| Sabah da söylediğim gibi; çığrından çıkan bir anlaşmazlık yaşadık. | Open Subtitles | كما أخبرتُكِ صباح اليوم، كان خلافاً انفلت من عقاله |
| Yapma böyle, Michael. Küçük bir anlaşmazlık yaşadık o kadar. | Open Subtitles | هيّا, (مايكل) حسناً, لقد كان خلافاً بسيطاً |
| - Kyle ile dün küçük bir anlaşmazlık yaşadık. | Open Subtitles | أخشى أنّنا اختلفنا قليلاً أنا و(كايل) البارحة |
| - Bir konuda anlaşmazlık yaşadık. | Open Subtitles | - اختلفنا حول شيء ما - |
| - Karımla dün gece anlaşmazlık yaşadık. | Open Subtitles | -أنا وزوجتي البارحه اختلفنا |
| Bir anlaşmazlık yaşadık hepsi o kadar. | Open Subtitles | كان بيننا خلاف هذا كل شيء حسناً ؟ |
| Bir anlaşmazlık yaşadık. Ben hallederim. | Open Subtitles | وقع بيننا خلاف وأنا أتولّى الأمر |
| Bir anlaşmazlık yaşadık. | Open Subtitles | بيننا خلاف. |