفيذ العقد لأن العملية وحدها ستستغرق 465 يومًا. |
Fakat biz bu durumu o dönemde cereyan eden işçi-işveren anlaşmazlığı bağlamında ele almak istiyoruz. | Open Subtitles | لكننا نود ان يتم رؤيته في سياق نزاع العمل في الوقت الراهن |
"İlişki" sözüne bayılıyorum. Her türlü anlaşmazlığı gizliyor. | Open Subtitles | احب كلمة علاقة تجمع كل اخلاقيات الذنوب، اليس كذلك؟ |
Bu anlaşmazlığı şerefli bir yoldan çözdüğünüz için lütfen takdirimi kabul edin. | Open Subtitles | فضلا إقبلي إعجابي بطريقتك الجليله الرائعه لحل هذا الخلاف |
Son olarak ve en önemlisi olarak, aslında olağanüstü bir sistemimiz var, bu sistem partiler arası anlaşmazlığı ve particiliği kontrol etmemize yardım edecek şekilde düzenlenmiş. | TED | وأخيرًا، والأهم من ذلك كثيرًا، لدينا في الحقيقة آلية غير عادية التي صُممت لمساعدتنا للتعامل مع الخلافات التعصبية والحزبية. |
EDENDALE ŞERİF çünkü küçük bir maden hakları anlaşmazlığı yaşıyorlar. | Open Subtitles | لأنه حدث القليل من النزاع حول الحقوق المعدنية |
Adam Lama boşanmak için çalışır, ve arazi anlaşmazlığı olduğunu lama otlatmak için gerektiğinden? | Open Subtitles | رجل يحاول ان يطلق اللاما والأرض هي في النزاع لأن اللاما يحتاج لمرعي؟ |
1942 yılı başlarında, Bratislava'daki Dışişleri Bakanlığı binasında anlaşmazlığı ortadan kaldırmak için bir toplantı düzenlendi. | Open Subtitles | في بداية 1942 تم ترتيب إجتماع في وزارة "الخارجية في "براتسلافا لمحاولة حل النزاع |
- Büyükbaba bu anlaşmazlığı öfkelenmeden çözemez miyiz? | Open Subtitles | -جدي ألا يمكننا أن نحل النزاع من غير غضب؟ |
Bu yılın başında Kolombiya ve Paraguay arasındaki sınır anlaşmazlığı konusunda Birleşmiş Milletler tarfından görevlendirildi. | Open Subtitles | في وقت سابق من هذا العام , أستدعيت من قبل الأمم المتحدة لتسوية النزاع الحدودي بين كولومبيا و باراغواي ... |
Bir tür bölge anlaşmazlığı ve belli ki biz kaybettik. | Open Subtitles | كانت نزاع حول منطقة وفيما يبدو اننا خسرناها. |
- Bildiğiniz bir sıkıntısı ya da biriyle anlaşmazlığı var mıydı? | Open Subtitles | هل كانت هناك أي شكوى كنت تعرف بشأنها أي نزاع ربما كان بينها وبين شخص ما؟ |
Bu su anlaşmazlığı kontrolden çıkıp film çekimimize engel olabilir. | Open Subtitles | نزاع الماء هذا... قد يتفاقم ويمنعنا من التصوير |
Anladığım kadarıyla iş anlaşmazlığı. | Open Subtitles | آوه , هذا نزاع عُمالي كما يبدو لي |
"İlişki" sözüne bayılıyorum. Her türlü anlaşmazlığı gizliyor. | Open Subtitles | احب كلمة علاقة تجمع كل اخلاقيات الذنوب، اليس كذلك؟ |
Anayasa gelişen, sinsice ve zarifçe tasarlanmış bir kurum; imkan olduğunda, partiler arası anlaşmazlığı nasıl kontrol edeceğimizi öğretme gibi özel bir amacı olan ve mümkünse anlaşmazlığı çözmek için yöntemler gösteren bir kurum. | TED | وهو كيانٌ مُصمم متطور، وفعّال ومرن لديه هدف محدد ليعلّمنا كيف نتعامل مع الخلافات التعصبية وأين يمكننا القيام بذلك، ويعطينا آليات للتغلب على هذا الخلاف عندما يكون ذلك ممكنًا. |
Aradığımız şey birinin kurbanla bir anlaşmazlığı olup olmadığı. | Open Subtitles | ما نحن نبحث عن... هو شخص لديه أي نوع من الخلاف مع الضحية. |